Care'den
"Beni özledin mi Nic?" Konuşan kızı iyice inceledim. Omzunun altında sarı saçları ve yeşil gözleri vardı. Yeşil gözlerini garip bir ifadeyle bize doğru dikmiş bize bakıyordu. Yanımda gerginliği elle tutulur bir hal alan Klaus'a baktım. Yeşil gözleri öfkeyle kısılmış karşıdaki kızdan bir an olsun ayrılmıyordu
"Burda ne işin var Becca?" Ses tonu kesinlikle korkutucuydu
"Burda olduğunu duydum ve seni görmeye geldim. Beni hiç mi özlemedin Nic?" Yavaş adımlarla bize doğru yaklaşıyordu. Kendimi bu ortama yabancı hissediyordum. Burda olmamam gerekmiş gibi. Ama Klaus'un sıkıca tuttuğu elim gitmemi engelliyor.
"Aklında ne var bilmiyorum ama oyunlarınla uğraşacak vaktim yok" Klaus kesinlikle daha önce görmediğim kadar gergindi. Ve buda merak duygumu uyandırıyordu. Bu kız kim ve Klaus'u nerden tanıyor?
"Eskiden oyunlarıma bayılırdın ama." Yapmacık bir şekilde dudaklarını büzdü. Sonra gözleri yeniden beni bulduğunda konuşmaya başladı
"Tanışmıyoruz sanırım tatlım. Ben Becca Nik'in kız arkadaşıyım" gözlerim şaşkınlıkla büyürken Klaus'un öfke dolunsesini duydjm
"Değilsin, eski kız arkadaşım Care. Ve tamamen gereksiz biri" başımı kaldırıp Klaus'a baktım. Ne sanıyordu kız arkadaşı olmuş diye onu bırakıp gideceğimi mi? Peki ben neden böyle hissediyordum? Binlerce yıl yaşadığını bile bilmediği bir kızı tek başına mı bekleyeceğini sanmıştım cidden?
"Sanırım sizin konuşcaklarınız var. Ben sizi yalnız bıraksam iyi olacak" elimi yavaşça Klaus'un elinden kurtarmaya çalıştım ama daha da sıkı tutmaya başladı
"Hayır bizim konuşacak hiç bir şeyimiz yok"
"Böyle yaparak beni kırıyorsun Nik. Kız haklı hem ben buraya seninle konuşmaya geldim" Klaus'un elimi bırakması ve Becca denilen kızın boğazına yapışması bir oldu. Kzın boğazını sertçe sıkarken kız sadece gülümsüyordu
"Bende seni özledim Nik"Riddle'dan
Terkedilmişlik duygusu ilk defa bitün bedenimi ele geçiriyordu. Ben daha doğar doğmaz gözlerimi yetimhanede açtım. Beni doğururken ölen bir annem ve beni asla istemeyen bir babam. Yetimhane yaşadığım yıllar boyunca insanlardan nefret etmeyi ve kimseye güvenmemeyi öğrendim. Çünkü ne sevecek kimsem vardı nede güvenecek. Okula başladığımda bunun farklı olabileceğini düşünmüştüm. Benim gibi özel çocuklarla dolu bir yer. Ama öyle olmamıştı. Hepsi aile sevgisiyle şımartışmış zengin ve asil çocuklardı. Bense onların gözünde zavallı kimse tarafından istenmemiş yetim Tom'dan başkası değildim. Bunu bu şekilde kabul ettim ve değiştirmeye çalışmadım. Kendimi derslerimde başarılı olmaya verdim. Başarıyla birlikte sahte arkadaşlarda gelmişti. Benden korktukları için yanımda duran insanlar. Dış görünüşüm yüzünden bana aşık olduklarını düşünen aptal kızlar. Ama hiç biri kalıcı değildi ve ben hiç birini umursamadım. Çünkü insanın değer vereceği ve güvenebileceği tek şey kendisidir.
Okul bittikten sonra yaptığım geziler sırasında topladım bilgiler ile nasıl dahada güçlenebileceğimi öğrendim. Kendi büyümle oluşturduğum minik kızı daha sihirli küvezdeyken bile önemsediğimi farkettim. Minik yumruk halindeki elleriyle dış dünyaya karşı tepkiliydi. Güvenmiyordu tıpkı benim gibi. Ama onun yanında ben olacaktım. O benim en değerli varlığım oluvermişti. Aptal Potter çocuğu ise onu iki kere kaybetmeme sebep oldu. İlk kaybetişimde kendi bedenimde kaybolmuştu. Geri döndüğümde heryerde onu aradım ama tüm kanıtlar öldüğünü gösteriyordu. Umutsuzluğu ilk defa hissettiğimde yanımda kalbime dokunan kıza baktım. Genç yaşına rağmen ne kadar olgun ve güçlü olduğuna. Kendimi ona kaptırdığımda onunda bana karşılık vereceğini hiç düşünmemiştim. Ve ben hayatım boyunca yapmadığım bir şey yapıp ona güvendim. Kendimi ona açtım. O benim kötülüklerle dolu kalbime kendi iyiliğini serpiştirdi. Onun büyümle oluşan kız olduğunu öğrendiğimdeyse onu bir daha kaybettim. Bütün ulaşma çabalarım sonuçsuz kalıyor. Beni her seferinde geri itiyordu. Zihnine her sızışımda ne kadar acı çektiğini görüyorum ve kalbim daha fazla acıyor. Onu o kadar özledim ki.Klaus'tan
Karşımdaki Becca'ya korku dolu gözlerle bakıyorum. Nerden çıktı bu kız? Neden şimdi geldi? Onun gözlerine baktığımda bir planı olduğunu gördüm. Tabiki bir planı var o oyun oynamadan duramaz. Gözlerimi öfkeyle kapadığımda geçmiş gözlerimin önüne serildi
Vampir olmamın üzerinde 600 yıl geçmişti. Kol ve Elijah ile birlikte hem babamdan kaçıyor hem de bulamayacağımı bildiğim halde Caroline'ye dair bir iz arıyorduk. Londra civarında küçük bir kasabada konaklarken kasabanın zenginlerinden biri bizi evinde misafir etmek istedi. Teklifi kabul edip eve gittiğimizde bir gariplik olduğunu hissetmiştim. Bize servis yapan kızlardan birinin kanayan dudağı ve morarmış gözü kendimi tuhaf hissettirmişti. Ben bir vampirdim ve acımasızca insanları öldürürdüm ama asla bir kızı dövmemiştim. Yemeği bitirip evden ayrıldığımızda evi gözetlemeye başladım. Gördüğüm şeyler ise şok olmama yetmişti. Adam kıza hem işkence ediyor hemde zorla birlikte olmaya çalışıyordu. Gelen keskin kan kokusuyla eve doğru koştuğumda adamı kızın üzerinden çektim. Kanayan karnını gördüğümde ona kanımdan verip onu kucağıma aldım. Yolda ölmüştü ve sisteminde kanım dolaştığı için vampire dönüşecekti.
Vampire dönüştüğü ilk yıllar açlığını kontrol altına almayı öğretmeye çalıştım ona. Elijah'ın ona karşı hisleri olduğunu görebiliyordum. Becca ise onun duygularıyla oynuyor gibiydi. Bana karşı bir şeyler hissetmesine rağmen Elijah ile birlikte oluyordu. Bense Caroline saplantımla yaşamaya devam ediyordum. Sarhoş olduğum birgün odama geldiğini hatırlıyorum. Bana sarılışını ve beni öpüşünü. Sanki herşeyi unutturabilirmiş gibi. Bizi o halde gören Elijah'ın bizi terketmesiyle zaten depresif olan hayatımın gidebilirmiş gibi dahada kötüye gitmesi. Sonrasında ise Becca'nın beni bir şekilde kendine çekmesi. Kol'un deyimiyle oyuncu kaltak oyunlarıyla beni kendine bağlamıştı. Vampir hayatım boyunca Caroline'yi unuttuğum nadir anlardı ve bir o kadarda korkunç. Şuan bana merhametsiz diyenler o zamanlar bunu söylecek kadar bile yaşayamazlardı.
Birkez daha karşımdaki kıza baktım. Bu şeytanın burda ne işi var?Kararsız kaldım sizce care kiminle birlikte olmalı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
FanfictionBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni