-11-

55 5 3
                                    

Bu bölüm Melis'ten olmayacak, Ahsen'in ağzından olacak iyi okumalar.

Kendimde miydim? Bilmiyordum. Sanırım üç bardak Tekila içtikten sonra düşünme yeteneğimi kaybetmiştim. Gözlerim bulanık görüyordu. Karşımda, çok tatlı bir çocuk vardı ve beni öpmüştü.

"Sen iyi misin?" Dediğinde başımla onayladım.
"Sen iyi değilsin." Diyerek bileğimden tutup beni çekelediği sırada yere yapıştım.
Doğru düzgün yürüyemiyordum bile!

Beni güçlü kollarıyla kaldırdıktan sonra tekrar çekelemeye başladığında, kurbanlık koyun gibi kendimi geri çektim.

"Gelmicem! Pis sapık! Beni kaçıracağını söylüyor!" Diyerek kahkaha atmaya başladım.
Birden ayaklarım yerden kesildiğinde, kahkaha atmaya devam ediyordum.

"Seni küçük tatlı şey!" Dedim. Kelimeleri söyleyemiyordum. Nedeni belirsizdi.

Soğuk bir şeyle bedenim buluştuğunda çığlık attım. Gözlerimi açtığımda önümden su kabarcıkları geçiyordu.

Ağzıma su dolduğunda hızlı bir şekilde yüzeye çıktım.
"Ne yapıyorsun sen! Hayvan!" Dedim öksürerek.
"Sanırım, bu senin kendine gelmene yardımcı oldu." Sesin sahibine bakmak için kendi etrafımda döndüm.
"Akın?" Dedim şaşkınlıkla.

"Evet, benim?" Dediğinde çığlık attım.
En son neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Yaşadıklarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti.
Ben onunla öpüşmüştüm!

"S-sen beni öptün?" Dedim havuzun kenarına doğru yüzerken.
"Evet." Dediğinde hızlı bir şekilde havuzdan çıktım.
"Sen, Şafak'ın yalanlarına inanıyorsun. Sonra da gelip beni öpüyorsun?" Dedim sinirle.

"Senin kötü birisi olduğunu öğrendim. Şafak'ın yalanları deme! Eğer kötü biriysen seni kullanabilirim, öyle değil mi?" Dediğinde sabrım taşmıştı.

"Yeter be yeter! Ben senin, babana aldırmak için uğraştığın, elde ettiğinde ise oynamayacağın oyuncağın değilim!"
"Babam var mı?! Bir sorsana! Var mı?"
"Benim de yok!" Gözlerimden süzülen yaşları elimin tersi ile sildim. Çok sinirliydim. Elim, göz makyajım yüzünden siyah olmuştu. Neyse ki yüzümdeki yaraları makyajla kapatabilmiştim. Fakat ağladığıma göre artık gizlenecek bir şey yoktu.

"Sen gerizekalı olduğunu kabul etmiyorsun ya! Bir yalana inanacak kadar gerizekalısın! Kabullen bunu!" Diyerek yanından uzaklaştım.

Ne güzel her şeyi unutmuştum, umursamıyordum.
Havuzun etrafındaki insanlara beni rezil etmişti.
Havuz gece kullanılır mıydı?

İçeriye girdiğimde bütün gözler üzerimdeydi.
Haklılar da aslında; ıslak bir şekilde etrafda gezinen birisini görseydim ben de bakardım. Melis'in saçını görmemle beraber adımlarımı hızlandırıp yanına gittim.
Beni gördüğünde dans etmeyi bıraktı.
Yanında duran Melih'e sahte bir şekilde gülümsedikten sonra Melis'e baktım.

"Ne oldu sana?" Dedi şaşkınlıkla.
"Akın gerizekalısı yaptı." Dediğimde kaşlarını çattı.
"Çok üşüyorum. Of!" Diyerek gözlerimi devirdim. Boş bulduğum bir masaya oturdum. Gözlerimden yaşlar akarken sinirle masaya yumruk attım.

Neyse ki bir şey olmadı.
"Ahsen, istersen gidebiliriz." Diyen Melih'e, sinirle baktım.
"Akın malı da gelir!"
"Mecburen gelicek Ahsen. O senin eğitmenin, her gün yüzünü göreceksin. Lütfen." Dediğinde başımla onayladım.

Mekandan erken çıktıktan sonra diğerlerini beklemeye başladım. Hava çok soğuktu ya da bana öyle geliyordu. Islaktım sonuçta. Kesin yarın baş ağrısından kalkamayacaktım çünkü sinüzit sorunum vardı.
"Haydi kanka gidiyoruz." Melis'in uyarısıyla kendime gelip yürümeye başladım.

Ölüm ŞovuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin