Baba..
Nasılda harika bir sözcük değil mi ? Dört harften iki heceden oluşan bir kelime. Söylenmesi de çok kolay yazması da öyle peki yaşaması ? O kelimelere sığmaz.
Babasızlık...
Yağmurda dışarıda kalmış kedi yavrusu gibiydi, kimsesiz ve çaresiz.
Yıllarca öldüğünü bildiğim babam daha demin benden özür dilemişti.
Babam yaşarken bana öldü denmişti, hiç tanımadığımız bir adamın mezarını babam diye götürmüşlerdi.. Babam varken yoktu hayatımda, bana piç damgasını vurmuşlardı. Çocuklar çok acımasızdı.. En kötüsü de bunların hiçbiri gerçek değilmiş. Babam karşımdayken geçmişimde ki çocukluğuma sarılmak istedim! Babamızı gördüm kanlı canlı karşımda! Yalnız değilsin! ah bunlarını ona söyleyip sarılmayı çok isterdim. İkimiz de çok yaralıydı ve o çok küçüktü.. Başa çıkması çok zordu.Güneş Sonay benim babam! zihnimde yankılan söz..
İçimdeki baba özlemi git her şeyi anlat sarıl ona diyor. Yılların özlemini çıkar ondan diyor ama mantıklı tarafım engel oluyor.
Babamın kokusu, güven , huzur ve sahiplenme. Evet babam aynı bu şekilde kokuyordu.O benim çınar ağacımdı meyve vermese bile gölgesi yeterdi.
Acaba sever miydi beni ? Yıllarca hor görülmüş dışlanmış kızını babam sahiplenir miydi beni, karşılıksız sever miydi?
Diğer babalar gibi her şeye karışır mıydı yoksa ben kızıma güveniyorum o en iyisini bilir der miydi? Saçlarımı okşar yüzümü avuçlar yanaklarımdan öper miydi?
En önemlisi "kızım " diyerek göğsüne çekip sımsıkı sarılır mıydı?
Burnumu çekip at ahırlarına doğru yürümeye başladım. Hicran abla beni yalnız bırakıp yemeklerr yardım etmeye gitmişti. Dirseklerimi çitlere yasladım ve turuncu ata bakmaya başladım.
Babamı benden saklamış kanadımın tekini kırmıştı. Çocukluğumu lise yıllarımı yalnız geçirmiştim, annemi bu konuda affedemiyordum.. Onu ne kadar çok sevsem de, haklı bulduğum yerler olsa da ben de haklıydım..
Ben eksiktim tam olmadan nasıl çoğalacaktım ? O yüzden yalnızım, ruhum yalnız..
" Atlar çok güzel değil mi ? " dedi. Ah bu ses.. ona aitti, babama.. Gülümsedim ilk defa bu kadar içten gülümsedim.
" Evet kesinlikle "
" Peki at binmeyi biliyor musun ? "
" Maalesef ama atlı olan filmleri hep izlerdim. Atlar insanlar gibi özgürlüğe düşkünler fakat insanlar gibi bir yerlere mahkumlar " dedim ciddi bir şekilde başımı sağa çevirmiştim, Güneş Sonay'ın suratını inceliyordum. Yüzünün şekli değişti. " Nasıl yani anlatsana? "
" Biz insanlar özgürlük manyağıyız ama özgürlüğümüzü kısıtlarız buna muhtacız. Mesela özgür bir insan aşık olursa ona tutsak olur özgürlük umuruna gelmez. Atlar özgürdür istediği yere 4 nala koşabilir fakat bir insan ona sahip olur. Atı sever ve at sahibinden uzaklaşamaz. Özgürlükleri sınırlanır."
Parmalarıyla suratını kaşıdı . " İlginç bir kızsın sen. " dedi gülümsedi.
"İlginç bir kızım" diyerek onu onayladım. omuz silkerek..
" Bir atla arada bağ olmadan bütün olamazsın, benden bir tavsiye bir at ile bağ kur ve ona bin o zaman bütün olacaksın ve bu duygu muhteşem."
" Maalesef bunu denemek için at çiftliğim yok." dediğimde güldü, atlara baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baba Tarafı ( Tamamlandı.)
General FictionHayatı boyunca sevdiği tek bir adam oldu Aysima'nin.. Ve sevdiği adamdan ona tek bir parça kaldı geriye. Adı gibi kendiside Ay Parçası olan Mihrimah. Babasının öldüğünü zanetti yıllarca. Sonra bir gün kader çarkı onlar için döndü ve birbirlerini bul...