15. "Annesinin arkasındaki küçük kız."

3K 217 15
                                    

Selamın aleyküm olurcuklarım. Azıcık geç kaldım, özür dilerim. Hayatım boyunca hiç dakikasında bir yere yetişemedim. Ve asl dakik değilim kusuruma bakmayın. İyi okumlar...

Mm: Ammar

•••

"Pencereler...
Saatlerce bekletip kimseyi getirmezler."

•••


Sena, temizliğin ortasında koyup, sonlarına doğru demlediği çayı temizlik bitince hazır hale getirdi. Çayı ailecek çok severlerdi. Mus'ab'ı, okul bir yana temizlik çok yormuş olmalıydı ki kendini o nemli kıyafetlerle koltuğa atmıştı. Bütün evi temizlemişlerdi. Koltukların oturma yerlerine kadar. Allah'tan çabuk kurumuştu. Ve ev daha bir güzel görünüyordu.

Sena hazıladığı çayı mutfakta bıraktı ve üzerine daha kapalı bir şey giymeye başladı. Altına gri bir eşofman, üzerine bol, siyah, uzun, kısa kollu bir bluz giydi. Hırkayı üzerine, kafasında taç görevi gören tülbenti de normal bir şekilde kafasına geçirdi. Camları silerken dışarıda bir masa fark etmişti. Yaz mevsimi olmasını fırsat bilerek çayı dışarıda içmeyi teklif edecekti.

Oturma odasına gitti Sena. Mus'ab'ın orada olduğunu tahmin ederek. Ve evet, doğru tahmin. Koltuğun üzerinde nemli kıyafetlerle uyuklayan Mus'ab'ı görünce tebessüm etti. Hava sıcaktı ama üzerindekiler nemli olduğu için üzerine battaniye sermeyi düşündü. Kaldığı odaya çıktı hızlı adımlarla Sena. O gün mezarlıkta örttüğü battaniyeyi aldı eline. Gözlerinin dolmasını engelleyemedi ama bir damla göz yaşının hesabını vermesini engelledi. Geldiği hızla aşağıya inerken odaya geri döndü. Bir yastık aldı ve tekrar inmeye başladı.

Sena, Mus'ab'ın yanına geldiğinde biraz utandı ama o kendine çok yardım etmişti. Biraz böyle düşünerek rahatlatmaya, utancını ve pembe yanaklarını bastırmaya çalıştı. Kibar bir şekilde kafasını kaldırdı ve yastığı koydu Sena. Biraz hareket etsede çok yorgun olmalıydı ki uyanmadı. Üzerinede battaniyeyi örttüğü gibi mutfağa gitti. Hazırladığı çayı -bardak,şeker, vs.- ve Mus'ab'ın aldığı sepetteki çikolatalar ile birlikte dışarı çıkarttı. Masanın üzerine bırakıp kendine çay koymaya başladı.

~

"Allahuekber Allahuekber..."

Ezan sesini duyunca uyandı Mus'ab. Telaşla yerinden fırladı ve saate baktı. Neyse ki öğle namazını okulda kılmıştı. Sonra bir eksiklik hissetti. Sena. Evi dolaştı ama bulamadı. Biraz geç de olsa aklına bahçede olabileceği geldi.

Kapının arkasından duran anahtarı dış tarafına taktı. Camdan bakmıştı Sena'ya. Dışarıda çay içiyordu. Abdest aldı, namazını kıldı ve dışarı çıktı . Sena'nın yanına gitti. Birlikte geçirdikleri ilk gündü. Ha bir de söz günü vardı tabi. Ya da evlilik mi demeliyim?

"Ay, Mus'ab sen mi geldin? Neden ses vermedin? Ödümü patlattın!"

Kıkırdadı Mus'ab. Bir erkek gülünce güzeldir. Ama sana kıkırdamak bile yakışıyor. Diye kalbinden geçirdi Sena istemsizce.

"Çok mu korkuttum?" Dedi Sena'nın yanına otururken Mus'ab.

"Biraz." sağ elini sağ sola hafifçe eğerken.

Mus'ab kendine ve Sena'ya çay koyup düşünceli bir hâl aldı. Aslında neyi diyeceğini değil de nasıl diyeceğini düşünüyordu.

"Sena şey... seninle bir şey konuşmam gerekiyor. " dedi düşünceli halinden sıyrılmaya çalışarak.

Gülümsemesi yüzünde yavaş yavaş sokarken devam et anlamında kafa salladı Sena.

"Ammar seninle konuştu mu?"

Sena konuşmamaya yeminliymişçesine hayır anlamında aşağı yukarı kafasını salladı.

"Ammar askere gidiyormuş." Dedi pat diye söyleyerek.

"Ne! Bana neden haber vermedi, niye! Sen nerden biliyorsun?"

Elini ensesine götürüp gülümsemeye çalıştı. "Seni buraya getirdiğimde Ammar da vardı yanımda. Senin üzerini değiştirdi demiştim. İşte o zaman biraz konuştuk. 'Ablama sen söyler misin?' Dedi. "

Ona şehit konusunu şuan da söylemeyecekti.

"Keşke bana daha önce söyleseydi. Ne zaman gideceğini söyledi mi?"

Hayır anlamında kafa salladı Mus'ab. Konuyu değiştirmek istercesine sepeti işaret edip gülümsedi. Gülüşü... Cidden sadece ona has ve mükemmel bir gülüşü vardı. Oturup gülüşünü seyredebilirdiniz saatlerce.

"İkimiz yiyelim diye getirdim."

Mus'ab içinden iki çikolata aldı. Birini Sena'ya uzattı. Diğerini de açıp kendi yedi. Sena'nın kibar olma çabaları komikti. Tamam belki kibar bir kızdı ama bir şeyler yerken kendinden geçiyordu.

"Rahat ye şunu. Tadın alamıyorsun." Dedi gözleriyle çikolatayı göstererek. Sena'nın kanı harekete geçmiş beyaz yanaklarına hücum etmişti. Beyaz yanakları kıpkırmızıydı. Gülmeye çalışıyordu ama Mus'ab onun bu haline daha da çok gülüyordu.

"Hadi ama. Kır şu fazla olan utancını! Soru sorulunca annesinin arkasına saklanan küçük kız çocuklarına benziyorsun. "

İçten birer gülümseme attılar birbirlerine. Onları bu halleri imrenilecek cinstendi. Tanışmaları pek güzel değildi belki. Sürprizlerde mükemmel sayılmazdı. Ama işler güzel gidiyor gibiydi. En azından şimdilik.

***

(Oy ve yorumlarınız için şimdiden teşekkürler. Ailemiz genişliyor. 35K olmuşuz. Beni mutlu ediyorsunuz. Hele o yorumlarınız beni benden alıyor. Ya beni uçuruyorsunuz resmen. Yanaklarım ağrıyor gülmekten. Sizleri cidden çok seviyorum. Eskiden yazarlar böyle yazınca 'bizi tanımdan nasıl sevebilir ki?' diyordum. Ama birini sevmek için tanımak değil, mutlu etmek bile yeterlidir. SİZLER HARİKASINIZ. SEVİLİYORSUNUZ. ❤️❤️❤️)

Aşk-ı Aşeka (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin