32.Bölüm

292 25 3
                                        

"Ama Jorge. Daha çok erken değil mi?" Evet nazlanarak söylediğim doğrudur. Ama cidden çok yorucu oluyor düğün hazırlıkları. 

"Olmaz. Haydi şimdi hemen başlıyoruz." Şaşkınlıkla ona bakarken birden aklıma liste geldi. Liste olmadan hiçbir şey alamazdık ki. Gülerek "Liste?" diye sorduğumda kahkaha atarak cebinden geçen hafta benim temize çektiğim listeyi cebinden çıkartarak havada salladı. Oflayarak Jorge ile birlikte Jorge'nin arabasına doğru yürüdük. Evet Jorge'nin normalde arabası yoktu. Tabii yaklaşık bir hafta öncesine kadar. Biz, iki akıllı olarak finallerin başladığı gün okula yürüyerek gelmeyi tercih ettiğimiz için az kalsın sınava geç kalıyorduk. Durum böyle olunca Jorge'de babasının uzun zaman önce kullanması için aldığı ama onun kullanmadığı arabayı almış ve okula artık her gün araba ile gelir olmuştuk. 

     Arabanın önüne geldiğimizde ön kapıyı açıp hemen oturdum. Bugün iyi ki spor ayakkabı giymiştim yoksa yanmıştım kesin.  Derin bir nefes alarak uzun ve yorucu yolculuğun başlamasını bekledim. 

Daha önce hiç gelmediğim üç dört katlı mobilya mağazasının önünde içeri geçmek için Jorge'yi bekliyordum. Mağazanın dışına bakan bile mağazanın 'Paran yoksa sakın girme.' demek istediğini anlardı. Ciddi manada para kokuyordu her şeyi ile. Ben böyle yerlerden alışveriş yapmak istemiyordum ki evime. Ben eşyalarımın zenginlik kokmasını değil huzur kokmasını istiyordum. Yanıma gelen Jorge'nin elinden tutup tekrar arabaya doğru yürümeye başladık. Jorge ne olduğunu anlamadığı için adımlarıma ayak uydururken be arabanın kapısını açıp içine oturduğumda Jorge'de aynı şeyi yaparak şoför koltuğuna oturdu ve olayları anlatmam için bana döndü.

"Burası çok pahalı bir mağaza. Hayır ağzını açma ve beni dinle. Ben senin bunları karşılayacağını biliyorum fakat ben evimdeki eşyaların zenginlik değil huzur kokmasını istiyorum. O yüzden daha küçük bir mağazaya gidelim. Lütfen." Başını sallayarak arabayı sürmeye başladı.

Ondan sonra ise alışverişimiz eğlenceli bir hal aldı. Gittiğimiz küçük yerde bir sürü şey beğendik ve aldık. İlk olarak yatak odası takımına baktık. Odamızın tamamı kırmızı ve siyahtan oluşuyordu. Kırmızı benim sevdiğim renk siyah ise Jorge'nin. Odamız boğucu falanda olmamıştı gayet güzeldi. 

Sıra salona geldiğinde elimizdeki katologda resimlere bakarken Jorge ile aynı anda 'Bu' dedik. Ne çok açık renkti ne çok koyu. Hani kahvesi bol olan sütlü kahveler vardı ya işte öyleydi mobilyaların rengi. İnsana sakinlik, dinginlik ve en önemlisi huzur veriyordu. Tam da istediğim şeydi huzur!

Oturma odasına sıra geldiğinde ise rengi siyah köşeli koltuklardan seçtik. Siyah en asil renkti bana göre. Ne siyahın olduğu kadar asil, ne de beyazın olduğu kadar saf olabilirdik hayatta.

Yorulmuşluğun verdiği his ile elimizdeki kataloğa işaretlediğimiz yerleri satıcıya belirterek evimizin adresini verdik ve en yakın zamanda eşyalarımızın elimize ulaşması için temin aldık. 

Mağazadan çıktığımızda gülümseyerek etrafa bakıyordum. Evin en büyük kısmını halletmiştik. Mobilyalar... Evimiz 5+1 idi. Bir oda yatak odası, diğer oda oturma odası, bir oda Jorge'nin benim için çizdiği resimlerin diğer iki o dadan bir misafir odası diğeri ise çocuğumuzun odası olacaktı. Biz bugünlük yatak odası, salon, oturma odasını halletmiştik.

Geriye salona ve oturma odasına alınacak olan televizyon, odalara alınacak halılar, mutfak için beyaz eşyalar kalmıştı. Jorge'ye evdeki olan beyaz eşyaları kullanmayı teklif etmiştim ama şiddetle hayır demişti. Zaten yep yeni olan bütün eşyaları attığı için içim yanıyordu. Bari ihtiyacı olan birine verseydi de boşa gitmeseydi o kadar para. Ne? Tabii ki cimri değilim. Sadece tutumluyum.

"Jorge, ben kullanalım dediğim halde kullandırmadığın eşyalar nereye gidecek?" Arabayı sürerken birkaç saniyeliğine de olsa bana baktı.

"Onlar zaten gitti güzelim."

"Ha?" Gitmiş miydi? Nereye gitmişti? Yoksa çöpe falan mı atılmıştı?

"Merak etme. İhtiyacı olan insanlara verildi ama kimin verdiği söylenilmeden. Biliyorsun bunun için yardım kuruluşları var. Oraya bağışladım." Ah Tanrım, ne kadar da harika bir insana aşık olmuştum. 

"İyi ki varsın biliyorsun değil mi? Sen seviyorum." Gülümseyerek arabanın camından dışarıyı izlemeye başladım. 

O iyi ki hayatımdaydı. İyi ki benimleydi.

***

Merhaba, kısa biten bir bölüm sonuna daha geldik. Bugün ki bölümler kısa oldu farkındayım ama cidden hasta bir şekilde yeni bölüm yazmak için çırpınıyorum. Umarım yarın daha uzun olur. 

!!! Bu arada unutmayın. Hikayemiz finale yaklaşıyor. Hikayem ile ilgili multimedia çalışmalarınızı sayfamıza mesaj olarak bekliyorum. Facebook kullanmayanlar için ise hızlıresimyükle.com  dan yaptığınız çalışmanın hd halini wattpade mesaj olarak atabilirsiniz *-*

!!! Bir saat sonra yeni bir bölüm yayınlayacağım fakat bu bölüm sizin hikaye ya da benim hakkımda sormak istediğiniz sorular ile ilgili olacak. O yüzden sorularınızı bekliyorum. Sizi seviyorum aşklarım 

*-*

-Tuti


Onu KaybetmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin