Three Days Grace - Time of Dying
Bir iki adım geriledikten sonra topuklarım üzerinde anneme doğru hızlı bir dönüş yaptım. Beklenti ile gözlerinin içine bakarken içimde peydah olan bir duygu vardı. Acı ile perçinlenmiş ve intikam hırsına yüz tutmuş bir duygu. Bir an önce ismi duymak istiyordum. Sanki ismi öğrendiğimde avına hareket eden bir leopar olacakmışım gibi...
Bana yabancı bu yanım anneme pür dikkat bakıyor, bir sim, sadece bir isim bekliyordu. Sonra gidip onu bulacaktım. Kararlıydım. On dört sene öncesinin damağımda bıraktığı zifti elimin tersi ile silecek, kazacaktım. Annem acı bir şekilde dudaklarından ismi döktü ve bedenim şok dalgası ile sarsıldı.
"Destina." Bu isim beynimde yankılanıp tekrar ve tekrar duyuluyordu. Sanki yeterince tekrar etmezsem yeniden unutmuşum gibi.
"Ne dedin sen?"dedim şok içinde. "Emin misin anne?"dedim. Annem verdiğim tepkiye şaşırmıştı.
"Kızım dur ben hallederim."dedi ben çıkışa yöneldiğimde. "Anne, şaka mı yapıyorsun? Ben o kızı tanıyorum."dedim peşimi bırakması için. İnanmamıştı. İnandıracaktım o zaman ben de.
"Calanthe ailesinin yanında şuan."dedim. Gözleri irice açıldı ve "Sen ne..."lafını kestim. "Vaktimi harcama."dedim ve odadan çıktım. Kaybedecek bir saniyem bile yoktu. Aşağı inerken dizlerim titriyordu. Destina benim ufak kardeşimdi. Peki neden? Evans ailesine mensupsa neden Calantheler ileydi. Neden? Salona ulaştığımda koltukta eli çenesinde, duvarı izleyen Merih'i gördüm.
"Öğrenmişsin."dedi bana bakmadan. Bu da ne demekti? "Neyi?"dedim.
"Destina."dedi ve bana döndü. "Nereden anladın? Nereden biliyorsun?"dedim. Demin yaşadığım şaşkınlığın üzerine bu çok fazlaydı.
Ne?! Demin ne dedi o?! Sakince beni izlerken bağırdığımda bu tepkiyi bekliyor gibi bakıyordu.
"Sen biliyordun ve bana söylemedin öyle mi? Derdiniz ne sizin? Etrafımdaki herkes koca bir yalancı. Hah."dedim. Merih yanıma geldi ve "Yalan söylemedim. Sadece gerçeği söylemedim ufaklık bu bir. Başını belaya sokmayacaksın bu iki."Yanağıma dudaklarını bastırdı ve fısıldadı "Yemin ederim yeni öğrendim. Daha doğrusu şüphelendim. Sen Londradaki evden bahsedince."dedi.
Merih'in dediklerini idrak etmeye çalışırken, bir süre o pozisyonda kaldım. "Neden?"diye fısıldadım. Sesimden acı çektiğim anlaşılıyordu. "Neden aldılar onu?" Belki de o olsa bu kadar yalnız olmazdım. Belki birbirimize sahip çıkardık? Yıllardır özlemini kurduğum aileyi kardeşimde bulurdum.
"Bir teorim var, her zamanki gibi."dedi özgüven ile.
"Dökül."dedim. "Sen Evans moduna almışsın kendini galiba."dediğinde.
"Şunların adını alma ağzına."dedim ve elimi devam et dercesine salladım
O kadar merak ediyordum ki bu beynimi yeyip bitiren sorunun cevabını. Merih boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı.
"Londradaki evden bahsettiğinde biraz düşündüm. Felicia neden Destina'yı yetimhaneden aldı diye? Zaten aklımı kurcalıyordu. Çok saçmaydı. Bir de biz sekiz yaşlarındaydık o geldiğinde, Felicia'nın bir adamla konuştuğunu hatırlıyorum. Kıza en iyi şekilde bakılacak. Zamanı geldiğinde de evlendirilecek. Tam olarak bunları demişti. Sonra düşündüm. Evans ailesi geldi aklıma. Calanthelere borçlanmışlardı o dönem. Aralarında ciddi bir mesele vardı. Martinezler ise Calanthelerden bir kız çocuğu ile Martinezlerden bir erkek çocuğu evlendirmenin derdindeydi. Annem ve Alihandro'nun bozulan izdivacı yüzünden. Ve bomm. Senin zeki kurtarıcın bunları bir araya getirdi, biraz araştırmayla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİH (Mor Ve Yeşilin Dansı.)
Novela JuvenilYalanlar, sırlar ve ihanetler vardı geçmişimde. Peki ben bunlardan nasıl bir haberdim? Öğrenmem gereken, belki de gerekmeyen onca şey yaşandı. Yaşananlar bir sis perdesi gibi üzerimi örterken, her zaman yaptığım gibi kalemimi aldım ve etrafıma kimse...