Care'den
Önümde hareketsiz yatan Umbrige'e bakmayı sürdürdüm. Ne olmuştuda Riddle onunla karşılaşmıştı? Ve neden benim bu görüntüyü görmemi istemişti? Büyüyle hala benden gizlendiği için onu bulamıyordum ve bu durum iyice korkmama sebep oluyordu. Benden daha olgun olduğunu düşündüğüm için sonunda pes edip benimle konuşacağını biliyordum. Ama benim o kadar bekleyecek sabrım yoktu.
"Nerdesin Riddle seni çok özledim" diye bağırdım kimsenin beni duymayacağını bile bile. Benden uzakta olduğu her saniye acı çektiğimi hissediyordum.
Onu bulamayacağımı anladığımda Klaus'un yanına geri döndüm. En azından burda rahattım.
"Onu bulabildin mi?" Klaus düşünceli davranmaya çalışıyordu ama canının yandığı belliydi.
"Hayır. Bir profesörümü öldürmüş. Beni oraya çekmiş" dedim umutsuzca başımk sallayarak
"Gerçekten ilginç bir düşünce tarzı var" dedi Klaus. Beni neşelendirmeye çalışıyordu.
"Kendimi iyi hissetmiyorum Nik" çaresizce ona baktım. Yeşil gözleri acıyla parlıyordu. Onu bu hale getirdiğim için kendimden nefret ediyordum.
"Bak ne diyeceğim. Kahin bir tanıdığım var gidip ondan yardım istemeye ne dersin?" Gözlerimde parlayan yaşlarla ona bakmaya başladım. Ben dünyanın en güçlü cadısı olabilirdim ama kehanet kesinlikle yeteneklerim dışındaydı.
"Gerçekten mi?" Beni başıyla onaylayıp ayağa kalktı. Uzattığı eli memnuniyetle tuttum.
Siyah dalgalı saçlı melez kızla konuşurken Klaus'u izledim. Duruşundan ne kadar gergin olduğunu anlayabiliyordum.
"Bize yardım etmeyi kabul etti" dedi sonunda yanıma geldiğinde
"Ben Bonny" dedi siyahı cadı elini uzatarak
"Care" dedim. Uzattığı eli çekinerek sıkıştım.
"Sanırım erkek arkadaşını arıyormuşsun" soruyu sorarken bir yandan da Klaus'a bakıyordu
"Onu bulmanı istiyorum"
"Klaus'ada söyledim. Bu işler öyle kolay değildir. Ama deneyebiliriz"
"Dene o zaman" dedim sesim çatlamaya başlamıştı
"Düşüncelerine girip onu görmem gerek" dediğinde onu onayladım ve anılarıma girmesine izin verdim. Riddle'la yaşadığımız her anı onunla birlikte bende görüyordum. Birkaç dakikanın ardından konuşmaya başladı
"Şuan nerede olduğunu bilmiyorum ama iki gün sonra nerede olacağını tam olarak biliyorum" yüzümde oluşan gülümsemeyle ona bakmaya başladım.***
Küf kokulu eski eve geldiğimde Riddle'lın neden buraya geleceğine anlam verememiştim. Burada ne arıyor olabilirdi ki? Ama yinede kahine güvenmeyi seçtim ve kapıya bir anahtar yerleştirdim. Eve son bir kez daha göz gezdirp cisimlendim.
Dalgalar kayalara vururken bende kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Ya gelmezse? Ya kahin beni kandırdıysa? Ben gergin adımlarla ileri geri yürürken minik bir pop sesi duydum. Gözlerim mutlulukla karşımdaki şaşkın Riddle'la buluştu. Burada olduğu için oldukça şaşırmış görünüyordu. Ona kendimi affettirmek için bir süre dil dökmem gerekti ama sonunda başarıya ulaştım.
"Sanırım senin beni sevdiğinden daha çok seviyorum" diye cevapladım sorusunu. Bana o kadar güzel bakıyordu ki. Eşsiz kokusunu içime çekiyordum.
"Böyle bir sevginin mümkün olduğunu sanmıyorum" dedi kendinden emin bir ses tonuyla
"Bende böyle bir sevginin mümkün olacağını sanmazdım. Seninle tanışana kadar" diye devam ettim. Sonunda dudakları benimkileri bulduğunda mutluluktan ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. Sıcacık dudakları yokluğunda buz tutmuş kalbimi ısıtıyordu.
"Ben seni çok özledim" dedi nefes nefese. Şuan o kadar çekici duruyordu ki.
"Bir daha beni bırakmayı aklından geçirirsen bütün büyünü emip seni hapsederim beni anladın mı?" Ben ona gülerken o düşünceli gözüküyordu. Dudaklarını aralayıp cevap birşey söyleyecekmiş gibi yaptı ama sonra vazgeçti. Gözlerine baktığımda duygularla kaplı olduğunu gördüm.
"Bir şey mi oldu?" Korkuyla sormuştum. Bu hali beni korkutmuştu
"Hayır onuda nerden çıkardın?" Hala dalgın olan gözleriyle bana bakmaya başladı
"Bir şey söyleyecektin ama vazgeçtin. Beni bırakmayı planlıyorsun değil mi?" Ondan geriye adım atıp büyümüş gözlerle ona bakmayı sürdürdüm.
"Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün? Sen benim en değerlimsin. Sen beni bıraksanda ben seni bırakamam ki" beni rahatlatmak istercesine tekrar sarıldı. Aramızdaki bu tuhaf durumu ne zaman halledeceğimizi merak ediyordum.
"O evde ne işin vardı?" Uzun süren sessizliği bölmek için konuşmuştum
"Bende aynısını sana soracaktım. Orayı nasıl buldun?"
"Bir kahin oraya geleceğini söyledi. Şimdi senin sıran" dedim gözlerimi ona dikerek
"Orası benim annemin evi" sözleri üzerine bir şok dalgası hissettim.
"Tabi ya anlamalıydım. Riddle evininde o yakınlarda olduğunu biliyordum" dedim aptallığıma söverek.
"Peki orda ne arıyordun? Yaşayan kimse yoktu" dedim bir süre sonra
"Annem ben doğarken öldü biliyorsun. Dedem sanırım ben hogwartsa başlamadan öldü. Dayım morfinse Riddle ailesini katletmek suçundan azkabana atıldı. Sanırım o da ölmüştür. Yani o evde kimse yaşamıyor" dedi monoton bir sesle
"Babanı öldürüp suçu dayının üstüne mi attın?" Dedim onaylamaz bir ses tonuyla
"Hepsi hakettiğini yaşadı Care" yeşil gözlerini bana sabitleyip cevapladı. Onu haklı bulmaktan nefret ediyordum.
"Peki boş olduğunu bildiğin halde o eve neden gittin? Anılarını yaddetmek için mi?" Dedim ilk karşılaşmamızda kullandığım cümleleri kullanarak. O da bunu hatırlamış olacak ki gülümsüyordu.
"Oraya bir şey saklamıştım ve güvende olduğunu kendi gözlerimle görmek istedim"
"Bu şeyin ne olduğunu bana söyleyecek misin peki?"
"Belki zamanı gelince" diye cevaplayıp beni merakta bıraktı. Konuşmaktan sıkılmış olacakki tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Öpüşümüz derinleşirken beni kucağına aldı ve sırtımı bir ağaca dayadı. Bacaklarımı onun beline dolarken bunu ne kadar özlediğimi düşünüp memnuniyetle gülümsedim.***
"Sarışın nasıl seni bıraktı?" Dedi şuan yanımda çırılçıplak uzanan Riddle.
"Beni istemediğim yerde tutmak zordur bilirsin" dedim ellerimi çıplak göğsüne dolayarak.
"Yani onun yanında olmak istemiyorsun"
"Hayır. Onun yanında olmak istiyorum. Ama seni daha çok istiyorum. Bu yğzden tatilin kalanının birlikte geçirmemiz gerektiğine karar verdim" kararımı ona açıkladığımda şaşkınlıkla büyüyen gözlerine baktım. Böyle bir şeyi kesinlikle beklemediği her halinden belliydi.
"Neee?"Sanırım sizi şaşırtan bir bölüm oldu. Tabiki riddle evlenme teklifini dışından yapmadı. Ama care birlikte yaşama konusunda kararlı gözüküyor. Sizce erkeklerimiz bu fikre nasıl cevap verecek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
FanficBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni