Geçen bölüm çok kısa geldi. Fakat bu bölümle telafi edebildiğimi umuyorum. Keyifli okumalar.
(Multimedya Nefes.)
Sabah ışık gözlerime vurduğunda hafif bir acıma ile yavaş yavaş araladım gözlerimi. Merih'in kolları arasında sarmalanarak uyumak. Uyanmak. Fazla huzurluydu. Bir yandan da içimde bir huzursuzluk yaşıyordum. Merih yanımdayken hem güvende hissediyordum hem de birileri gelip bir şey yapacakmış gibi. Hem karanlığı hem aydınlığı yaşıyordum o varken. Hayatımın ondan önceki dönemi çok sıradan geliyor. Sanki kayda değer bir şey yokmuş gibi hatırladıgım güzel bir şey bulamıyorum. Annesi babası ayrıldıktan sonra bir dönem ergenliğin verdiği asi tavırlara bürünen bir kız. Daha sonra babaannesinin yanında yaşamaya başlayıp değşik giyinme tarzına sahip kütüphanede çalışan bir kız. Şimdi ise Merih'in şarkılarına, kokusuna, güvenine alışmış bir kız. Yüzüne vaktim varken doya doya bakmaya başladım. Artık inkar edilecek yanı kalmamıştı. Ona olan hislerim hiçbir şeye benzemiyordu. Bakarken içim titriyordu. Dokunurken tenim yanıyor, dokunmayınca üşüyordu. Yavaşça yerimden kalkarak kenardaki kalemi elime aldım. Merih'e doğru ilerleyip alnına 'Gay' yazdım. Gülmemek için çaba sarf ediyordum. Yatakta diğer tarafa dönünce bende sessizce mutfağa ilerledim. Karnım çok açtı. Dolaptakileri kurcalamaya başladım. Omlet yapmak için yumurtaları kırdığımda içeriden bir kapı sesi geldiğinde Merih'in tuvalete gittiğini tahmin ettim. Ben gülerek yumurtaları çırparken "Bittin sen Nefes."diye bir kükreme duydum. Daha fazla gülmeye başladım. Kahkahalarım durmak bilmiyordu. Karşımda burnundan soluyan bir Merih görünce tırsmadım değil. Çaktırmamaya çalışarak "Aaa o alnındaki de ne öyle?"dedim yapmacık bi şekilde. Bana doğru gelmeye başlayınca ne yapacağımı bilemeyerek salona doğru kaçtım. "Gel buraya!"diye bağırdı arkamdan. Ben koltukların üzerinden atlayarak kaçarken "Çocuk koşturuyoruz şuna bak."diye omuz silkti. Ona dilimi çıkarıp koltuktan atlayıp odaya kaçmak için hamle yaptığımda beni havada yakalayıp kucağında zorla odaya götürdü. Beni yere indirip duvarla arasına sıkıştırdı. Biraz debelensemde fayda vermedi. Tek koluyla geçmemi engellerken diğer eliyle kaleme uzandı. "Ya ben yapmadım valla."dedim. Gülmeden duramamıştım bunu söylerken. "Uslu dur yoksa daha kötü şeyler yaparım japon balığı."dedi. Yine o alay eden ifadesi vardı suratında. Alnıma bir şeyler yazarken sırıtması kahkahaya dönüşmek üzereydi. Beni bırakıp kenara çekilince koşarak tuvalete gittim. Gözlerim kapalı aynanın karşısına geçtim. Birden açınca gördüğüm yazı gözlerimi devirmeme neden oldu. 'Seksi Merih.' "Egoist pislik torbası yazman gerekiyordu."diye bağırdım içeri doğru. "Biliyorum, biliyorum beni seksi buluyorsun."dedi o da benim gibi bağırarak. Alnımdaki yazıyı hızlıca çıkardıktan sonra içeri geçtim omleti yapmak için. "Sen ve yemek yapmak?"dedim tek kaşımı kaldırarak. Merih omlet yapıyordu evet. Bana döndüğünde tavayı ocaktan alıp elinde tutuyordu. Bir hamlede omleti çevirdi sonra alayla sırıtıp önüne döndü. Cevabımı almıştım sanırım. Hergün daha fazla tanımak beni mutlu ediyordu. Ben de boş durmamak için kahve yaptım. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarmaya başladığımda Merih'te omletleri tabağa koyuyordu. Her şey tamamen hazır olunca baştaki sandalyeye oturdum. Omletten bir ısırık aldım. Gerçekten güzeldi. "Zehirlenicez."dedim yinede. Sinir olsun biraz. "Senin yaptığın makarnayla zehirlenmedik ya daha bize bir şey olmaz."diyip omletten biraz attı ağzına. Keyifle yemeye başladı. Ne diyceğimi bilemeyince önüme dönüp sessizce yemegimi bitirmeye karar verdim.
***
Dolabımdan en normal sayılacak parçaları seçip giyerek saçlarıma şekil vermeden düz bırakmıştım. Normalde dümdüzlerdi. Ortadan ayırıp bir de geniş çerçeveli gözlüklerden geçirerek Merih'i takip etmeye başlamıştım. Tam olarak insanların arasına karışmış Merih'i takip ediyordum. Bir dövmeciye uğramıştı. Motoru orada bırakarak yürümeye başlamıştı. Arada durup sigara içiyor yürümeye devam ediyordu. Belki de bu onun için kafa dagıtma yöntemiydi. Bir araya girdiğini gördüğümde biraz bekleyip arkasından ben de girdim. Kenarda mavinin en karanlık tonuyla 'Labirent' yazısını gördüğümde sevindim. Buraya gelip Ateş denilen çocuğu bulucaktım zaten. Bir taşla iki kuş. Merih girdikten sonra peşinden girmek için hamle yapınca iki iri el beni tutup girmemi engelledi. Kafamı koca adama doğru kaldırıp "Geçicem."dediğimde sert ifadesini hiç bozmadan "Çocuk parkı değil burası."dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/48371000-288-k776030.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİH (Mor Ve Yeşilin Dansı.)
Novela JuvenilYalanlar, sırlar ve ihanetler vardı geçmişimde. Peki ben bunlardan nasıl bir haberdim? Öğrenmem gereken, belki de gerekmeyen onca şey yaşandı. Yaşananlar bir sis perdesi gibi üzerimi örterken, her zaman yaptığım gibi kalemimi aldım ve etrafıma kimse...