ÇİFTLİK 4.BÖLÜM

11K 539 8
                                    

Karşımdaki gerçeklikle yüzleşince duraksadım, bunlarla başa çıkabilecek biri miydim? Yıllardır görmediğim akrabalarım karşısında çıkıp nasıl ben sizin kızınız ben sizin torunuzum diyecektim. Bunları zihnimde canlandırmak orada konuşmak çok kolaydı ama bunlara bir adım uzak olmak beni korkutmuştu. Geri dönmek yorganımın altına saklanıp sabaha kadar altında ağlamak istiyordum şu an en çok buna ihtiyacım vardı. Bana diyecekleri cümlelere hazır mıydım? Hiçbir şey düşünmeden karar vermekten nefret ediyordum, sonunu asla düşünmüyordum.

Küçüklüğümden beri babam yaşamış olsaydı yapmak istediklerimi sıralayarak  hayal kurardım. Hayali kurarken sırıtır olmayacağını anladığım an ağlamaya başlardım. Bayramda öpecek bir elim olmazdı , harçlık alacağım , beni parka götür diye mızmızlandığım bir babam  olmamıştı. Sahi parka gidip hiç eğlenmiş miydim ? Tabi ki  hayır.
Ben salıncak sırası beklerken 'piçlerin burada işi yok' derdi bazı acımasız çocuklar. Bende ağlayarak eve koşardım, şeker istemezdim anlıyordum o zamanlar paramız olmadığını gecesini gündüzüne katıp oya tülbent iğne oyası yapardı annem. O yüzden hiç şımarık bir çocukluk geçirmedim ben hoş benim gibi bir sürü insan vardı. Hele de esirgeme yurdunda kalanlar onların sığınacak bir limanı yoktu benim babam olmasa da annem vardı şımaramazdım bu diğerlerine haksızlık olurdu

Dedemle birlikte Güneş Diyar'ın mezarını gittiğimde  7 yaşındaydım ne kadar sevinmiştim. Benim babam var ben piç değilim diye bana piç diyenleri alıp o mezarlığa götürdüm ondan sonra bir daha diyen olmamıştı. Nereden bilebilirdim hiç tanımadığım birine baba dediğimi ? Kalbimi de kıran en çok bu olmuştu, gitti seni bıraktı deseydi de öldü demeseydi umudum olsaydı en azından.

Güneş Diyar tam tamına 13 yıldır baba bildiğim adam ne derdim varsa gidip anlattığım adam. Babam sandığım ama hiç bir şeyim olmayan adammış o.

Bakıyorum da çok salakmışım, annemin her dediğine inanmış sorgulamışım gerçekten çok saf ve salakmışım.

"Keyfin yerinde herhalde çiftliği seyretmen bittiyse eğer ben yola devam ediyorum" Asaf'ın sesi beynimdeki sesleri susturmuştu. Hala kucağında olduğum için utanmıştım. " Ben insem iyi olur geldik zaten " cevap vermeden yere indirdi beni çantamı koluma takacaktım ki izin vermedi. " Birine 40 yılda bir faydam dokunur lütfen zorlama." dedi ruhsuzca.

"Bu arada senin adın ne söylemedin de " önden yürümeye başladı. Az ilerde çiftliğin girişi vardı.

"Ben Mihrimah, Mihrimah Sancak." dediğimde suratı ciddileşti. Dolgun pembe dudakları dümdüz oldu. " Soy soyadın Sancak mı?" diye kekeleyince gözlerimi devirip yürümeye başladım. Kolumu aniden kavrayınca sersemledim hızlı bir şekilde kolumu çektim " Ne yapıyorsun "

" Sancak soyadı 20 hatta 21 yıldır burada anılmıyor. Soyadını sakın söyleme. İşinden olursun. " Bir tek çiftliktekiler  değil Asaf da bu soyadını duymak istemiyor gibiydi.

" Neden peki ?"

" Eski meseleler sana sonra anlatacağım söz ama Firuze Hanıma sakın deme direk kovar seni." demek Sancak ismi anılmıyordu bir süre sonra konuşulan tek şey Sancak soyadı olacaktı ! kendi kendime sinirlendim.

"Tamam." diyerek yürümeye devam ettim, çiftlik çiftlik değil saray yavrusuydu mübarek.
Yaklaştıkça tezek kokusu burnuma dolmuştu. Yüzüm buruşmuştu.
"Hayırdır şehirli kokumu geldi?" sırıtarak. İyi bari gülebiliyormuş! Pembe dudaklarının altında sakladığı beyaz dişlerini görebilmiştim..

"Sen kokuyu almıyor musun? "

"Bana artık normal geliyor, senin patronun balkonda, " direk gözlerim balkona kaydı. Kapalı şalı arkadan bağlamış uzun zayıf bir kadındı. Gök mavisi gözleri buradan belli oluyordu beni izledi uzaktan balkonun altına gelene kadar. Asaf kaş göz işareti yaptı " Masörünüz hanımefendi." dediğinde kaşları hayretle havaya kalktı.

Baba Tarafı ( Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin