GÜNLÜK 1.BÖLÜM

17.2K 670 13
                                    

#Bölüm düzenlenmiştir.

Zamanın alnıma çentik attığı yirminci yaşımın ağırladığı bedenimde sabaha tutunmuş bir yorgunluk vardı. Kafamın içindeki düşüncelerin filizlediği acının tohumları, ben doğduğumda zihnimin topraklarına atılmıştı. Çoktan uyanmış, gözlerimi evimizin eski tavanına dikerek o beton yığınını her zaman olduğu gibi bugün de seyretmeye başlamıştım. Aklımdaki düşünceler sadece bugünle kısıtlandırılamazdı, sadece şu ana özel değildi bu zihnimin canlılığına lanet ettiğim acının hükümranlığında, aklımdaki zehir sarkaçlarıyla bezeli düşünceler, dünüm, bugünüm ve yarınımla alakalıydı.

Geçmişimden habersiz bir şekilde geleceğimin temelini atmaya çalışıyordum ya da çalışmaya çalışıyordum demek daha mantıklıydı. Bugün izinliydim, bugün zihnime de izin vermek istemiştim ama bir virüs gibi kafamın içine yayılan düşünceleri kontrol etmek sandığım kadar kolay olmuyordu. Bedenen olmasa da zihnen ciddi bir çöküş yaşayacağımdan neredeyse emindim. Babamın mezarlığına iki haftada bir gider dertleşirdim onunla ama babalar gününde olay daha farklıydı. Yolda babasıyla el ele tutuşan çocuklar, hediye verenler, 'baba' diye bağırarak babalarının boyunlarına sarılanlar varken bugünü babasız geçirmek çok zordu.

Babasızlık çetin bir savaşın ortasında komutansız kalmak gibi birşeydi ve ben başımda bir komutan olmadan ne yapacağımı, nasıl hareket etmem gerektiğini bilmeyen bir asker gibiydim.

Dilime sürekli dolanan  'baba' kelimesi dışarı çıkmayı başaramayan bir hitaptı kelime haznemde. Babamın yaşıyor olmasını ve ona 'Baba' diye seslenebilmeyi o kadar çok istiyordum ki. Lâkin zamanla anladığım şey şu olmuştu: Her şey istemekle gerçekleşmiyordu. Bazı şeyler hayalden ibaretti.

Kimsesizlik damgam annemin rahmine düştüğüm an ruhuma basılmıştı. Ben hep babamın laneti olarak görmüştüm kendimi, ben, annemin rahmine tutunan bir tohumken henüz, bit trafik kazası sonucu babamı kaybetmiştim. Bazen bu yüzden, saatlerce ağladığımı biliyordum. Annem, babam uğruna bütün ailesini silmiş olan annem. Delicesine babama aşık olan annem... Kimsesizliğimi kabul eden,beni bağrına saklayıp, koruyucu bir melek gibi kanatlarını bedenime geren tek varlığımdı kendisi. Annemin hakkını ne yapsam ödeyemezdim. Benim tek yaşam kaynağım, bana hayat veren yaşam pınarımdı benim annem. Aysimam , adı gibi ay simalı annemdi o. 

Kapı tıkanınca yanaklarımın ıslaklığını hemen sildim ve gözlerimi yumarak uyuyormuş gibi yapmaya başladım. Annem ben ağlayınca daha da kahroluyordu, buna dayanamazdım. Acımı, acısına dolduramazdım. Acımı, acısına yükleyemezdim.

" Mihrimah'ım, bebeğim?" 20 yaşındada olmuş olsam da annem hâlâ bana bebeğim diye seslenirdi. Başka birisinin yanında bebeğim diye seslendiğinde birazcık gurur kırıcı olsa da sesimi çıkartmazdım. O benim annemdi, benim idolumdü.

" Hadi kızım, kalk mezarlığa gideceksin, uzun süredir temizlemedin mezarlığı. " derin bir nefes alıp gözlerimi yavaşça araladım ve usulca esneyerek uyanarak yatağımda gerindim.

" Günaydın Aysima sultan! " dedim uyku mahmurluğuyla söylemiş olma izlenimi bırakmak adına arada esnerken. " Bugün fazla mı güzelsiniz acaba? " yeşil gözlerinin içi güldü.

" Edepsize bak hele, " deyip totoma iki defa şaplak attı mahsusdan, " Ama çok acıdı, Ayların Şahı, " derken dudaklarımı küçük bir kız çocuğu gibi bükmüştüm.

"Allah'ım sen bana sabır ver! " şakayla karışık bir sinirlilikle. " Bedeni 20, ruhu hâlâ 5 yaşında! " sabır çekerek başını yukarı kaldırdı ve avuçlarını gök kubbeye doğru açarak başını sağa sola umutsuz bir vakayla karşı karşıyaymış gibi salladı. Ardından kolumdan yakaladığı gibi odadan sürüklemeye başladı... " Senin evlendiğin gün taş yağar başımıza vallahi. "

Baba Tarafı ( Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin