Selamın aleyküm. İyisinizdir inşallah. Kızmayın bana. Sizin beklentiniz büyüktü benden, daha uzun r bölüm bekliyordumuz farkındayım. Bölümlerin çok kısa olduğunun da farkındayım, çok özür dilerim. Ama telefondan bu kadar yazabiliyorum. Ve bir geçil bölümü gibi. Yoksa uzun zamanda bu kadar kısa yazmam. İnşallah daha uzun yazmaya çakışacağım. İyi okumalar...
Mm: Sena
•••
"Kötü günler olmalı ki,
İyi günleri daha çok sevelim. "•••
Sena yavaş yavaş gözlerini araladı. Önce nerede olduğunu anlamaya çalıştı, daha sonra üşümediğinin farkına vardı. En son hatırladığı toprak soğuğunda babasının yanında yattığıydı. Dışarı baktı perdesi kapalı pencereden. Aydınlık etrafı inceledi, tanıdık gelmediğini fark etti sokağın. Sabahın erken saatleri olduğunu tahmin ediyordu ancak tam saati çıkaramıyordu. Gözüyle odayı süzdü. Önce çantasını aldı; telefonuna gitti direkt eli. Telefonunu açmaya çalıştı ancak bir türlü açılmıyordu. Kafasını kaldırıp, avizesi olmayan tavana çevirdi bakışlarını.
- Hadi ama!"
Kendine şaşırıyordu. Hiç bilmediği bir evde, bilmediği bir sokakta, bilmediği bir odadaydı. Nasıl bu kadar sakindi? Ne olur, ne olmaz diye düşünerek bavulunda getirdiği tülbenti -feracesinin üzerinde duran- taktı ve katlanıp koyulmuş feracesini giydi. Yakasındaki iğneleri çıkartıp bavuluna sapladı. Kapıya doğru yürümeye başladı. Kapı kolunu yavaşça tutup açtı ve odanın dışına çıktı.
Etrafına bakındı. Merakı, onu bütün odalara bakması için uğraşırken Sena aşağı indi. Ev, ne kadar büyükmüş, diye geçirdi. Aşağıdaki bütün odaları parmak ucunda gezdi. Ses çıkmaması için epeyce uğraşıyordu. Sarfettiği bu efor ne içindi? Onu eve biri getirmiş, daha sonra yok olmuştu. Bir not bıraksaydın bari, diye mırıldandı bu seferde. Evde kimsenin olmadığından emin olmalıydı. Peki Sena neden gitmiyordu? Muhtemelen gidecek bir yeri kalmadığı için.
Yukarı çıktı tekrar. Tek bir oda vardı bakmadığı. Parmak ucunda zarifçe indiği basamakları tekrar çıktı. Kapının önüne geldiğinde beklemeden ancak zarifliğinden ve sessizliğinden ödün vermeden açtı kapıyı.
Şaşırmış mıydı? Belki,biraz. Çünkü karşısında kocaman bir piknik sepeti beklemiyordu. Ve üzerinde bir mektup...
Mayın tehlikesi olan bir tarlaya girer gibi gereksiz bir yavaşlık, tedirginlik vardı adımlarında. Önce mektubu açtı, okumaya başladı.
" Günaydın Sena. Umarım bunu bulman uzun zamanını almamıştır. Sanırım uyuduğun odaya bırakmalıydım. Ama başın açık iken görmemden rahatsız olursun diye odaya giremedim. Üzerinide ben çıkartmadım, merak etme. Ammar'dan çıkartmasını rica ettim. Neyse. Sepete bakmadan önce okumuşsundur umarım. Sepete baktıktan sonra dolaba bakman gerekiyor çünkü. Bu arada ben kahvaltı hazırladım, uyanınca yersin. Allah'a emanet!
Not: Kaldığın odadaki komidinin ikinci çekmecesinde şarj aleti var.
- Mus'ab. "
Piknik sepetini açtı önce. Ve gördükleriyle gözlerinden kalp fışkırdı. Mus'ab çok ince bir adamdı. Her şeyi düşünüyordu. Sepetin içini çikolata ile doldurmuş, bir de not bırakmıştı mektup yazmasına rağmen.
" Çikolata mutlu ediyormuş. İnşAllah üzgün değilsindir de mutluluğun ikiye katlanır. Depresyonda gibi yeme sakın, dolaptaki şeyi yemeye yer kalsın."
Sepetin içinden bir çikolata yemeye başladı ve sepeti de alıp aşağıya indi. Mutfağa girdiğinde gerçekten güzel kelimesinin hakkını veren bir sofra duruyordu. Dolaba yöneldi Sena. Alt tarafı açtığında koca bir çilek kasesi ve çilek kasesinin yanında da bir not duruyordu. Kaseyi ve notu aldı, çilekleri yıkayıp sofraya koydu ardından kendine bir bardak çay koyup kendi de oturdu.
" Sana aldığım çikolatalar içinde bitter çikolata vardı. Dolapta da krema. Kendine föndü gibi bir şey yapabilirsin çileklerle. Tabi eğer seviyorsan. "
Bir kere daha iç geçirdi Sena. Nasıl bu kadar ince düşünüyorsun adam? Mesela nereden biliyorsun bitter çikolata ve çilek uyumuna olan hastalığımı?
Güzelce kahvaltısını yaptı. Etrafı topladı ve uyuduğu odaya gitti. Şarj aletini buldu ama daha çok şaşırdı. Şarj aletinin üzerine numarasını yazmış ve bırakmıştı Mus'ab "Lazım olursa ararsın. Sıkılırsan gelip alırım. " notuyla.
Adına hayran kaldığı adamın karakterine de hayran kalıyordu Sena. Nasıl güzel hareketleri vardı ama Mus'ab'ın. Tam da hayran kalınası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Aşeka (Askıda)
Duchowe"Tüm bulutlardan sana düştüm, gitme." *** !UYARI! *Tüm hakları saklıdır. *Benden habersiz, alıntı yapılamaz, alınamaz, kopyalanamaz. Her hangi bir yerde alıntı yapanın adı altında paylaşılamaz. Bu uyarılara uyulmaz ise, gerekilirse hakkında hukuki i...