Riddle'dan
Care'den vazgeçemeyeceğimi biliyordum ve Klaus bunu bana bir kere daha gösterdiği için ona minnettardım. Peki gerçekten ölümsüzlüğümden vazgeçmeye hazır mıydım? Hayatım boyunca en büyük amacım buydu. Gücü elde etmek ve sonsuza kadar ona sahip olmak. Şimdiyse bir kız için bundan vazgeçiyordum. Bu kararın bizi çok derinden etkileyeceğini biliyordum. Kehanet olayından beri Care ile olan ilişkimizi bir türlü tam yoluna koyamamıştık. En ufak olay bile çok büyük bir kavgaya dönüşebiliyordu. Ve eğer bunu kabullenemezsem bu konuda Care'i gerçekten kaybetme noktasına gelebilirdim. Böyle bir şey söz konusu bile olamazdı. Hem ölümsüzlüğümü hem Care'i kaybedemezdim.
Gözümün önüne hortkulluklarımı getirdim. Onlarla ilgili kitabı bulduğumda yaşadığım heyecanı hala hissedebiliyordum. Ölümsüz ve yok edilemez olacaktım. Ama hortkulluklar yok ediliyordu. Günce ve yüzük gitmişti ve madalyona ne olduğunu bilmiyordum. Kupa ve nagini yanımda olsa da diadem Hogwarts'ta o bunağın burnunun dibindeydi.
"Bulduk" Care'in sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
"Neyi buldunuz?" En az benim kadar şaşırmış görünen Klaus konuşmuştu. Care arkasında Kol'la birlikte içeri girdiğinde ona baktım. Güzel gözlerinin altı ağlamaktan kızarmıştı ama yüzünde geniş bir gülümseme bunu saklamasına yardım ediyordu.
"Ölümsüz olmanın yolunu" diye cevap verdiğinde elimdeki bardak bugün ikince kez yere düşerek parçalandı
"Ne?" dedim sesimdeki heyecana engel olamayarak
"Yani kesin değil ama en azından bir yol olabilir" dedi Kol çekingen bir sesle. Care ona ters bir bakış atıp konuşmaya başladı
"Sadece korktuğu için böyle söylüyor. Silas adını daha önce hiç duydunuz mu?" sorduğu soru karşısında afallamıştım
"Çocukları korkutmak için anlatılan bir hikaye o" dedi Klaus
"Sen bir melezsin Klaus. Hepimiz o korku hikayelerinden fırlamış karakterleriz. Silas'ın gerçek olduğuna da eminim" kendinden emin bir sesle konuşurken ona baktım
"Biri ne olduğunu bana da anlatabilir mi?" dedim en sonunda sessizliği kırarak
"Efsaneye göre Silas adında bir cadı sevgilisiyle birlikte sonsuza kadar yaşamak için bir büyü yapmış. Tıpkı vampirler gibi insan kanıyla besleniyor ama tam olarak vampir değil ve tabi ki ölümsüz" Kol konuşmasını bitirirken onda bir tuhaflık olduğunu hissettim. Korkuyor muydu?
"Peki yaptığı büyünün ne olduğunu biliyor muyuz?"
"Hayır ama ona sorup öğrenebiliriz" Care cevaplarken bir şeylerin doğru olmadığını biliyordum. Sanki ortada bir tek benim göremediğim bir gerçek vardı
"Sana söyledim Care onu uyandıramayız. Bu dünyanın sonu olur" Kol sakin ses tonunu daha fazla koruyamamıştı
"Efsaneler umrumda değil. O tek kişi ve biz dünyanın en güçlü yaratıklarıyız"
"Ölümsüz birini yenemezsin" Kol artık bağırmaya başlamıştı
"Bu odada üç ölümsüz var ve hepinizle savaşabilirim. Klaus sen bu konuda ne düşünüyorsun?" Sorusunu Klaus'a yönelttiğinde bütün gözler ona döndü. Sanki ne olduğundan haberi yokmuş gibi bir süre baksada sonunda konuşmaya başladı
"Bilemiyorum Care bu oldukça tehlikeli görünüyor. Eğer Silas gerçekse önce onu bulmalıyız ki hiç kimsenin onu bulamamasının bir sebebi olduğuna eminim. Onu bulsak bile Kol'un da dediği gibi bu çok büyük bir felaketle sonuçlanabilir. Bizi öldüremeyebilir ama birine zarar vermenin tek yolu onu öldürmek değil bunu sende biliyorsun" Derin bir nefes alıp gözlerini Care'e sabitlediğinde bende ona döndüm. Yüzündeki gülümsemenin yerini sinirli bir ifade almıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
FanfictionBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni