Anathema - Lost Control
Whitney Houston - I Have Nothing
Moderat - Last Time
Dönüp duran şekiller, dağılmayan sisler, kıramadığım duvarlar. O kadar siyah, o kadar zifiri ki... Ne zaman ortaya dökmeye çalışsam, damaklarımda yakıcı bir tat, etkisini kaybederek karnıma yayılıyor. Gözlerimin görmeye hali yok. Kendi kendimi yiyip bitiriyorum.
Annem'in çıkıp gelmesi, Ekin ile tanışmam, Ekin'in öldüğümü söylemesi, Merih'in hayatıma birden girişi... Hepsi bir puzzle'ın parçaları fakat ana parça benim. Kendimle ilgili bilmediğim o kadar şey var ki. Parçaları birleştirmek o kadar zor ki.
Sahiden, kendimle ilgili neler bilmiyorum acaba? Hatırlayamadığım o kadar çok şey var ki... Bunu hissediyorum. En azından bunu yapabiliyorum. Öyle bir his ki bu, her parçayı bulduğumda her şey için geç olacakmış gibi. En başından, küçüklüğümden beri biliyorum mutlu bir sonun beni beklemediğini. O kadar derinden hissediyorum ki... Ömrümün çok kısa bir zaman dilimine biçildiğini...
Yerimden kalktım ve oda da turlamaya başladım. Bu öyle bir kasırgaydı ki, dünya üzerinde görülmemiş bir kasırga. Küçük bedenime sığdırmaya çalıştığım, lanet olası geçmişim. Geçmeyen, peşimi bırakmayan geçmişim.
Kapının gıcırtısı ile olduğum yerde durdum. Arkama dönme ihtiyacı duymadım, gelenin Merih olduğunu ondan önce yanıma ulaşan ağır kokusundan anlamıştım. Ellerini omzuma koyduğunda ani bir akım vücuduma yayılsa da bunu kontrol altına aldım. Tepkisiz kalmaya devam ettim.
"Doktor randevuna geç kalmak istemezsin, aptal kız." Bunu söylerken omuzuma bir öpücük kondurmuştu. Ona dönmeden "Ne doktoru?"dedim ters bir sesle. Bir öpücük daha kondurdu. Bunu bilerek yapıyordu, ona karşı kaldıracağım kalkanlarımı şimdiden yıkıyordu. "Sen çok sinsi bir adamsın Göktan."dedim.
"Imm." Diye bir ses çıkardı ve tekrar bir öpücük kondurdu. Öpücükleri gitgide boynuma ilerliyor ve daha derinleşiyordu. Midemdeki çalkantıları yok sayarak ona döndüm ve "Şımarma hemen."dedim. Dudakları alayla kıvrıldı yine. Ah, üzerimdeki etkisinin tabiki farkındaydı tabiki.
"Ne doktoru bu?"dedim onun beni utandıracak bir şey söylememesi için. "Şu unutup durdukların için. İyi bir doktor ayarladım. Ciddi bir şey olabilir." Tam istemiyorum demek için dudaklarımı araladığımda ufak bir öpücüğü dudaklarıma bırakarak, sanki beni ilk defa öpmüş gibi heyecanlanmamı sağladı. Kesinlikle işini biliyordu... Sinsi mavi göz.
"Hadi hazırlan, kapıda bekliyorum."dedi ve mümkün olamayacak bir hızla odayı terk etti. Kulpu mor çekmecemi açtım ve içinden siyah iç çamaşırlarımı çıkardıktan sonra geri kapattım. Üzerimdekilerden kurtulurken bir yandan da söyleniyordum "Sinsi mavi göz." Beni uğraştırıyordu, yeterince derdim yokmuş gibi.
"Dediklerini duyuyorum, küçük aptal." Dedi ve biraz bekledikten sonra "Hatta biraz daha bağırırsan bütün İstanbul duyacak." Kopçamı bağlayamamın üzerine bir de bu sinsi mavi gözün dedikleri eklenince olduğum yere hızlı bir oturuş yaptım. Sütyeni çıkarıp kopçasını bağladıktan sonra bacaklarımdan geçirerek giydim.
"İki dakika içinde giyinmiş ol. Yoksa gelir ben giydiririm."diye tısladı sabırsızca. "Gel, gel."dedim bir yandan siyah pantolonu kalçalarımdan geçirmeye çalışıyordum. "Gel de çizim kalemim ile o sinsi mavilerini bir güzel oyayım." Melih'in sessiz kıkırtısı kulaklarımı doldururken, ten rengi gömleğimin düğmelerini iliklemeye başladım.
Ortalara gelmişken, Merih içeri dal düz daldı. Düğmeleri anın verdiği heyecan ile iliklemeye çalışıyor fakat beceremiyordum. "Çık."derken sesim titremişti. "Derdin ne senin!?"dedim ardından fakat elim ayağım birbirine dolaşmıştı nedense.
![](https://img.wattpad.com/cover/48371000-288-k776030.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİH (Mor Ve Yeşilin Dansı.)
Novela JuvenilYalanlar, sırlar ve ihanetler vardı geçmişimde. Peki ben bunlardan nasıl bir haberdim? Öğrenmem gereken, belki de gerekmeyen onca şey yaşandı. Yaşananlar bir sis perdesi gibi üzerimi örterken, her zaman yaptığım gibi kalemimi aldım ve etrafıma kimse...