*DÜZENLENMİŞTİR* (Düzenlenme Tarihi: 27.07.15 18:39)
Derin bir nefes alarak yeni hayatıma açılacak olan ilk kapıyı açtım. Ben Martina, on sekiz yıllık yaşadığım hayatta ilk defa böyle heyecanlanıyordum. Tabii Jorge'nin yanındayken baş gösteren heyecanım dışında. Kapıdan içeri girip, yavaşça odanın içine doğru yürümeye başladım. Babam ve annem dikkatli bir şekilde bana bakıyorlardı ki bu daha çok gerilme sebebim oluyordu. Tamam, şu karşımda yatakta yatan adam babamdı. Fakat bir zamanlar sadece biyolojik babam yerine koyarken, şimdi ona 'Seni affettim baba artık eskisi gibi baba kız olalım mı?' diyemezdim ya. İşten en çok gerilme sebebim buydu. Babamla en son üç yıl önce düzgün bir sohbetimiz olmuştu. Ta üç yıl önce... Üç yıl dile kolay... Neler yaşamıştık bu üç yılda... Ne acılar, ne mutluluklar, ne üzüntüler. Koskoca üç yılda yaşanan tatlı tatsız her şey...
Düşüncelerimden uzaklaşıp babamın yanındaki boş sandalyeye oturdum. Annem ise bizi yalnız bırakmak istemiş olacak ki kafetaryaya gitmek bahanesiyle yanımızdan ayrıldı. Sessizce odada ki her yeri incelemeye başladım. İnceleyecek yer kalmadığında babamla göz teması kurmak zorunda kaldım. Ya şimdi ya hiç diye düşünerek "Seni affettim." dedim. Babamın kalp ritmi birden hızlanmaya başladı. Yanındaki adını bilmediğim aletten sinyal gelince korkarak odada babamın baş ucunda olan acil durum düğmesine basıp aynı hızla odadan çıkıp koridorda bağırmaya başladım.
"Hemşire yok mu? Babama bir şey oluyor yetişin." Hemşireler birden odaya girip beni dışarı çıkardılar. Ne olduğunu ve olacağını bilemeden dışarıda bekliyordum.
"Martina, niye ağlıyorsun!?" Yanıma koşan anneme sarılıp ağlamaya devam ettim.
"Ben ona onu affettiğimi söyledim ama birden aletlerden garip sesler çıkmaya başladı. Ben özür dilerim, böle olacağını bilmezdim. Bizi bırakıp gitmez değil mi?" diye sorduğumda annem gülümseyerek bana bakıyordu.
"Niye öyle bakıyorsun? Bir y söylesene!" dediğimde gülümsemesine devam ederek konuştu.
"Atak geçirmiş." Anlamadığımı belirten sesler çıkartırken "Senden öyle bir tepki beklemediği için birden şok olmuş ve atak geçirmiş." dediğinde sulu sulu gözlerim arasında gülümseyerek "Yani bir şeyi yok değil mi?" diye sorduğumda evet anlamında başını salladı. Tam bu esna da doktorlar odadan çıktığında babam nasıl diye sormadan onların yanından geçerek içeri girip babama sarıldım. Babamın artan kalp hızından sonra "Tamam, temas yok bir süre." diyerek geri çekildim ve yanındaki hala adını bilmediğim ve öğrenmek istemediğim aleti işaret ettim.
Babam gülerek "Gel buraya küçük cadı, ben tam üç yıldır bunun hayalini kuruyorum." diyerek kollarını sarılmam için açtı. Gülerek özlemiyle yanıp tutuştuğum babama sarıldım.
Baba kokusu... Tam üç yıldır mahrum olup, özlemediğim sandığım fakat kokusuyla yanıp tutuştuğum baba kokusu...
"Özür dilerim." diyen bir ses duyduğumda başımı kaldırmayı düşündüm ama sonra vazgeçtim. "Ne için?" diye sordum olayı bilmezden gelerek. "Şey işte şey için." dediğinde cümleyi kuramayacağını anlayıp ben tamamladım.
"Haa geçen bana pamuk şeker alacağına söz verip almadığın için değil mi? Unutmadım onu. Ceza olarak lunaparka götüreceksiniz beni beyefendi." dediğimde sesimi masum küçük çocuklar gibi tutmaya çalışıyordum. Babamın "Teşekkür ederim." diyen sesini duyduktan sonra yalancı bir sinirle yatakta doğrulup ayağa kalktım ve işaret parmağımı öne sallayıp "Baba! Teşekkür ederek cezandan kurtulamazsın. Cezan arttı hem pamuk şeker alacaksın, hem lunaparka gideceğiz hem de benim için kocaman bir oyuncak ayı alacaksın." dediğimde babam kahkaha atmaya başladı. Tam o esnada annem odaya girerek "Ne oluyor bakayım burada?" diye sorduğunda babama dönüp sinsi bir gülümseme gönderdim ve anneme dönüp ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladım.
"Anne, hani babam geçen hafta bana bir söz vermişti. Sana kocaman pamuk şeker alacağım diye ama sonra birden iş gezisine gitmişti. Bunun için özür diledi bende ceza olarak lunaparka götüreceksin dedim. O da teşekkür etti. Anlamıyorum böyle yaparak cezadan mı kurtulmaya çalışıyor? Ama merak etme ona yeni bir ceza verdim koskocaman bir oyuncak ayı alacak." dedim. Koskocaman derken ellerimi havaya kaldırmıştım ve açabildiğim kadar geriye açmıştım. Annem ve babam bu halime kahkahalarla gülmeye başladılar.
İşte huzur buydu. Anne ve babanın yanında olması. Halbuki ben anne baba şefkatini kitaplarda bulurum düşüncesiyle asosyal bir kız olmuştum. Arkadaş edinmemiş, benimle arkadaş olmaya çalışanları ise terslemiştim. Ama nedense o şefkati bir türlü bulamamıştım.
Ya şimdi? Şimdi her şey bambaşka olmuştu.
Babamı affetmiş, yeniden bir aile olma yolunda merdivenleri tırmanıyorduk. Ama bu sefer daha dikkatli davranıyorduk ve he tırmandığımız bir basamak sonunda o basamağı harç ile güçlendiriyorduk ki merdiveni ayağımızın altından çekemesinler...
Merhaba ^^ Evet evet biliyorum gene kısa yazdım. Ama gerçekten bunu yazmaya bile zamanım yok şu an bir Tübitak yarışmasına hazırlanıyoruz. Üç kişiyiz ve gerçekten zamanımı alıyor. Tezler, raporlar, taslak, sunum derken baya zamanımı alıyor. Umarım dereceye girebiliriz. Bunun dışında birde son sınavlarım var ve derslerimi kurtarmaya çalışıyorum. Sonuçta lise 2 yim ve seneye alan seçeceğim. YGS de yaklaşıyor ona da hazırlık yapıyorum. Kısacası gerçekten zamanım yok. Ama bu dolu dolu geçen son haftam. Bu haftadan sonra bölümler gerçekten uzun gelecek. Hatta "Yeter ya daha bölüm bitmedi mi?" diyenleriniz bile olacak. Sizi seviyorum ve benim için dualarınızı bekliyorum ^^
-Tuğba
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onu Kaybetme
Romance"O üzer. O gider O hep uzak, o hep acı. Yine de o. İlle de o. Hep o." Bir ses böler tüm düşüncelerini. Bir ses. Ne cılız ne de susacak gibi. Umutsuzluğun sessizliğine eşlik ederken o hep konuşur. "Vazgeçme! " Olmaz, dersin. " Olur! " İst...