Beynimin içinde ki yoğun trafikte en çok zararı sürekli birbirine çarpan arabalar alıyordu. Zihnimin içinde ki duygu karmaşasıda cabasıydı..
Annemin günlüğünde yazılanlar, babamın yaşamış olması... Kalbimin üzerine oturan öküzün ağırlığının haddi hesabı yoktu, hayat karşıma ne çıkarırsa çıkarsa gülüp geçerdim ama bu sefer sadece ağlamakla yetiniyordum. Sanki ütopik bir romanın 2 bölümündeymişim gibi hissediyordum. ilk bölüm annemin yaşadıklarıydı çünkü.. yaşadıklarımın başka bir açıklaması olamazdı.
Hatırlıyorum da annemin zengin arkadaşları ara sıra bize uğrar kızlarının eskilerini bana getirirlerdi en çok sevindiğimi ise barbie veya bez bebekler olurdu. Annem kabul etmek istemese de o bebekleri annemin bana ihtimali yoktu. Dedem her zaman anneme kol kanat germişti ama annem tek başına ayaklarının üzerinde durmak için ısrar ediyordu. Dedem miras bırakmak istese de bir hileyle Nigar Sultan yani anneannem her şeyi kendi üzerine geçirmişti. Ha bide hayırsız bir dayım vardı Anıl diye, onunda annesinden kalır yanı yoktu ikisi bir olup annemi dışlamışlardı. Aslan dedem hep " Başını dik tut sen bir Sancak'sın, yüzünü asla yere eğme. " derdi. Annem kaçınca anneannem onu yok saymıştı, dedem ise annem istemese de eve geri getirmişti ama bu çok uzun sürmemişti annem dayanamayıp evden ayrıldı. Dedem en on anneme şimdi ki oturduğumuz evi almıştı. Yanımıza gelir bir hafta kalır ve giderdi..
Annem anne sevgisi görmemişti ama baba sevgisini sonuna kadar görmüştü. Dedem annem binici olduğunda çok desteklemişti fakat anneannem getirdiği madalyalara bakmıştı..
Dedem çok uzun kalamamıştı yanımızda kalbi fazla dayanamamıştı ve bu diyardan göçüp gitmişti. Annem ve ben mahvolmuştuk daha küçük de olsam dedemin yokluğunun ne kadar büyük olduğunu anlıyordum..
Düşünce denizinde boğulurken başıma sanki baltayla vuruyorlarmış gibi bir ağrı saplandı. Zihnimin köşelerinde kalan anılar canımı yakmıştı..
Güneş Sonay'ların at çiftliği trakya'nin batısında ve denize yakın bir yerde kalıyordu. Çocukluktan beri ata binmek ve onları doyasıya sevmek istiyordum. Annem gibi iyi bir binici olmak istiyorum, ah annem dimi 20 yıl boyunca bana yalan söyleyen annem. Aklıma sürekli bana yalan söylediği gelecekti ve sanırım hiç çıkmayacaktı. Yanağımdan akan yaşları elimin tersiyle sildim yanımda oturan yaşlı teyze bakıp bakıp dursa da onu kale bile almadım. Uyumak istiyordum ne ile karşılaşcağımdan haberim yoktu uykumun gelmesi için anneminin günlüğünden bir günü okumak aklıma geldi günlüğü açıp eski sayfa kokusunu içime çektim. Önüme gelen koyu kahve dalgalı saçımı yanıma alıp bol bir şekilde örüp kolumdaki lastiklerden birini taktım.
1992 Gününü yazmayacagim artık lakin bu günleri asla unutamam..
Yazısını gördükten sonra 3 5 sayfa geçtim..
1992 1. AYİMİZ..
Aşk yoldaşımm bugün 1. Ayımız biliyor musun. Allahım 1 aydır onunla nefes alıp veriyorum. Çiftlikten ayrılamıyorum bu sefer Nigar Sultani çok k'ızdırmışım burda özel eğitim alıyorum. Nigar Sultanın ilk defa bana iyiliği dokundu biliyor musun . Güneşimle günler o kadar hızlı ilerliyor ki hiç bir şey anlamıyorum. Bana at binmeyi öğretmeye başladığında ilk derste anlamış aslında ata çok iyi bindiğimi ve Yadigar çok uslu bir at. Ara sıra korkuyor ve attan düşüyor gibi yapsam da yememiş ben kendimi rezil etmişim! Çok utanç verici. Sana uzun süredir yazmadım farkındayım.
Onunla tanışalı sadece 2 ay oldu bildiğin 60 gün niye bana bu kadar fazla geliyor peki?
Güneş ömrüm sana feda olsun be adam. Ne hallere soktun beni? Sana hissettiklerimi kelimelere dökemiyorum. Lügatımda seni anlatacak kelimem yok..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baba Tarafı ( Tamamlandı.)
Genel KurguHayatı boyunca sevdiği tek bir adam oldu Aysima'nin.. Ve sevdiği adamdan ona tek bir parça kaldı geriye. Adı gibi kendiside Ay Parçası olan Mihrimah. Babasının öldüğünü zanetti yıllarca. Sonra bir gün kader çarkı onlar için döndü ve birbirlerini bul...