"Sözünü tuttun"
"Ben genelde sözlerimi tutarım" diyerek karşımdaki çocuğa gülümsedim. Bu sırada aklıma Riddle'a verdiğim söz gelmişti. Beni bu düşüncelerden uzaklaştıransa bana sarılması oldu. Kendimi çok tuhaf hissetmeme sebep olsada bende ona sarıldım.
"Vay canına Niklaus beni çok mu özledin" diye dalga geçtim. Aradan kaç yıl geçtiğini bilmiyordum. Ama Niklaus şuan benden yaş olarak daha büyüktü.
"Ben hayal olduğunu düşünmeye başlamıştım yani kimsenin görmediği tuhaf bir kızı görüyorum ve bir daha haber alamıyorum. Yinede hergün buraya geldim" eşsiz yeşil gözleri mutluluk ve hüzünle aynı anda parıldadı.
Onu dikkatle incelediğimde son derece yakışıklı olduğunu fark ettim. Hala çok zayıftı ama kollarındaki kaslar gayet belirgindi. Dalgalı sarı saçlarına güzel yüzünde yeni yeni çıkmaya başlayan sarı sakalları eşlik ediyordu. Üstündeki yırtık gömlekse kaslı göğsünü gözler önüne seriyordu. Dikkatimi tekrar yeşillerine vermeye çalışarak konuştum
"Tuhaf mı? Bu şimdiye kadar duyduğum hakaretler arasında en tuhaf olanı"
"Be-ben sana hakaret etmek istemedim. Sadece giyim tarzın bizden farklı olduğu için öyle demiştim" sesi üzgün çıkıyordu
"İnan bana benim zamanıma gelsen sende tuhaf karşılanırdın" ona cesaret verircesine gülümsedim.
"Belki benide götürürsün" gözlerinde gördüğüm şey umut muydu?
"Ben bunun doğru olacağını düşünmüyorum Niklaus yani senin bu zamanda yaşaman lazım"
"Anlıyorum" hayal kırıklığını bastırmaya çalışır gibiydi "bana neden adını söylemedin"
"Çünkü sormadın"
"Şimdi soruyorum" yeniden gülümsedi
"Adım Caroline tekrar memnun oldum"
"Caroline güzel isimmiş"
"Biliyor musun Niklaus beni buraya çeken bir şey olduğunu düşünmeye başladım" söylediklerim karşısında şaşırmıştı
"Buraya beni görmeye geldiğini sanmıştım"
"Şu an evet seni görmeye geldim ama ilk gelişim yanlışlıklaydı. Ben sadece cisimlenmiştim-anlamayan gözlerle bakınca yerdeğiştirme büyüsü diye açıklama yaptım- ama kendi zamanımın 2000 yıl gerisine geldim. Bunun normal olduğunu sanmıyorum"
"2000 mi"
"Tüm bu söylediklerim içinde gerçekten dikkatini sadece o mu çekti"
"Yani aramızda 2000 yaş mı var"
"Ben hiç o açıdan düşünmemiştim"
"Ben senin yanına gelemiyorsam sen burada kalsan"
"Niklaus benim şuan burada olmam bile geleceğe zarar veriyor olabilir. Geçen sefer burada geçirdiğim bir saat kendi zamanımda iki aya denk gelmişti. "
"Ne yani hemen gidecek misin"
"Daha uzun kalmayı isterdim çünkü beni anlayacak birine ihtiyacım var"
"Ben seni anlarım" deyip beni kendine çekti. Başım göğsüne değdiğinde kalbinin ne kadar hızlı attığını fark ettim. Acaba o da benim kalp atışımı fark ediyor mudur?
"Biliyor musun seni tekrar görmeye geleceğim ve o zaman her şey daha farklı olacak buna eminim" başımı kaldırıp gözlerine baktım. Gitmem gerekiyordu bunu biliyordum ama neden gidemiyordum? Kalbim neden hakkında hiçbir şey bilmediğim bu çocuğun yanında böyle olmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
FanfictionBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni