Puzzle 9 : Yangın Yeri

9.9K 335 21
                                    


Teoman - Kum saati

Bazen ilk bakış önemlidir. Bazen son bakış. Ama öyle zamanlar vardır ki onun bir bakışı önemlidir. Ne son ne ilktir. Sadece bir bakıştır ama Merih'in bana yaptığı gibi tüm hayatınızı değiştirir. Kendimi bir cinayet tanığı olarak buldum. Mesajlar aldım. Ölen kız Merih'in kız kardeşi çıktı ve şuan beni öpmesine izin veriyorum. Onun dudaklarına sığınıyorum. Onun beni öpmesini istiyorum. Kapıdan gelen kilit sesiyle hemen Merih'i iterek bıçağı aldım. Muslukta durulamaya başladım. İçeri giren Ateş'e mümkün olduğunca bakmamaya çalıştım. Merih'e kafamı çevirdiğimde pis pis sırıttığını gördüm. İçimden gülümsemek gelse de dışarıya alev saçan bakışlar atıyordum. Ateş beni kolumdan dürtünce kafamı ona çevirmeden "Hı?"dedim. Ateş gülmeye başlayınca "Noldu?"dedim. Ateş gülmeyi keserek "Tabağı kesmeye çalışıyorsun onu söyleyecektim." Elimdeki tabağa ve bıçağa baktım. Sonra kenarda duran marullara. Merih yüzünden rezilliklerim boyut atlamıştı. Bende gülmeye başladım kendi halime. Ateş gülmeyle karışık bir tonda "Pizza söylüyorum."diyerek telefonu eline alınca bunu bekliyormuş gibi hızla mutfktan ayrılıp koltuğa kuruldum. Merih'te Ateş'in aldığı yeni gazeteyi okumaya başlamıştı. Daha yeni gazete okumuştu oysa. Ne okuduğunu merak ettiğimden biraz yanına yaklaşarak göz gezdirdim. 'Göktan Holding ve Atasayar Holding önemli bir ortaklık sağlayarak gelir yüzdelerini 2.3 oranında arttırdılar.' Devamını okuma gereği duymayarak televizyonu açmak için kumandaya uzandım. Kanalları gezinirgen hiçbir şey bulamayınca sıkıntıyla ofladım. Merih hala gazete okuyordu. Ateş'te odanın ortasındaki kum torbasıyla ciddi bir kavgaya girmişti. Ardı ardına yumruklar atıyordu. Sanki bir şeylerin acısını çıkarır gibi. Yüzünde yersiz bir öfke vardı. "Ateş neden bu kadar öfkeli?"dedim. Merih bakışlarını bana çevirsede cevap vermeden önüne döndü. İkisi ile ilgili bilmediğim çok fazla şey vardı fakat aynı yerde kalıyorduk. Yaptığım şeyler beni şaşırtıyordu. Bir ay öncesine kadar sevgilim, arkadaşlarım ve bir işim vardı. Şimdi ise bomboşum. Annem ve babam beni bunca zaman aramamışlardı. Annem zengin kocasıyla tatildeydi. Bir kaç sayfada haberlerini görmüştüm. Çapkın babam ise benden 3-4 yaş büyük bir kızla nişanlanmıştı. Zil çaldığında kapıyı açmak için kalktım. Kapının kenarındaki çantamı alarak kapıyı açtım. Pizzayı adamın elinden alırken bir yandan da parayı çıkartıyordum. Ateş para olan elini adama uzatarak kapıyı kapattı. "Ben söyledim ben öderim."diyip elimdeki pizzayı aldı. Sonra koltuğa geçerek pizzaları ortaya koydu. "Orada dikilmeye devam edersen aç kalıcaksın."dedi bana dönüp. Ben de yanlarına geçmek için yürümeye başladım.

***

Evet yarım saat Ateş'i soru cevap oynamaya ikna etmek için uğraşmıştım. Ardından ikimiz Merih'i ikna etmek için çabalamıştık. En son ikna olmadığında minik kurbağa şarkısını söylemeye başlayınca susmam için kabul etti.
"Ateş sıra sende."dedim. Soru sorulan kişi istedigi birine soruyordu. "Tamam ozaman. Nefes kimseye anlatmadığın bir sırrından bahset."dedi. Ne sırrım olduğunu düşünmeye başladım. Onu anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdım. Başka bir sırrım olup olmadığını düşünmeye başladım. "Küçükken, küçük kardeşim boğularak öldüğünden beri sudan korkuyorum."dedim. Merihle göz göze geldik. Sonuçta o nedenini bilmiyordu. Kimseye anlatmadığım bir sırdı. "Neyse sıra bende."dedim. Ateş'e sorucaktım soruyu. Çünkü Merih'ten düzgün bir cevap alabileceğimi sanmıyordum. "Diego denen herifle nasıl tanıştınız?" Ateş'e bakarak sormuştum soruyu. Biraz Merih'e baktı sonra tekrar bana döndü. "Ben Diego ile büyüdüm. Ailemi tanımıyorum. Onun yanında açtım gözümü. Kendimi bildim bileli Diego vardı. Beni eğitti. Kullandı." Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Merih ile dövüş arenalarında tanışmış. Herkese yaptığı gibi etkisi altına alıp kullanacaktı. Merih zeki çocuk tabi. Diego'nun imkanlarını kullanarak büyük kazık attı. Bütün şebekelerini öğrenip tek tek düşmanlarına verdi. Diego fark ettiğinde çok geçti. Merih indirdiği paralarla toz oldu. Acısınıda."dedi devam etmedi. Esila. Acısını Esila'dan almıştı. Merih'in yumruklarının sıkıldığını gördüğümde "Hadi sor bakalım sarı."dedim Ateş'e. Ateş hemen Merih'e dönerek "Nefes'i neden koruyorsun?"dedi. Ateş önce Merih'in ters bakışlarına maruz kaldı. Sonra Merih konuştu. "Bilmem. Kardeşimi koruyamadım. Onu korurum belki."dedi. Daha fazla oynamak akıllıca değildi. Merih kötü görünüyordu. "Aa sana resmini gösteremedim. Çizmeyi bitirdim." Kapının kenarına geri bıraktığım çantayı elime alıp içinden defterimi kaptım. Koşarak koltuğa atlayıp sayfaları karıştırmaya başladım. Merih'in resminin olduğu sayfaya gelince Merih'in kucağına bıraktım. Yüzünde bir kaç değişim olsa da ne düşündüğünü kestiremiyordum. "Beğendin mi?"dedim heyecanla. Hiçbir şey söylemedi. Ateş konuştu onun yerine. "Sende de ne cevherler varmış."dedi. Hevesim kırılmasın diye söylediği çok belliydi. "Sağol."dedim buruk bir şekilde. "Neyse zaten önemli bir şey değil."diyerek deftere uzandım almak için. Merih elimi durdurdu. Resime biraz daha baktı. Elimi daha sıkı tutarak "Bende kalsın."dedi. "Olur."diyebildim şaşkın sesimle. İçten içe seviniyordum beğendiği için. Ateş hareketlenince "Gidiyor musun?"dedim. "İş güç."dedi bıkkın bir havayla. "Ben de geliyim."dedi Merih. Ateş eliyle dur işareti yaparak "Ben hallederim. Teslimat yerini de biliyorum. Bizim çocuklara mesaj çektim. Sen Nefes'i yalnız bırakma." Merih ile başbaşa kalma fikri. Hem güzel hem değişikti. Merih eliyle Ateş'in geçen yaptığı gibi iki parmağıyla selam verdi. Sonra Ateş gitti. "Bana bir şeyler çalsana."dedim. Bana baktı sonra konuştu "Resim çiz." Emir verir gibi değildi sesi. Rica eder gibiydi. "Ne çiziyim?"dedim. Acaba ne istiyordu. "Beni ayağa kaldırdı baş parmaklarımı şakaklarına bastırdı. Avuçlarım yüzünde parmaklarım şakaklarındaydı. Alnını alnıma dayadı. Gözlerimin tam içine bakıyordu. Elini saçıma götürdü. Sırtımın orda saçımın ucuyla oynuyordu. Diğer eli ise belimdeydi. "Bunu çiz."dedi. Bir süre tepkisizce bu anın huzurunu çıkardım. Gözlerinde kayboldum. Sesinde bağırdım. Merih benim afyonum gibiydi. Dokununca yeşiller açıyordum. Siyahlar dağılıyordu. Fakat Merih siyahtı. Bana yeşildi ama dışarıya siyahtı. Huzurdu. Başkasına desem kahkahalar atardı bana. Merih karanlıktı ama beni aydınlatıyordu. Ellerimi yavaşça indirdiğimde oda üzerimdeki ellerini çekti. Elindn tutup koltuğa ilerledim. Defteri ve kalemi elime alarak "Çizerim."dedim. Sayfaları karalamaya başladım. Merih'in eliyle saçlarımı tutuşunu beynime kazımış yüzünün bütün hatlarını avuçlarımla ezberlemiştim. Ona dair her şey okadar berraktı ki beynimde. Resim istemeden çiziliyordu. Kendiliğinden kalemim onu, beni, bizi çiziyordu. Kafamda hala bir yere oturtamadığım bu adam kalbime oturuyor ritmini bozuyordu. Yine de adını koyamıyordum. Resim yavaş yavaş şekillenmeye başladığında gözlerimi Merih'e çevirdim. Yüz hatlarını son kez kontrol ettim. Gözleri zaten ezberimdeydi. Siyah bir resimde bile kendini belli ediyordu gözleri. Çizdiğim resim beni bile şaşırtıyordu. Kendimi bile bukadar iyi çizemezken ona dair her şeyi mükemmele yakın tutuyordum. Resim yavaş yavaş son halini almaya başladığında uyku da gözlerimdeki yerini almaya başlamıştı. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken bitirmek için direniyordum. Son karalamalarımi defter sayfalarına ince ince işledim. Vurgularımı hırçın kalem darbeleri ile süsledim. Ortaya çıkan resim ile gözlerimi kırpıştırdım önce. Gerçekten böyle mi görünmüştük. O an Tanrı'nın beni Merih için yarattığını düşündüm. Gözlerinin yüzüme çarpışı, ellerinin saçlarımda dağılışı. Parmaklarım şakaklarında bana ait olduğunu kanıtlamak istercesine duruyordu. Merih'in önüne ittirdim kağıdı yavaşça parmakları arasına aldı. Uzun uzun inceledi. Yüzü ifadesizdi fakat gözleri her zaman ki gibi yangın yeriydi. Rengi değil bakışlarıydı gözlerini eşsizleştiren. Acı, korku, hüzün bütün çırpınışları sadece gözlerindeydi bu adamın. "Bunu da alıyorum japon balığı."dedi. Kafamı onaylar anlamda salladım. "Uyuyorum ben ozaman."diyerek ayaklandım. Eliyle dur işareti yaptığında yerime oturdum tekrar. "Sıra bende."diyerek köşede duran gitarını aldı eline. Gitardan bir kaç ses çıkardı daha sonra şarkının melodisine giriş yaptı. Bir kaç ıslık sesiyle melodiye eşlik ettikten sonra her kelimesinde beni acılarımla baş başa bırakan o ses ortaya saçtı şarkı sözlerini.

MERİH (Mor Ve Yeşilin Dansı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin