-21- "Rol Değişimi"

17 1 3
                                    

Multimedia da olan iki kişiyi biliyorsunuz. Diğeri Ahsen'in ablası Pınar. İyi okumalar.
4 yıl sonra;
"Ya evet dostum. Buradan gitmem gerekiyor. Biliyorum, Avusturalya'da kafa dengi, Türk bir iş arkadaşı bulmak zor. Gitmem gerekiyor." Dedim ve sekiz aydır tanıdığım, en iyi iş arkadaşım Hande'ye sarıldım.
"Seni çok özleyeceğim." Dediğinde omuzumda bir ıslaklık hissettim.
"Hey, Ahsen uçak kalkacak." Dedi ve benden ayrıldı.
"Seni seviyorum, seni arayacağım." Dedikten sonra bavulumu çekerek koşmaya başladım. Hava karanlıktı, saat ondu. Akşam on. Yaklaşık olarak öğleden sonra orada olacaktım. Rusya'da.

Uçağa binip oturduktan sonra telefonumun tuş kilidini açtım ve ablamı aradım.
"Alo, abla? Ben şuan uçağa bindim. Rusya'ya geliyorum. Erdem'in orada olmadığına eminsin değil mi?" Dediğimde onay mırıltıları çıkardı. Kapatmam gerektiğini söyleyip Hande'ye el salladım. Yaklaşık olarak dört yıldır Avusturalya'da yaşıyordum. Kendime bir iş, bir de ev arkadaşı bulmuştum. Çok mutluydum, ablam arayana kadar. Kocasından ayrılıp Rusya'ya yerleştiğini söylemişti. Orada bana bir iş bulmuştu.

Anadolu lisesi, sayısal bölümü okuduğum için bir şirkette iş bulabilmişti bana. Uçak hareket ettiğinde Hande'ye el sallayıp önüme döndüm

***************

"Evet Ahsen, kaç kere söyleyeyim? Bu evde tek başıma yaşıyorum." Dedi ve zili çaldı.
"Tek başına?" Dediğim sırada kapı, siyah beyaz kıyafetli bir kadın tarafından açıldı.
"Kim bu? Sen nasıl zengin oldun bu kadar?" Dedikten sonra büyük villaya baktım.
"Meslek sırrı bebeğim." Dedi ve kadına bavullarımı verdi.

Kadına, yabancı bir şeyler söyledi ve kolumdan tutup arabaya doğru yürüdü.
"Nereye gidiyoruz?" Dedim.
"Seni, erkek arkadaşımla -yani yeni patronunla- tanıştırmaya gidiyorum."
"Tamam." Dedim ve arabaya bindim.
"Çok mu uzak?" Deyince başını olumsuz anlamda salladı. "Beş dakikaya ordayız. Merkeze yakın bir yerde evim. Her yere yakın." Dediğinde başımla onayladım.

Sessiz geçen bir yolculuğun ardından, bir holdinge gelmiştik.
"Lobide bekliyor." Dedi. Hızlı adımlarla içeriye girdim ve etrafa göz gezdirdim. Ablam koluma girip yürümeye başladı. Çok çok hızlı yürüyordu.
"Canım, bak bu kardeşim." Dedi birisine. Gözlerimi yerden ayırdım ve ablamın sevgilisine baktım.
Mavi gözler, sarı saçlar, kirli sakallar, uzun boy ve en önemlisi de piercing. Bunların hepsinin toplamı... zor değil, hadi ama?
"A-a ama?" Diye kekeledim. İkimiz de büyük bir şok içerisindeydik. O bana soğuk yüz ifadesiyle bakıyordu. Mavi gözlerinin ardında, kızgın ateşler vardı.
"Pınar, bize biraz zaman ver." Dediğinde ablam başınla onayladı ve uzaklaştı.

"Seni, seni çok özledim ve sen... ben bunu mu hakediyorum Akın? Ha? Cevap ver." Dedim.
"Peki ben özlemedim mi? Sorsan ya şu kalbime? Ben orada hiçbir şeyden habersizken, kaçıp gitmeni açıkla bana! Sen gidince neler yaşadığımı Melisler biliyor. Onlarla beraber kaçtık ve sana karşı ufacık bir sevgileri kalmadı. Ben bunu mu hakettim Ahsen? Ben ilk defa anne sevgimi, sende buldum. Sen de annem gibiymişsin işte. Gidiyormuşsun!"

"Yeter artık, gitmem gerekti anlamıyor musun? Ablamın kocası kafama silahı dayadı, seni öldü gibi gösterip morga sokacaklarken. Haberin var mı? Seni ben kurtardım! Sırf, sırf sana bir şey olmasın diye, seni yanıma almadım ben!"
"Annem de mi, cennette bana bir şey olmasın diye yanına almadı beni? Senin yanın benim cennetimdi Ahsen. Anlamadın mı? Tekrar edeyim mi?" Dediğinde ona sarıldım.

Beni kollarıyla ittirdi.
"Şimdi roller değişti." Dedi ve gülümsedi.
"Melisler, ne yapıyorlar? Neredeler?" Dedim dolan gözlerimi kırpmadan konuşmaya çalışarak.
"İyiler. Bu akşam düğünleri var." Dediğinde gülümsedim.
"Konuşmanız bitti mi?" Dedi ablam omzuma dokunarak.

"Evet hayatım, bitti. İş hakkında birkaç konu vardı. Sonuçta kendisi yeni sekreterim." Dedi ve gülümsedi. Ablam Akın'ın koluna girip yanağına bir öpücük kondurdu.
Sen daha topuklu ayakkabılarınla, parmak ucunda durup ona yetişebiliyorsun!
"B-ben gidiyorum." Dedikten sonra yürümeye başladım.
"Hey? Nereye Ahsen? Bu akşam en iyi arkadaşlarımızın düğünü var. Seni de götüreceğim. Alışveriş yapmamız lazım." Dedi ablam. Arkamı döndüm ve sahte bir gülücükle onlara baktım.
"Alışveriş yapmaya gerek yok. Süslenmeyi sevmiyorum ben." Deyip yürümeye devam ettim.

Gözlerim dolmuştu çoktan.
"Allah'ım, ben daha ne yapayım? Ne kadar direneyim?" Diye isyan ettim ve holdingden çıktım. Derin bir nefes çektim içime. Karşıda bir dükkan vardı. Bir yanım, delilercesine sigara içmek istiyordu. Evet, Avusturalya'da kalırken sigaraya başlamıştım ancak bir ay sonra bırakmıştım. Tekrar başlamamalıydım.

Rusya sokaklarında, güzel kızları inceleyerek yürümeye başladım. Siz niye güzelsiniz olum?
Cebimden telefonumu çıkarıp Hande'ye geldiğimi söyleyen bir mesaj yolladım. Elim sert bir şeye çarpıp, telefonum yere düşene kadar her şey güzeldi. Yere doğru eğilip telefonumun parçalarını toplamaya başladım.
"Bataryam nerede?" Dedim kendi kendime.
"Bunu arıyor gibisin?" Dedi ve telefonu uzattı birisi. Gözlerimi bataryadan ayırmadan ayağa kalktım ve aldım.
"Hey... teşekkürler fakat sen, türkçe konuşuyorsun?" Deyip bana çarpan sakara baktım.
"Sence neden?"
"Barııış!" Dedim ve ona sarıldım.
"Hey, beni bu kadar özleyeceğini tahmin etmemiştim!" Dedi ve kahkaha attı bana sarılırken.

"Bana yaptığın bütün kötülükleri unuttum ben. Son yaptığın iyilik hâlâ aklımda." Dedim ve ondan ayrıldım.
"Sen ne arıyorsun burada bakalım?"
"Uzun hikaye. Şuradaki kafeye gidip anlatalım?" Dediğimde başınla onayladı.

-

Evet, kısa bir aradan sonra yine beraberiz! Çok mutluyum şuan. Kendinize iyi bakın sizi seviyorum.

Ölüm ŞovuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin