"Sana bana tavır yapma demiştim" diye fısıldadım Klaus'a bakarak. Gözlerinden ateş saçıyordu. Heran patlamak üzere olduğu o kadar belliydi ki. Masadaki nerdeyse herkes vampir olduğu için söylediğimi hepsi duymuştu. Gözlerimi Klaus'tan alıp Elena'ya baktığımda onunda ellerini sıktığını farkettim.
"İnan böyle birşey beklemiyordum"
"Şuan herkes bizi dinliyor bence konuşmak için uygun bi zaman değil"
"Klaus beni bu sefer öldürecek" Damon buna rağmen gülümsüyordu. Klaus'un ayaklandığını gördüğümde Damon'dan ayrılıp onu kolundan yakaladım
"Bırak beni"
"Niye Damon'ı öldür diye mi? Ya da bana daha fazla tavır yap diye mi?" Gözlerimi kısıp ona baktım
"Kimseyi öldürmeyeceğim rahat olabilirsin" sesi o kadar kırgın çıkıyordu ki biran yaptığımdan pişman oldum. Bu adama karşı kendimi suçlu hissetmekten ne zaman vazgeçecektim ben.
"Klaus konuşalım ikimizinde ihtiyacı olan bu"
"Kol'la konuştun zaten, Damon'lada konuştun yeterli değil mi? Benden ne sistiyorsun?"
"Yeter" kırgın bakan yeşil gözlerine kükredim. Bileğine yapıştığım gibi onunla birlikte cisimlendim. Korktuğunu onunda bileğime sıkıca yapışmasından anladım. Onu sıkıca tutuyorum çünkü elimi bırakırsa nereye gidebileceğiyle ilgili bir fikrim yok. En sonunda ayaklarımız tekrar yere bastığında ona döndüm. Gözlerini sıkıca kapatmıştı.
"Geldik Klaus gözlerini açabilirsin" korkuyla gözlerini açtı. Yeşil gözleri önce etrafı inceledi sonunda beni buldu.
"Bu gerçekten acı verici bir şeymiş. Buna nasıl katlanıyorsun her seferinde"
"Zamanla alışılıyor. Yoksa bana acıdın mı?" Dudaklarını ısırıyor gözlerini benden kaçırıyordu
"Hayır sana neden acıyayım ki?"
"Bana acımıyorsun Klaus ama benden kaçıyorsun"
"Kaçmıyorum" bu sefer bağırma sırası ondaydı. Biz nasıl bu hale gelmiştik. Hayatımda üçüncü kez gördüğüm biriyle bu haldeydim. Peki bu beni neden bu kadar rahatsız ediyor.
"Kaçmıyorsun ama konuşmuyorsunda. Bu ne kadar böyle devam edecek. Burda kaldığım süre boyunca bu halde mi olucaz. Eğer öyle olacaksa hiçbir zaman insanlara ihtiyaç duyan biri olmadım. Yanimseni rahatsız ediyorsam giderim" bağırırken aynı zamandada gözlerim doluyordu. Ben bu kadar zayıf bir kişiliğe sahip değilim. Ama yaşadıklarım ve bir yıldır hissettiğim duygular beni bitiriyordu. Riddle'la olanlardan sonra Klaus'uda kaybetmek istemiyorum.
"Sevgiline geri mi döneceksin?" Beni düşüncelerimden ayıran kırgın sesi oldu.
"Damon'a karşı birşey hissetmediğimi biliyorsun" anlamaz gözlerle ona baktım.
"Gerçek aşkın Care hani şu Kol'a anlattığın. Büyük aşkından bu kadar ayrı kalman zaten mucizeydi" gözyaşları akmaya başlamıştı.
"Sen bizi mi dinledin?" Kızarcasına çıkmıştı sesim.
"Hayır tabiki sizi dinlemedim. Kol aylar önce anlatmıştı. Tabi o gizemli yabancının sen olabileceğini hiç düşünmemiştim." Sesi gittikçe çatlıyordu.
"Be-ben ne diyeceğimi bilemiyorum" gerçekten kalakalmıştım. Ne yapmam gerekiyordu ki. Herşeyi biliyordu.
"Onu çok mu seviyorsun Care?"
"Evet hemde çok. O bana bir kalbimin olduğunu hatırlattı" yeşil gözleri yaşlarla parlıyordu.
"Peki neden burdasın"
"Çünkü yine sana çekildim Klaus. Ne zaman kendimi kötü hissetsem ve birşeylerden kaçmaya çalışsam sana çekiliyorum."
"Kimden kaçıyorsun?" Konuşamazdım hele onunla hiç konuşamazdım. Bende ağladım. Bağıra bağıra ağladım. Sıcacık kollarıyla beni sardığında hıçkırıklarım dahada şiddetlendi. Saçlarımı okşaması beni rahatlatıyordu. Yaşadığım şeylerin saçmalığını geçicide olsa unutturuyordu bana.
"Yanımda olmana ihtiyacım var Klaus. Lütfen bana sırtını dönme" yüzümü yavaşça onun göğsünden kaldırarak boğuk sesimle konuştum. Yeşil gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Bana karşı olan kızgınlığı geçmiş miydi? Hiç sanmıyorum. Ama beni bırakmayacaktı.
"Atlatıcaz her ne olduysa sen bunu atlatana kadar yanında olacağım" mutlulukla yanağına öpücük kondurdum. Hareketim karşısında büyüyen gözleri gülümsememe sebep oldu.
"Biliyordum. Çünkü sen benim çocukluğumsun."
"Eğer bir daha Damon'ı yada başka birini öpmeye çalışırsan o zaman işler değişir" ciddi bir şekilde beni uyarınca istemsizce gülümsedim.
"Merak etme kimseyi öpme gibi bir niyetim yok. Ayrıca Damon'ı neden öptüğümüde biliyorsun"
"Biliyorum ama önemli olan öpmüş olman. Bunu yapma. Kalbin başkasına aitken dudaklarını başkalarının dudaklarıyla kirletme"
Söylediği sözlerinin onun için ne kadar zor olduğu belli oluyordu. Her ne kadar anlamıyormuş gibi yapsamda bana olan duygularını görüyordum. Bu beni rahatsız etmiyordu aksine çocukluk hatıramı bulduğum için heyecanlanıyordum.
"Gerçekten kalbinin olduğunu sadece o adamda mı hissettin?" Gözlerinde kendini hissettiren hafif merak duygusuyla bana bakıyordu. Ne cevap versem diye düşünme gereği duymadım çünkü cevabı zaten biliyordum.
"Cevabını bildiğin soruları sorma Klaus" ben ona gülümserken oda rahatlamış yüz ifadesiyle bana gülümsüyordu. Önümüzdeki günler bana ne getirecek bilemem ama bugün bana Klaus'u getirdiği için çok mutluyumSelam gençler. Çok kısa bir bölüm oldu biliyorum ama inanın çok yoğunum ama en kısa zamanda yeni bölüm gelecek söz veriyorum. Keyifli okumalar. Yorum bırakmayı unutmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
FanficBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni