Selamın Aleyküm okurcuklarım. İyisinizdir inşallah. Oy, yorum ve dualarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar...
•••
"Bir şiirle uyansamda her sabah aynı fırtına..."
•••
Bagajdan eşyaları getiren Ammar Mus'ab'ı çekiştirerek odadan çıktı; Mus'ab'ın sinirli bakışlarına aldırmadan.
-Anlatmanı bekliyorum." Dedi Ammar. Ne kadar sabırsız, diye içinden geçirdi Mus'ab beklittiği zamanın farkına varmadan.
-Önce. Senden son bir şey isteyeceğim."
Mus'ab, Ammar'dan çok şey isteğinin ve Ammar'ında onu kırmamak için yaptığının farkındaydı. Ama bunu Ammar'dan başka biri yapamazdı.
Evet anlamında kafa salladı bir kez daha Ammar. Oyalanıyor muydu, yoksa gerçekten anlatacak mıydı,bilmiyordu. Ama yapabileceği tek şeydi. Ya da son.
-Ne yapmamı istiyorsun?, yine ,dedi Ammar. Ses tonundaki bezginlik halini silmek için çok uğraşsa da ufak bir şekilde belli oluyordu.
- Ablan. , dedi Mus'ab. "Üstünü değirmeni istiyorum. Biliyorum Allah katında evliyiz ama olmaz. Yani yapamam. Hem... O da çok utanır. Ben de yapmam ki. Nasıl yapayım? Ya af." Dedi elini alnına vurarak. Bütün kan kafasına hücum etmişti. Beyaz teni kıpkırmızıydı.
Ammar gülerek baktı Mus'ab'a. Erken güvenmemiş, diye düşündü. Bu kadar ince, ne olabileceğini düşünen bir adama tam da zamanında güvenmiş ablam.
-Tabi ki. İki dakikamı almaz., dedi Ammar. Ablası Ammar'dan da utanırdı. Evde şort giydiğini görmemişti kapandığından beri. Ve 5.sınıfa başladığında kapanmıştı Sena. Bundan mutluluk duyduğunu belirtirdi hep. Belli bir zamandan sonra nefs ruhunu ele geçiriyor ve iş işten geçmiş oluyordu. Ruhunun ihtiyacı olan gıdayı vermeyince ruh açlıktan ölüyor ve her şey nefse kalıyordu. Tedbiri erken almak gerekirdi.
Ammar eşarbını çıkardı ilk önce. Saçı zaten örülüydü. Görünmemesi için feracesinin içine sıkıştırmıştı. Uzun saçları vardı ama pek önemsemezdi. Kapalı olduğundan diye düşünüyordu Ammar. Feracesinin fermuarını açtığında ne olursa olsun Sena'lığından ödün vermeyen ablasını gördü. Sonuçta hangi kız istemese bile sözünde pijama giyerdi ki. Sena dışında.
İçinde her ne olursa olsun sadece feraceyi çıkartacaktı zaten. Böyle olması iyiydi. Rahat olacaktı en azından. Düşündüğü şey ise: O kadar harekete rağmen bu kız nasıl uyanmıyordu? Kendisi asla böyle değildi. Ufak bur seste uyanırdı ve hava kararmadan uyuyamazdı. Oysa ablası... Yeter ki uykusu gelsin. Fark etmezdi. Kaç kere misafirlikte uyuyup eve ayılmadan gelmişti. Keşke, dedi. Eski günlere dönebilsek. En azından ablam. O... Ağlamasın. Canımdan can kopartmasın daha fazla.
Bavuldan bir tülbent çıkardı. Topraklı feraceyi ve tülbenti boş komidinin üzerine koydu. İğneleri feracenin yakasına iğneledi. Topraktan tozlanmış siyah şalıda çırptı ve onu da komidinin üzerine koydu. Neden toprak vardı ki? Muhtemelen mezarlıkta oldu. Peki nasıl uyudu? İmkansız getirilmezdi inadı tutsa. Nasıl geldi o zaman? Hemen konuşmalıydı Mus'ab ile. Farklı şeyler vardı, çok farklı şeyler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Aşeka (Askıda)
Espiritual"Tüm bulutlardan sana düştüm, gitme." *** !UYARI! *Tüm hakları saklıdır. *Benden habersiz, alıntı yapılamaz, alınamaz, kopyalanamaz. Her hangi bir yerde alıntı yapanın adı altında paylaşılamaz. Bu uyarılara uyulmaz ise, gerekilirse hakkında hukuki i...