Arkadaşlar okuduğunuzda oyda verirseniz benim içinde iyi bir motivasyon olur
Care'den
Beni sürükleyen Damon'un peşinden itiraz etmeden gidiyordum. Az önce ne oldu? Ben nasıl o hale geldim? Hiç bir zaman çok iyi biri olmadım ama daha önce hiç değer verdiğim birine işkence etmedim. Peki beni bu kadar çıldırtan şey neydi? Bunlar içkinin etkisiyle mi olmuştu? Muggle içkilerine alışık olmayan bünyem Damon'unda çekiştirmesiyle gittikçe sallanıyordu. Sonunda büyük ve eski bir evin önünde durduk.
Ev o kadar güzel görünüyordu ki. Zevkle döşenmiş ve bir o kadarda eskiydi. Sanki her köşesinden tarih fışkırıyordu. Klaus'un evinin modernliğinin yanında bu ev adeta yaşayan tarihti ve beni büyülemişti
"Beni neden buraya getirdin?" Zor topladığım sesimle uzun süren sessizliğin ardından konuştum
"Orda kalsaydık iyi şeyler olmayacaktı. Ya sen birine ciddi zarar verecektin ya da bir sana"
"Kimse bana zarar veremez" soğuk kahkaham odada yankılanırken konuştum.
"Sen iyi değilsin Care ve bunu kabullenemeyecek kadar da inatçısın" mavi gözlerine nefretle bakmaya başladım
"Sende benim hayatıma burnunu sokmaya karar verdin öyle mi?" Soğuk tavrımın onu şaşırttığı belliydi
"İnsanların hayatı benim umrumda değil. Sende bunda fazla istisna değilsin yeni tanıdığım bir kızsın o kadar. Ama Klaus ve Kol sana değer veriyor. Bende onlara değer verdiğime göre...."
"Çok uzun konuşuyorsun. Benim bir içkiye ihtiyacım var" sözünü kesip masadaki viski şişesini elime aldım
"Hopp yavaş git istersen. O şişe senden yaşlı" esprili tavrına gözlerimi devirdim. İçkiyi içtikçe görüşüm bulanıklaşıyor aynı zamanda zihnim açılıyordu.
Ne zaman bu kadar korkak biri oldum ben? Gerçeklerden ne zamandır korkuyorum? İnsanları kaderleriyle yüzleşmek için cesaretlendirirken kendimin kaçması ne kadar doğru? Damon'un sözlerinin doğruluğu yüzüme tokat gibi çarpmıştı. İyi değildim ve bunun sebebinden kaçtıkçada iyi olmayacaktım.Riddle'dan
Önümdeki değersiz varlıklara bakıyorum. Şuan bana iğrenç bulanıkların kanını akıtmak bile iyi gelmiyor.
"Lordum siz iyi misiniz?" Severus'tan geldiğini bildiğim sese döndüm. Bendeki değişimin hepsi farkındaydı ve bundan korkuyorlardı.
"İsterseniz size daha fazla bulanık getireyim lordum" diye cırladı Belatriks.
"Benim sizin acımanıza yada beni düşünmenize ihtiyacım mı var?" Soğuk sesim nefretimin her zerresini yansıtıyordu.
"Hayır hayır lordum. Biz sadece sizi neşelendirmek istedik" Belatriks'in zavallıca cıyaklamasına daha fazla katlanamadım
"Beni mutlu etmek istiyorsun öyle mi Bella, Severus? Ama küçük aptal bir çocuğu bana getiremiyorsunuz, yada aptal bir kehaneti" Nagini tıslayarak odaya girdiğinde ikisininde korkusu gözlerinden okunuyordu. Bu değersizlerle vaktimi harcamak bana çok zor geliyordu. Özelliklede yapmayı istediğim çok daha önemli şeyler varken. Özürlerini daha fazla dinlemedim ve asamı çıkardım.
Crusio ben laneti Snape'nin üstüne gönderirken Belatriks hızlı adımlarla odadan kaçtı. Yerde kıvranan adama bakıyordum. Acıdan gözöerinden yaşlar akıyordu. Çığlıkları ise beni bir nebzede olsa neşelendirmişti. Asamı tutan beyaz elime baktım. Değişmesi ve renginin koyulaşmasıyla büyüyü durdurdum
Bu olmuş olabilir miydi? Yerde acıyla soluk almaya çalışan Snape'ye bir sersemletme büyüsü yolladım ve ellerimi yüzüme götürdüm. Dalgalı saçlarım elime gelirken yüzüme uzun zamandır kullanmadığım gülümsemem yerleşti. Kapıdan içeriye dalgın adımlarla giren kıza baktım. Sarı saçları her zaman ki gibi ışıldıyordu. Görmeye hasret kaldığım yüzüne baktım. Gözlerinde görmeye bayıldığım o ışığın yerini şimdi korku almıştı. Koşar adımlarla ona gittim
"Dokunma bana" sesi odayı inletirken aramıza yaptığı görünmez kalkan büyüsü ona dokunmamı engelliyordu. Onu o kadar özlemiştim ki. Şu an sinirli olsada bana gelmişti önemli olan da buydu.
"Care geri döndün" sesim titriyordu
"Geri dönmedim, ben sadece bilmem lazım" bana sorgulayan gözlerle bakıyordu "Neden?"
"Care bunu sana açıklayabilirim. Lütfen sakinleş ve otur"
"Hayır istemiyorum. Sadece bilmek istiyorum. Anlat bana. Sen, sen benim babam mısın?" Tiksinerek söylediği son kelime sesli şekilde küfretmeme sebep oldu
"Hayır kesinlikle hayır. Bu öyle bir şey değil Care. Kesinlikle bu saçma sapan insan ilişkileri gibi bir şey değil çok daha karmaşık" rahatlamış gözlerle bana bakıyordu
"Değilsin yani. Biliyordum bunu içimde bir yerde hep biliyordum" gülen gözlerine baktım. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Aramızdaki kalkan ise hala duruyordu
"Sana sarılmama izin ver" gözlerimi karşımdaki kıza sabitledim
"Gözlerini özledim Riddle" bana gülümsedikten sonra cisimlendi. Ama bu sefer onu kaybetmeyecektim. Yaptığım büyü sayesinde arkasında bıraktığı büyünün izini sürdüm ve bende cisimlendim. Gördüğüm şey ise nefretle solumama sebep oldu
"Özür dilerim Care lütfen beni affet"Çabuk ve kısa bir bölüm geldi. En bi sevdiğim riddle yeniden oyunda. Peki sizce neyle karşılaştı ve nasıl bir tepki verecek
Yorum ve oylar artsın ki tatilde size bol bol bölüm yazayım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
Hayran KurguBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni