"Kendini kaybetmek"

4.6K 68 1
                                    

Bir kaç el ile 2 pencerem inmişti. Silah seslerinden mi korkmalıyım? yoksa şuan bir hayvanın üzerimde olmasından mı?
Cidden fazla ağırdı.
Silah sesleri umurunda bile değildi, sadece dudaklarımı ve yüzümü süzüp duruyordu.
Biraz kin.Biraz nefret.Biraz ihtiyaç.
Gözlerimi sıkı sıkı kapatıyordum.Bunu fark ederek ellerini kulaklarıma getirdi ve hafif bastırdı.

Karnıma baskı yapmamak için karın tarafını hafif kaldırmıştı.ister istemez tebessüm ettim.

Silah sesleri bir penceremi iniyordu bir de yüreğimin tam ortasına.

Her bir ateş ile ruhum yeninden canlanıyordu.

Ve bitti.. yüreğim bir "oh be" çekmişti. ve bu oh'un ardından gelen "ah be" ye hazır değilim.

Silah sesleri bitince Yekta çekinerek ayağa kalktı.

"Kalkabilirsin"

"Niye?"

"Sanane ulan! Yemek getir!" dediğinde sinirden dudaklarımı soyarak mutfağa ilerledim.

Tam içeri girecekken banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.

Tekrar mutfağa ilerledim ve dudaklarımı soyarak yemeği koydum.

Onunla birlikte yemeyeceğim. İlk önce kendisi zıkkımlansın.

Mutfakta ki masaya yiyeceği şeyleri koydum. İçeri yavaş adımlarla ilerledim ve konuştum;

"Yemek hazır"

"Buraya getir" dediğimde hızlı adımlarla mutfağa girdim.

Elime bardağın birini aldım ve sıkı sıkı sıktım. Sinirimin geçmesi için kırmam lazımdı! ve sert bir şekilde masaya bıraktım. Kırılmadı ve ben tatmin olamadım.

Küçük tepsi dediğimiz şeye masada ki tabakları koydum.İçeri geçip hızlıca önüne bıraktım.Tip tip baktıktan sonra yemeğine başladı. Gömüyordu resmen.

Bakmak bile istemiyorum bu yüzden televizyona devam ettim.

"Pencere ne olacak?"

"Birilerini aradım gelirler birazdan.Ortalıkta dolaşma.Yemeğini odanda ye.Hadi!"
"Neden?"

"Adamlar gelecek diyorum lan eve!" dediğinde tepsiyi hızlıca önündeki küçük masaya fırlattı. Tabaklar sadece tepsinin içine dökülmüştü.bakın buna ufak bir "oh be" çekilir.

"Çok mu meraklısın eve adam gelmesine?!"

"Düzgün konuş!" dedim sessiz bir şekilde. Ayağa kalktı ve başımda dikildi. Tişörtümün ucundan tutup hafif ayağa kaldırdı.

"Konuşmazsam?"

Dediğinde odama gitmek için hareket ettiğim an tek eliyle tutup koltuğun üzerine fırlattı.
"Sen baya sikilmek istiyorsun! O zaman bu gece hazırlan! Bizim salaklardan biri kuduruyordu zaten!" dediği an tokat atmak için elimi kaldırsam bile bir işe yaramadı. Sinirden ağlıyordum.

"Düzgün konuş!" dedim bu sefer ağlamaklı tonumla.

"Siktir git lan!" dediğinde sinirle çıktım odadan. Kapıyı son derece hızlı çarpmam ile son noktayı koymuştum.

Yatağıma girip yorganı ağzıma sokarak sessiz bir şekilde çığlık çığlığa ağladım. Bunu bilemezsiniz.Çığlık çığlığa susmayı bilemeyeceksiniz.

Ağladıktan sonra derin bir uykuya dalarsın ya, işte o uykudan evdeki hayvanların sesi ile uyandım.Gözümü açtığım an biri odaya daldı. Neyse ki çok kötü değildi. Sadece Yetka idi.

"Kalk lan! Bize kahve yap. bana kola falan koy.Poşetlerden de bir şeyler koy" Yapar mısın? yok. yap var.

Bi kendime geleyim ulan.Saçlarımı düzeltim mutfağa doğru ilerledim. Kapıları kapalıydı ama hayvan gibi ses çıkartıyorlardı.
Mutfağa girdim iyi de bunlar kaç kişi? Kapıya doğru hafif yaklaştım. bir 3-4 kişi vardır herhalde. En iyisi 5 tane yapmak.

4 nescafe 1 bardak ise kola koydum.Poşetleri karıştırdığımda cips çerez falan filan vardı. Allahtan içki içmek için bir şeyler almamıştı.4-5 hayvanı içerken düşünemiyorum.Hepsini tepsiye koyup odaya doğru ilerledim.Ah lanet kapı! Kolumla indire bildiğim kadar indirdim.Kapı açıldığı an hayvanlar seslerini kesip beni süzmeye başlamıştı.Bu iğrençliği size nasıl anlatayım? 

Yekta hızla elimdeki tepsiyi aldı.Arkamı dönüp giderken ortancı ıslık çaldı.

Bir diğeri "bu kim lan?" dedi.
Islık çalan ise; "Tadına bakayım mı şunun lan?" bu cümlenin ardından kapıyı hızla kapattım.Ama sanki.sanki.arkamdan ayaklanmış geliyor gibi hissettim.olmamalı!.

Ve hızlı adımlarla odama geçtiğimde tahmin ettiğim gibi arkamdan o odanın kapısı açıldı.Gözlerimi sıkı bir şekilde kapatarak yorganı sıktım.

Ve kapım açıldı!

O pislikti! Gülümsüyordu bana. İğreniyorum.ben hep iğrendim.Üzerime doğru gelince ister istemez evi inletecek bir şekilde çığlık attım.Çığlığım ile içeridekiler de sesini kesmişti. Ve adam üzerime atladı resmen. Bunun korkusu ile "Yekta!" diye bağırdım.
Yekta senden hep nefret edeceğim! Buraya gel deli adam! Buraya!

Ve şunu iyi bilin ki; elinizdekini kaybetmek kendinizi kaybetmekten iyidir.

Sesi sonbaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin