Selamın Aleyküm. Şu iki bölümdür sizi yeterince şaşırtıyorum, ha? Ama bu daha hiç bir şey *kamyoncu dayı gülüşü* Beni bazen çok mutlu ediyorsunuz. Sizi gerçekten çok seviyorum ve değerinizi biliyorum. Bölümler az olsada ben kıvamında bırakmak istediğimden dolayı finale az bir zaman kaldı. Dur zaman demiyeyim. Az birkaç bölüm kaldı. Üzülenler olduğunu duydum ama bir hikaye nereye kadar gider ki? Ya da en azından bu hikaye. Neyse. Zaten ikinci bir kitap yazıyorum. (Bu kitabın ikincisi değil. Başka bir kitap.) Orada yine buluşuruz. Öpüldünüz💕
İyi okumalar💜
(Lütfen yukarıdaki yazıyı okuyun. Sonra 'demedin' diyorsunuz. Okursanız, demiş olurum.)
Mm: Mus'ab
Şarkı: Pera- Kimseler.( Farklı fikirleri olan varsa yorumlarınızı beklerim.)
•••
"Gülüşlerimizde yüzü asık şimdi..."
/Umut Yüksel/•••
Mus'ab'dan...
En az beş saattir burada bekliyorduk. Biliyordum, beyin ameliyatı hele ki beyin kanaması olunca ciddi anlamda uzun sürüyordu. İkindiyi evde kılmıştım, akşamı burada. Zaten buraya geldikten çok kısa bir süre sonra ezan okunmuştu. Mescit vardı Allah'tan. Ammar'a da söylemiştim. O da namaz kılıyormuş. Ama kaçırdığı vakitler oluyormuş. Yani, üzülmedim değil ama şuan aklımı tamamen Sena işgal ettiği için namazdan da doğru düzgün bir şey anlamamıştım.
Çoğu kez ağlayarak dua etmiştim ama bu ilkti. İlk defa hıçkıra hıçkıra ağlayarak dua etmiştim. Kalpten. Böyle... O kadar yürekten istiyordum ki, o kadar hızlı olmasını. Sanki elimi sol tarafıma geçirsem o güçle kalbim elime gelecek gibiydi. Değişikti yani anlatılmıyordu. Saate bakmak için telefonumu çıkarttığımda öyle televizyonlardaki gibi bir sürü cevapsız çağrı, mesaj falan yoktu. İnsanın ailesi de aramayınca, meraklanmayınca kötü oluyordu. Kafamı salladım. Saate baktığımda içim biraz daha burkuldu. Saat gece yarısı on ikiyi geçiyordu.
"Hadi Sena. Kalk artık. Kalk gel ve birlikte namazlarımızı kılalım. Özledim... Özlettin..."
Omzuma bir el dokununca bir anlık heyecanlansamda Ammar olduğunu görünce ister istemez yüzüm asıldı. Bedenimin uykuya ihtiyacı olurdu normalde bu saatlerde ama alışkındım nöbetten falan. Ki şuan istesemde uyuyamazdı ya, neyse.
Elindeki kahveyi bana uzatan Ammar'ın elinden aldığımda sabahtan beri bizim oturmamızla çökmüş hastane sandalyelerine oturduk. Ammar'ın gözleri kıpkırmızıydı. Hani ağlasa göz yaşı değilde kan akacak gibi duruyordu. Kahvemi yudumlarken konuştum. Aklıma benim kahveyi böyle içtiğimi nereden bildiğini müsait bir zamanda sor notunu eklerken.
"Kötü görünüyorsun. Uyu istersen. Haber gelince uyandırım ben seni."
Hayır anlamında kafasını sallamasını beklerken hızlıca kahvesini içip kafasını omzuma koydu. O an hiç aklımdan çıkmayan Sena, yine kendini hatırlattı.
-Flashback-
"Şarkı dinler misin?" Diye sordu beklemediğim bir anda. Dinlerdim. Kadın sanatçılar hariç.
Biraz anlamında elimi sağa sola hareket ettirdim.
"Dinliyorum ama böyle Allah'tan uzaklaştırmayan şarkılar ve erkek sanatçılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Aşeka (Askıda)
Espiritual"Tüm bulutlardan sana düştüm, gitme." *** !UYARI! *Tüm hakları saklıdır. *Benden habersiz, alıntı yapılamaz, alınamaz, kopyalanamaz. Her hangi bir yerde alıntı yapanın adı altında paylaşılamaz. Bu uyarılara uyulmaz ise, gerekilirse hakkında hukuki i...