5.Bölüm*Seni Affetmem Baba!"

684 43 0
                                    

   *DÜZENLENMİŞTİR* (Düzenlenme Tarihi: 27.07.15    18:13)

Beklemekten nefret ediyorum...

Eli kolu bağlı beklemekten nefret ediyorum...

Çaresiz olmaktan nefret ediyorum...

Şu an içine bulunduğum durumdan nefret ediyorum...

           Babamın lanet olası ameliyattan sapasağlam çıkmasını istiyorum. Her ne kadar kötü günler geçirmiş olsak da bunları geride bırakıp yeni hayatımıza başlayabilirdik. Babamı kaybetmeyi istemiyorum. O... Olmaz. Onu kaybetmemeliyim. Gitmemeli işte. Daha ona ikinci bir şansı verdiğimi duymadan gitmemeli. Daha onunla küçükken yapamadığımız şeyleri yapmadan gitmemeli. Mecbur o ameliyattan sağlam bir şekilde çıkmaya. Mecbur, başka şansı yok!

   Başımı Jorge'nin omzundan kaldırıp onun gözlerine baktım ve "Eğer.. Orada çıkamazsa... " diye devam ederken Jorge sımsıkı sarılıp susturdu beni ama benim bunu söylemeye ihtiyacım vardı. İçimde anlam veremediğim bir korku vardı ve bu beni yeyip bitiriyordu. Ayağa kalkıp ameliyathanenin önüne doğru yürüdüm ve bağırmaya başladım.

 "Baba, duy beni baba. Seni affetmiş ve bunu sana daha söylememişken ölemezsin. Duydun mu beni? Bana arkanı dönüp gidemezsin baba. Daha küçükken yapamadığımız şeyleri beraber yapacakken gidemezsin. Yanına kalmaz baba bu gidiş. Aklımı geri ver baba, sende kalmasın. Eğer... Eğer oradan çıkamazsan seni affetmem baba. Duydun mu beni! Seni affetmem. Affedemem, gitmemelisin." Artık sesim sonlara doğru varla yok arası bir sessizliğe bürünmüştü. Duvara yaslanıp yere oturdum ve hastaneye geldiğimden beri içimde tuttuğum hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

     Güçlüydüm... Ama bu kadar güçlü olmak yeterdi. Ben de insandım ve şu an korkuyordum. Uzun zamandır hissetmediğim bir duyguydu.

Ben Martina, babamı kaybetmekten çok korkuyordum!

           Yanıma oturan Jorge ile başımı direk omzuna yasladım ve oraya göz yaşlarımı akıtmaya başladım. Jorge ise saçlarımı okşuyordu. 

"Martina, yapma. Annene, kendine yapma bunu. Baban o odadan sağlıklı bir şekilde çıkacak. Hem hastaların bilinci açık olmasa da söylenen her şeyi duyarlar. O yüzden baban da seni duydu. Şimdi ağlamayı kes ve annene destek çık. Kendini de anneni de beni de yıpratma Martina."  Anneme baktım ve onun benden daha kötü olduğunu gördüm. Ona destek olmam gerekiyordu. Jorge'ye dönüp minnet dolu sesimle konuşmaya başladım.

"Teşekkür ederim. İyi ki buradasın. Borcumu nasıl ödeyeceğim bilemiyorum."

 "Bir kere öpersen borç falan kalmaz." Omzuna vurdum.

 "Edepsiz. " dedim ama genede gülümsüyordum. Bu durumda bile beni gülümsetmeyi başaran tek kişiydi Jorge. Ona bakarken gülümseyerek konuştu.

 "Hadi, annenin yanına git. Onun sana ihtiyacı var." dediğinde 'Benimde sana ihtiyacım var.' dememek için kendimi zor tuttum ve ayağa kalkıp anneme doğru ilerledim.  Annemin yanına oturduğumda bir müddet sessizce durduk. Aradaki tek ses annemin ağlamaları idi.

 "Çok sevdim... Hala da seviyorum." diye söze başladı annem. Arada duruyor, nefes alıyor, yutkunuyor sonra devam ediyordu. Bunları şu an böyle bir durumda anlatmak onun için zor olsa gerek. Titrek bir nefes alarak konuşmaya devam etti. 

"Hatta o kadar çok sevdim ki onunla evleneceğim diye annem ve babamla kavga ettim, evlatlıktan reddedildim." dediğinde ağzım şaşkınlıkla açılmıştı. Ne yani annem babamla evlendi diye dedemler onu evlatlıktan mı reddetmişti!?

 "Baban o zamanlar lise sondaydı bende lise üç. Benimle beraber mezun olabilmek için bir sene bilerek sınıfta kalmıştı." dediğinde yuh dememek için kendimi sıkmıştım. Babama bak sen. Bir uyan da bak neler çektireceğim ben sana. 

"O zamanlar sevgiliydik ve acayip kızmıştım ona. Sonuçta kendi geleceğini yakıyordu. Hatta kavga edip bir hafta küs kalmıştık. O zamanlar böyle bir şey olacağını bilseydim boştan yere kalbini kırar mıydım?" deyip ağlamaya başladı. Kollarımı annemin bedenine sarıp sımsıkı sarıldım ve annem gibi titrek bir nefes alıp konuşmaya başladım. 

"O gidemez, gitmemeli. Daha baba kız yaşayacağımız o kadar çok anı varken o ölemez, ölmeyecek. Onu bu sefer asla affetmem. Hem Jorge bilinci kapalı olsa da o sizi duyar diyor. Şimdi babam ayağa kalkacak ve biz yapmadığımız her şeyi bundan sonra yapacağız tamam mı?" dediğimde başını hafifçe aşağı yukarı salladı.

 "O zaman hemen toparlan bakayım. Babam odaya alındığında şişmiş gözlerle görünce senden korkup boşanırsa ne yapacağım sokaklarda bir başıma ben?" dediğimde içten bir şekilde gülümsedi. Bende gülümseyerek "Hah işte böyle gülümse bakayım, yoksa kocan elden gidecek kız." deyip kıkırdadım ve anneme daha sıkı sarıldım.

       Biz sarılırken Jorge'ye baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu. İşte bu daha fazla gülümsememe neden olmuştu. Sebepsiz yere iyi geliyordu Jorge. Hatta onu öpmüştüm bugün değil mi? Ah Tanrım! Utancımdan başımı yere eğdim.

    Ameliyathanenin kapısının açıldığını görünce yerimden fırlayıp doktorun yanına koşar adımlarla yaklaşıp bir sürü soruyu ard arda sıralayıverdim.

 "Babamın neyi var, düzeldi mi, iyileşecek mi? Cevap versene doktor." Sesimi yükselttiğim de doktor ters ters bakıp Jorge'ye döndü ve bana oranla daha sakin konuşmaya başladı.

 "Hasta mısın durumu şimdilik iyi. Kanamayı durdurduk. Sadece tedbir olarak bu gece yoğun bakım da tutacağız. Sabaha normal odaya alırız." Sevinçten dans etmemek için kendimi kastım resmen. Şu an mutluluğumu dile getiremezdim. Bu... Bu çok garipti. Annem bana sarılmış ve "Tanrıya şükür, Tanrıya şükür." diye kendi kendine dua ederken doktor bana dönüp "Ve siz küçük hanım buranın bir hastane olduğunu unutmayın. Lütfen bir daha ta buradan ameliyathanenin kapısının önünde bağırmayın." dedi. Utanmış bir şekilde "Özür dilerim." dedikten sonra doktor hafif bir şekilde gülümsedi. 

"Şey acaba görebilmemiz mümkün mü?" diye soran anneme minnettar bakışlarımı gönderdim. "Sadece beşer dakika görebilirsiniz. Fazlasına izin yok." dedikten sonra yanımızdan çekip gitti annem işe hemşire ile yoğun bakıma doğru ilerlemeye başladı. O esnada ameliyathanenin kapısı tekrar açıldı ve babam sedyeyle birlikte dışarı çıkarıldı.

    O an elim ayağım boşaldı ve yere doğru düşecekken Jorge tuttu.

 "Şşşt baban kurtuldu ya ona bak. Rahat ol. Bir kaç gün sonra bu hastaneden kurtulacaksınız." Kendime gelince Jorge'ye sımsıkı sarıldım.

 "Sen nasıl birisin? Acaba nasıl büyük bir iyilik yaptım da Tanrı bana seni verdi?" Kahkaha attı ve daha sıkı sarıldı.

 "Hadi bakalım, önce yemek yiyelim sonra da babamı görmeye gidelim. Yoksa hasta olacaksın koca bebek." dediğinde aklıma gelenlerle sırıtmaya başladım.


Flasback ( Yaz gününde Jorge ile dışarıda bisiklet sürüyorduk ve birden yağmur yağmaya başlamıştı ama bu bizim bisiklet sürmemize engel olmuyordu. Biz hala deliler gibi bisiklet sürmeye devam ediyor hem de kahkaha atıyorduk boş sokaklarda. Ardından sahil kenarında durup çimlere oturduk ve yağan yağmurun sesini dinlemeye başlamıştık. Kısa süren sessizlikten sonra ortamı bir ses doldurdu. Guruldama sesi... Jorge'nin karnı guruldamıştı. Gülerek "Kalk bakalım koca bebek senin karnını doyurmalıyız." Ardından bir cafeye gidip yemek yemiştik.) Flashback sonu....


Aklıma gelen anılarla gülmeye başladım. "Senin de mi aklına geldi?" diyen Jorge'ye dönüp "Nasıl unutabilirim ki?" dedim ve kahkaha attım. Jorge omuzlarımdan tutup ileriye doğru itti. "Çok konuşma da yemek yemeye gidelim." dedi. Ardından gülerek merdivenlerden inmeye başladık. İşte huzur buydu...

Merhaba bir bölüm sonu daha. Bölüm nasıldı ve yeni kapağımız nasıl?

#Tuğba

Onu KaybetmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin