Care'den
Neden yaptım bilmiyorum? Amacım neydi? Alkolün etkisiyle ayakta zor duruyordum. Düşünmek ise imkansızdı. Düşünmemek istemiyordum.
Ama o yeşil gözleri düşünmeden edemiyorum. Her gözlerimi kapattığımda gözümün önüne geliyor. Onu ne kadar özlediğimi farkediyorum. Yapmamam gerekirdi. Oraya gitmemeliydim. Ne düşünüyordum ki? Oraya gidip gözlerinin içine bakıp bana yeniden yalan söylemesine izin mi verecektim? Düşüncelerim bana sarılan bir bedenle bölündü.
"Özür dilerim Care lütfen beni affet" bana ürkekçe sarılan Klaus'u nazikçe ittirdim. Kınuşmak istemiyordum hele onunla hiç. Yeşil gözleri büyüyerek bana baktı. Gözlerine baktıkça Riddle'ı hatırlıyordum ve bu daha kötü hissetmeme sebep oluyordu. Tam ağzımı açıp ona cevap verecekken sarı bir ışık Klaus' a çarptı. Arkadaki ağacın gövdesine çarpıp acıyla feryat ederken anlamaz gözlerle ona bakıyordum. Alkolün etkisi hala üzerimdeydi. Başımın dönmesine aldırmadan gözlerimi Klaus'tan lanetin geldiği tarafa çevirdim. Şokla açılan gözlerimi birkaç kez kırpsam da kaybolmuyordu. Sinirli adımlarla bana yaklaşıyor, gözleri öldürme arzusuyla yanıp tutuşuyordu
"Bu-burda ne ne işin varr?" Ürkek çıkan sesime aldırmadan ona baktım
"Gerçekten sorun bu mu Caroline? Benim yanıma geldikten sonra bu adamın yanına mı dönüyorsun?" Sesindeki ölümcül tını geri adım atmama sebep oldu. Ondan korkuyordum. Arkada hala çığlık atan Klaus'u farkettiğimde ona döndüm. Üzerinden lanetin etkisini kaldırdığımda nefes nefese kalmıştı. Gözyaşlarımın akmaya başladığını hissediyordum
"Beni nasıl buldun?"
"Onun için mi ağlıyorsun?" Ağlamam onu daha da sinirlendirirken asasını birkez daha Klaus'a çevirdi
"Ona lanetler göndermeyi kes" sesim çok keskin çıkmıştı " onun için ağlamadığımı biliyorsun" gözlerine odaklanamıyordum. O ölümcül ifadeyi görmek istemiyordum.
"Ben senin sakinleşip bana dönmeni beklerken sen burda bu adamla takılıyorsun. Şimdide ağlıyor musun?"
"Kendi hatalarını bana yada başkasına yüklemeyi kes. Buraya nasıl geldin bilmiyorum ama bana daha fazla yalan söylemene ihtiyacım yok. Beni de Klaus'u da rahat bırak"
Ona ya da Klaus'a bakmadan cisimlendim. Her nefeste ciğerlerim parçalanacakmış gibi hissediyordum. Bu olmamalıydı. O burada olmamalıydı. Peki ya Klaus? Ona neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum. Öldüren lanet orjinal vampirleri öldürebilir miydi? Korku bütün vücuduma yayıldı. Kana susamış gözleri aklıma geldikçe daha da korkuyordum.Klaus'tan
Care'e sarılırken biranda üstüme gelen sarı ışıkla arkamadaki ağaca çarptım. Ne olduğunu anlamıyordum. Kanım vücudumdan ayrılmak istiyor gibiydi. Damarlarımın patladığını hissedebiliyordum. Sanki derimi parçalayıp dışarı akmaya çalışıyordu. Zorlukla nefes almaya çalışırken üstümdeki ağırlığın kalktığını farkettim. Baskı kalkınca Care'in ağlayan sesini duydum.
"Beni nasıl buldun?" Sesi ağlamaktan dolayı perişan çıkıyordu. Zorlansamda başımı kaldırıp Care'in baktığı yöne baktım
Siyah dalgalı saçlı, soluk beyaz tenli, uzun sayılabilecek bir çocuk elinde beyaz bir tahta parçasıyla Care'e doğru yürüyordu. Gözlerinde kendimden bildiğim kana susamışlık ifadesi vardı.
"Onun için mi ağlıyorsun?" Eliyle beni gösterdi. Sesinden ne kadar sinirli olduğu belliydi. Elindeki tahtayı bana doğru sallarken Care onu durdurdu. Artık onları dinleyemiyordum. Kulağımdaki çınlama onları duymama engel olsada asıl sebep bu değildi. Çocuğun kim olabileceğini farketmiştim. Kalbimin hızlandığını hissettim. Olamaz, bu çocuk o olamaz, lütfen olmasın, lütfen şimdi gelmiş olmasın. Aklımdaki korkunç düşünceleri yok etmeye çalışırken Care' in kaybolduğunu farkettim. Büyük ihtimalle cisimlenme dediği şeyi yapmıştı. Yaslandığım ağaç gözvdesinden yavaşça destek alıp doğrulmaya çalıştım. Bütün vücudum titresede sonunda doğrulmayı başarmıştım. Gözlerimi karşımdaki adama sabitledim.
17 yaşından büyük göstermiyordu. Titreyen ellerini saçlarından geçirerek Care'in ortadan kaybolduğu yere bakıyordu. Öfkesini ve karanlığını aramızdaki mesafeye rağmen hissedebiliyordum. En sonunda gözleri beni bulduğunda nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Normal bir insan olsam bana yapacaklarından korkardım. Ama ben normal bir insan değildim. Buna rağmen korkuyordum. Bana yapacaklarından değil benden alacaklarından korkuyordum.
"Seni öldürmeden önce biraz konuşsak iyi olacak sanırım" sesinde herhangi bir duygu yoktu. Tamamen boş bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Beni öldürebileceğinden şüpheliyim" gücümün biraz daha yerine geldiğini hissettiğimde ona doğru bir adım attım.
"Canının ne kadar yandığını görebiliyorum. Ama kabul etmem gerek. O kadar güçlü bir lanetten sonra tekrar yürüyebilmeni beklemiyordum. Care sana koruma büyüsü mü yaptı?" Son söylediği şeyde gözleri nefretle parladı. Sanki Care'in kimseye değer vermesini istemiyor gibiydi.
"Vampir olmamla ilişkili olduğuna emin gibiyim" karşımda delirmiş gibi bakan çocuğa karşı sakin ses tonumu koruyordum. Heran bana saldırabileceğini biliyordum.
"Vampir mi? Tahmin etmeliydim. Care' i etkin altına aldın" her sözcükte tiksinti akarak konuşuyordu.
"Care'i böyle şeylerin onun üzerinde işe yaramayacağını bilecek kadar tanıdığını düşünmüştüm. Sanırım yanılmışım" alaylı sözlerimin onu dahada sinirlendirdiğini görebiliyordum.
"Care sana benden bahsetmiş sanırım. Çok ilginç senden bana hiç bahsetmedi" alay etme sırası ona geçmişti. Korkularımı doğrulayan sözleri ise kalbimin acımasına sebep oldu. Bu oydu. Onun aşık olduğu çocuktu.
"Demekki ilk öpücüğünü aldığı kişiyi kendine saklamak istemiş" dedim canını yakmak için elimdeki sayılı kozlardan birini kullanarak
"İlk öpücük mü?" Bana doğru tehlikeli bir adım attı " seni öldürüp dudaklarını köpeklere atmamam için bana tek bir neden söyle"
"Care bir daha asla yüzüne bakmaz" tehtitine aldırmadan son kozumu kullanmıştım.
Daha fazla onunla konuşmak istemiyordum. Bunu ne kalbim ne de vücudum kaldıramazdı. Onunda bu konuşmayı daha fazla uzatmayacağını biliyordum. Ona son bir bakış attıktan sonra arkamı döndüm. Eve gitmek istiyordum. Care'in bana döneceğini ummak istiyordum.
"Gerçekten kendinin bu kadar önemli olduğunu mi sanıyorsun sarışın? Şunu aklından çıkarma. Care bana ait ve kimse benim olanı benden alamaz"
Sözleri kanımı donduruyordu. Ona bakmaya cesaret edemiyordum. Buna cesaretim yoktu. Beni takip etmemesi için eve koştuğumda gözlerimden akmaya başlayan yaşları geri itmek artık imkansız bir hal almıştıYeni bölümmm. İki yakışıklımız sonunda karşılaştı. Şimdi belki riddleın care gittikten sonra neden görüntüsünün değişmediğini sorabilirsiniz. Kendisi carei takip etmeden önce büyünün etkisini güçlendirdi canlarım. Ayrıca klausla riddleın ilerleye bölümlerdeki karşılaşmaları bu kadar kibar olmayacak. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve oylar ellerinizden öper
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk büyüsü klaroline- voldemort
FanficBir tarafta dünyanın en tehlikeli büyücüsü Lord Voldemort diğer tarafta dünyanın en korkulan melezi Klaus ve ikisinin ortasında kalan esas kızımız Caroline Ve kesinlikle alışılmadık bir aşk üçgeni