1. "Oksijen yerine acı soluyoruz."

10.2K 393 24
                                    

Es selamün alyeküm ve rahmetullahi ve berakatü. Edeben daimen fi cennetil firdevs-i âlâ. Dualarınızda yer etmeyi unutmayın inşallah.
Hayırlı okumalar.


•••

"Oksijen yerine acı soluyoruz."

•••

"Günaydın Nurulayn'ım. Selamûn aleyküm. " (Allah'ın selamı üzerine olsun göz nurum.)

"Ve aleyküm es selam ve rahmetullahi ve berakatü Ravda'm"( Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin de üzerine olsun Cennet bahçem.)

Sena, annesine Radva diye seslenirdi. Cennet bahçesiydi anlamı. Cennetin ayakları altında olduğunu bildiğinden dolayıydı seslenişi ve gerçekten yakıştığını biliyordu.

Annesi de Sena'ya Nurulayn'ım derdi. Göz nuru demekti anlamı. İlk çocuklara göz nuru denirdi. Ama annesi Sena'ya onun gerçekten gözlerinin nuru,ışığı olduğunu söylerdi.

Ama Sena adını en güzel şekilde taşımaya çalışırdı. Öven... Tabi adını taşırken abartmıyordu. Çok severdi adını. Babası koymuştu. Hiç bir şeyi kalmayan babasından, kalan tek şeydi sonuçta; nasıl sevmesin?

"Bugün pek bir neşelisiniz Sena Hanım."

Evet ya. Sena son günlerde ayrı bir neşeliydi sanki...

"Sultanım," dedi annesine hitaben. Ağzına siyah zeytin aldı kahvaltı masasından. Yedikten sonra çekirdeğini çöpe attı ve devam etti.

"Son günlerde sabah namazından sonra uyumuyorum. Ondandır..." sustu. Sonra aklına bir şey gelmişti sanırım, heyecanla konuşmaya başladı.

"Senin bu kızın, Nurulayn'ın var ya.." dedi kendini boydan boya işaret ederek. O sırada annesinin çayları doldurmasına yardım ediyordu. Sonra devam etti.

"Bir haftaya kalmaz Doktor Sena Şimşek olacak. Gurur duyuyorsun değil mi?" Diye sordu. Yüzünde son günlerde çokça karşılaşıldığı, gülkurusu dudaklarına çok yakışan bir gülümseme ile süslüyordu yüzünü.

*Azı karar çoğu zarardı her zaman. Mutluluğun,gülümsemenin bile...*

Annesi önce yüzünü ekşitti. Belli etmediğini sanıyordu muhtemelen; Sena'nın görmemesini umuyordu. Sonra yanında oturan kızına döndü.

"Tabi ki gurur duyuyorum." dedi ve kısa kesti. Bu kadar kısa kesmesini Sena da beklemiyordu ama ne diyebilirdi ki?

Annesi de gülümsedi güzel kızına bakarak... İmrenen insanlar vardı bu ilişkiye. Bu kadar güzel de anlaşılamaz diyenler.

*Ve insanlar yine dışarıdan gördüklerini yargıladılar. Bir kere daha yanıldılar; ama farkına varamadılar.*

Sena annesine bir söz verdirtmişti. Kendisi veya Ammar hakkında olanlar için ağlamayacak, sadece haklarında hayırlı olması için dua edecekti.

"Babam ve Ammar nerede?"

"Baban işe erken gitti. Yasir'e de yeni bir dosya gelmiş. Erken çıkması gerektiğini söyledi. "

Annesi Ammar Yasir'e Yasir demeyi severdi. Sena'da Ammar.

Ammar 22 yaşındaydı. Yani Sena'dan dört yaş küçüktü. Hukuk fakültesini bitirdiği için mezun olmuştu.

Senan'nın en büyük hayaliydi doktor olmaktı. Küçüklüğünden beri hep faydalı olmak öğütlenmişti. Doktorlar ise her şeye,her zaman yardım edebilecek insanlardı. Hem ailen oluyorlardı,hem kurtulmanda yardımcı. İkinci sınıfta bir denemeye girmişti Sena. İlçe milli eğitim bakanı bir kalem vermişti. Ailesine gidip,o kalem ile reçete yazmak istediğini söylemiş;babasının dalga konusu olmuştu. Tabi artık neredeyse mezundu ve atamayı bekliyordu. Hayali,hayatının en önemli parçalarından biri olmuştu.

Aşk-ı Aşeka (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin