-14-

19 1 4
                                    

İyi okumalar!

Ve o an olmuştu, ben hâlâ şoku atlatamazken o gayet rahattı. Yemeğimi bitirdikten sonra,
"Ben gitmek istiyorum." dedim koltuğun üzerinden kalkarak. Pencereyi açtıktan sonra ne kadar yüksekte olduğumuzu kontrol ettim.

"Oradan atlamayı mı düşünüyorsun gerizekalı?" Dediğinde pencereyi kapattım. Kırılmıştım.
"Neden olmasın," diyerek tek kaşımı kaldırdıktan sonra, "Burada durmak istemiyorum." dedim.

"Ya Melih!" Dışarıdan Melis'in sesini duyduğumda koşarak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı yumruklamaya başladım.
"Melis! Açın şu kapıyı!" Daha fazla yumruk atıp, beni duymalarını arzu ettim.
"İmdat!"
Kapı sert bir şekilde açıldığında kafamı vurdum.
"Ah!" Diyerek kafamı tuttum. Karşımda Melis'i görmeyi beklerken, Barış'ın olması beni şaşırtmıştı.

"Vay canına! Çok şaşırdım (!), bunu görmeyi beklemiyordum." Dediğinde onu itip odadan çıktım.
"Ahsen!" Dedi bir kız. Etrafıma bakıp sesin sahibini aradım. Melis ve Melih şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.
"Ahsen ne oldu?" Diyerek hızlı adımlarla yanıma geldiğinde, Melih de eş zamanlı olarak yanıma gelmişti.
Akın odadan çıkıp yanımıza gelerek sohbete katılmıştı.

"Y-yok bi-bir şey. Ne olabilir ki?" Dedim yapmacık bir gülümseme ile. Kekelemiştim!
"Bence oldu." Dedi Akın ibne bir gülücükle.
"Ne oldu kardeşim?" Diyerek Melih, Akın'a baktı.
"Ahsen anlatsın." Bana anlatmamı beklercesine baktıklarında yanaklarıma ateş ediliyordu.

"Ya yok bir şey!" Dediğimde Melis ve Melis küçük çaplı bir şaşkınlık geçirdi çünkü sert çıkacağımı bilmiyorlardı.
"He?" Diyebildi sadece Melis.
"Ben gidiyorum." Dedikten sonra terasa doğru yürümeye başladım.
"Ahsen, nereye?" Melis'in sorusunu umursamadan yürümeye devam ettim.
"Yalnız kalmak istiyorum!" Peşimden gelmemesi için cevabımı verdim.

Beni kullanmıştı, ah Ahsen! Çok salaksın!
Merdivenlere rastgele basarak yukarıya çıktım. Melis ile oturduğumuz yere oturup temiz havayı içime çektim.

İnsanlar böyleydi işte, işi bittiğinde sen de bitiyordun onun gözünde. Değerin kalmıyordu açıkçası.
Kullanılmış bir eldiven gibi çöpe atılmıştım.
"Gerizekalı." Dedim kendime.

Yere uzanıp ellerimi kafama yastık yaparak yıldızlara baktım. Normal şartlarda bu anı yanımda bir erkekle, sıcak bir yaz gecesi, sahilde izlemem gerekiyordu. Sıcak bir yaz gecesi haricindeki hiçbir madde uymuyordu bu duruma.

Neyse ki bütün mekan uykunun derinliklerine dalmıştı, birkaç kişi hariç tabii ki. Yemekten sonra herkes uyuyordu, yoruluyorlardı çünkü.
Gözlerimi kapatıp kendi hayal dünyama giriş yaptım.

Bir parkta oturmuş, telefonla uğraşıyorum. Bir siluet hissettiğimde başımı kaldırıyorum ve karşımda onu görüyorum. "Seni unutamadım," dedikten sonra derin bir nefes alıp veriyor, "Seni özledim." diyor.

Of ne saçmalıyorum ben? Hayatımı klişelerle donatamam. Farklılık iyidir her zaman.

***************

Bu sabah gözlerimi güneş ışığıyla ya da bir insanın beni uyandırmasıyla uyanmadım.
Yağmur damlaları beni otomatik olarak uyandırmıştı. Yaz yağmuru, en sevdiğim.
Hızla ayağa kalkıp toz olmuş üzerimi silkeledim.

Hızlı adımlarla yemekhaneye inip, sıraya girdim.
Yemek saatinin bitmesine az kaldığı için sıra çok yoktu. Hemen bana sıra gelmişti. Kahvaltılıklarım çelik, çoklu tepsi koyulduğunda sıradan çıkıp yer aramaya başladım. Melis'in bana el işareti yapmasıyla hızlı adımlarla yanına gittim.

Tepsiyi masaya koyup, sandalyeye oturdum. Akın ve Melih ile oturduğunu bilmiyordum.
"Bu akşam neredeydin?" Dediğinde Akın'a şaşkınlıkla baktım.
"Aynı yatakhanede kaldığımızı bilmiyordum?" Diyerek gözlerimi devirdim.
"Sordum sadece."
"Kimsin ki bana hesap soruyorsun?" Dedim elimdeki çatalı masaya fırlatırken.

Ölüm ŞovuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin