Bolum 1

19.7K 879 18
                                    

Ilk olarak birici seri yayinlanacaktir. hafta da 2 bolum gelecek ...

Aynaya tekrar baktım, güzel olmuş muydum gerçekten.. Sinirle dudaklarımı büzdüm kimin umurundaydı ki? Her genç kız gibi bende hep düğünümü hayal ederdim. Salınan kuyruğumla kuğu gibi yavaş adımlarla sevdiğim adama doğru ilerleyişimi hayal ederdim. Derin bir iç geçirip tekrar aynaya baktım. Daha sonra gelinliğimin eteklerini toplayıp cam kenarına yaklaştım ve dışarıda gelenleri karşılayan evleneceğim adama baktım. Yaşlı sayılmazdı.30'ların sonlarındaydı sarı dökülmeye başlamış saçları olmasa yakışıklı bile sayılabilirdi ama sorun bu değildi. Sorun ona karşı hiçbir şey hissetmeyişimdi ve asıl öfkelendiğim bu evliliğe zorlanmamdı. Damadımın yanındaki babama baktım. 50'lili yaşların ortalarında olmasına rağmen hala çok yakışıklıydı. Tüm heybeti ile herkesi gölgede bırakıyordu. Aniden odanın kapısının açılması ile yerimden sıçradım. Sesi duyduğum an gelen kişini kim olduğunu anlamam için arkamı dönmeme gerek kalmamıştı. Sıkıntıyla sabırlı olmak için ciğerlerime büyük bir oksijen çektim ve cıvıldayarak konuşan Rebecca'ya döndüm.
"Ah demek sonunda hazırsın. Çok ta güzel olduğunu söyleyemeyeceğim hayatım. Abim neden seni seçti bilemiyorum."
Tiksinircesine bana baktı. Bense yüzüme sinirli olduğumu göstermesini umursamadığım donuk bir gülümseme takındım.
"Rebecca, ne söyleyeceksen hemen söyle. Çünkü arı sokmuş gibi olan peltek diline ve yaydığın tükürüklere daha fazla dayanacağımı sanmıyorum." Elimi abartılı bir şekilde ağzıma götürüp öğürdüm. "Sanırım, kusmama neden olacaksın." İri kahverengi gözleri sinirler açıldı. "Şuna bak, bizim ailemize girince ilk ne yapacağım biliyor musun, o koca dilini koparacağım."
Onu umursamadığımı belli edercesine elimi havada salladım.
"Elbette, ben seninkini kopardıktan sonra."Sinirle homurdandı.
"10 dakika içinde hazır ol, nedimeler seni almaya gelecek havuç kafa."
İşte şimdi sinirlenmiştim. cocukluğumdan beri bana takılan bu lakaptan nefret ediyordum. Elime ilk geçirdiğim şeyi ona fırlattım. Kapıyı ustaca kapatmıştı. Ona attığım vazo kapının ardında parçalara ayrılırken, kapının arkasından kahkahasını duydum. Buna artık daha fazla tahammül edemeyeceğimi anladım ve hızla gidip kapıyı kilitledim. Benim hayatımdı bu. Eğer annem hayatta olsaydı asla buna müsaade etmezdi. Bende kimsenin hayatıma müdahale etmesine izin vermeyecektim. Dizginleri elime almaya karar verdim. Hızlıca etrafı kolaçan ettim. Büyük yere kadar inen cama yaklaştım ve açtım. Bahar havasının rüzgârı adeta beni sarmaladı. Topuzumdan kurtulmuş bir iki saç yüzüme geldi. Tekrar etrafa baktım. Herkes kiliseye girmişti. O zaman pederin konuşmasından sonra tören başlardı fazla vaktim yoktu. Yere baktım ve ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp tek hamlede çimenlerin üzerine atladım. Uzun duvağımı koluma sardım ve koştum. Olanca hızımla, ciğerlerim patlayıncaya kadar koştum. Rüzgâr saçlarımı savuruyor ve kabarık eteğimle koşmamı zorluyordu ama ben koştum. Her adımda özgürlüme yaklaştığımı bilerek ve arkama bakmadan koştum.

*******

Bir gece önce....

El sıkıştıktan sonra yapmış olduğum yüklü anlaşmaların bile artık beni eskisi kadar tatmin etmediğini anladım. Asansörle aşağı otoparka inerken bu tatminsizlik duygumu kadınlarında yok edemeyeceğinin farkındaydım. Yoksa dün akşam ki esmer güzeli ile yaşadıklarımdan sonra içimdeki boşlukla neden onu otel odasında bırakıp çıkayım ki. Evet, sorun kadınlarla, işle ya da parayla çözülmüyordu. Yavaşça gözlerimi yanımdaki kardeşime çevirdim. Bu yaptığımı hissetmişçesine gülümseyerek bana baktı.
"sonunda doğru kararı vereceğini biliyordum kardeşim." dedi gülümseyerek ve beni bu kadar çabuk çözen tek insan olduğu için yine şaşkınlığımı engelleyemedim.
"Bunu kabul edeceğimi biliyordun." Dostça omzumu sıktı ve açılan kapıdan dışarı çıktı. Onu takip ettim. "Hayır, kardeşim. Yalnızca umut ediyordum. Ama kesinlikle doğru bir seçim. Unutma işlerle ben ve Diego ilgileniriz."  Yavaşça başımı salladım. Her zaman bunalmama neden olan kravatımı söktüm ve arabamın arka koltuğuna attım.
"O zaman otele gidiyorum, sonrada bir araba kiralayıp, buradan ayrılacağım. Tüm Avrupa'yı gezeceğim ve kafayı toplamış bir halde döneceğim. Bensiz idare edebilecek misiniz."
Bir kahkaha döküldü Alesandro'nun dudaklarından.
"Kardeşim asıl sen benim hasretime dayanabilecek misin?" Gülümsedim.    Annemin Amerikan aksanı ile konuştuğuna her zaman komik oluyordu. Annemi düşündüm bir an. O Amerikan güzeli babamın aklını başından almıştı ve anlattıklarına göre 2 haftada evlenmişlerdi. Çok mutlu bir evlilikleri vardı. Ta ki 3 yıl önceki uçak kazasına kadar. Gözlerimi acıyla yumdum.
  Elise, onunda benim şanslı kadınım olduğuna nasıl inanmıştım. Kardeşime el sallayıp, hırsla arabaya bindim ve otele doğru yol aldım.Yarı Amerikalı olabilirim ama her zaman Yunan kanım ağır basmıştır. Aileme, işime ve kadınlara düşkünüm ama bir kez oyuna getirildim. Sarışın bir güzel tarafından, acımı kullandı,boşlukta oluşumu ve bebeği.... Düşünceleri kafamdan uzaklaştırabilmek için başımı hızla salladım. Otele geldiğimde kapıda arabayı görevliye teslim ettim ve hızlı adımlarla odama çıktım. Zaten açılmamış olan bavullarıma üzerimdeki takım elbiseyi çıkarıp ekledim. Sonrada üzerime bir tişört ve altıma kot pantolon giyip valizimle beraber odadan çıktım. Hızla otelden çıkışımı yaptım ve otele girerken verdiğim talimat üzerine kapıdaki üstü açık spor arabaya baktım. Yanımdaki görevliye döndüm."bu bir şakamı?" Sözlerimi anlayamamış casına gözlerime baktı.
"Efendim, kardeşiniz gönderdi bu arabayı." Sinirlenmemeye çalışarak derin bir nefes aldım.
"Sence üstü açık bir lamborghini ile ne kadar dikkat çekebilirim?" Gülümseyerek bana baktı çelimsiz genç. "Oldukça fazla efendim." Homurdanarak konuştum.
"Bende öyle tahmin etmiştim. Şimdi bunu otelin garajına çekin ve o lanet olası kardeşime arabayı aldırmasını söyleyin. Tabi parçalamamı istemiyorsa ve bana araç kiralama şirketinden, düşük model, oldukça düşük bir model üstü açık araba kiralayın." Genç adamın şaşkınlıkla gözleri daha da açıldı. Ama ona bakan bakışlarımı görünce hemen toparlandı. "Emredersiniz efendim." Valizimle beraber koşarcasına içeri girdi. Danışmaya gidip heyecanla bir şeyler anlattı ve otelin müdürü koşarcasına karşıma geldi.
"Bay Konitopolous, aracınızı beklerken bir şeyler içmek ister misiniz?" Yapacak başka bir şey yoktu ve müdürün önderliğinde lüks otelin barına gittim. Bir masaya oturdum ve kendime sek bir viski söyledim.

*********

Artık yokluğumu fark etmiş olmalıydılar. Caddeye varmıştım ama görünürden tek bir araba dahi geçmiyordu. Daha ne kadar yürüyebilirdim bilmiyorum. İleride gördüğüm benzinlik, kesinlikle umut ışığım olmuştu. Adımlarımı daha da sıklaştırdım, acıyan ayaklarıma aldırmadım. Benzinliğe varmama çok az kalmıştı ki. Arkamdan araba sesi duydum. Yol kenarındaki çalılara yaklaşıp baktığımda düğün arabam olan limuzini gördüm ve hızla kendimi çalılıkların arkasına attım. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki. Çalılığın izin verdiği kadar benzinlikte duran arabaya baktım. Limuzinden önce babam, ardından da nişanlım indi ve benzinlikteki herkesle tek tek konuşmaya başladılar. Nefes alışlarım hızlanmıştı. Kesinlikle yakalanacaktım. Biliyorum. Her şey burada sona erecek ve beni zorla pederin önüne götüreceklerdi. Ama kararımı vermiştim. Eğer zorlama olursa kendimi öldürürdüm daha iyiydi. Gözlerime dolan yaşlara rağmen ağlamamak için savaştım. Anne, neden beni bırakıp gittin. Seni öyle çok özlüyorum ki. Ellerimle gözlerimi sildim ve yaşları akmadan yok ettim. Olduğum yere biraz daha sindim. Şimdi her ikisi de limuzine binmişti ve araç hareket etmeye başladı. Geri dönmeden uzaklaştı. Şimdi ne yapacaktım. Babam oradaki adamlara yakalanmam için ödül bile teklif etmiş olabilirdi. Yâda haber vermeleri için telefonunu bırakmış olabilirdi. Evet, aslen buraya ait değildik ama babam Rusya'da oldukça tanınan bir iş adamıydı ve gücü neredeyse sınırsızdı. Tam ben korkuyla sinmiştim ki tekleyerek gelen arabayı fark ettim. Benzinliğe yanaşmasını seyrettim. Gidip şoförle konuşmayı düşündüm önce ama bunun iyi bir fikir olmadığına karar verdim. Nede olsa gelinlikle ortada gezen herkesi otostopla almaya bilirdi. Ayrıca alsa bile bu onun sapık olabileceğini de gösterebilirdi. Karar vermeliydim ve bu araba ileri gidecekse, gözükmemeliydim. Çalıların arkasından yavaşça benzinliğe yaklaştım. Kalabalık neredeyse azalmıştı. Çoğunluk restoran kısmına gitmişti. Arabaya arkadan yaklaştım. Bu bir 1962 model Chevrolet İmpalaydı. Arabanın sahibi olarak tahmin ettiğim yapılı adam biraz ilerde biriyle konuşuyordu. Hava artık batmak üzere olan güneş yüzünden loştu. Bunu fırsat bilip eteklerimi ve duvağımı toparladım ve kimsenin görmediğine emin olduktan sonra arabanın tek kapısını açıp yavaşça arka koltuğa geçtim ve yer kısmına yatarak sabit kaldım. Evet, neyse ki zayıftım yoksa asla buraya sığamazdım ve nikâhım neyse ki akşamüstüydü. Sanrım şans benden yanaydı. Bir kaç dakika sonra adam tüm heybeti ile arabanın kapısını açıp oturdu ve bir an için araba oynadı. Sonra kontağı çevirip arabayı çalıştırdı. Mayıs ayının hafif meltemi açık arabada beni sardı. Biraz yol almıştık ki. Üşümeye başladığımı hissettim, straptez ipekten gelinliğim oldukça inceydi. Durduğum alanda alan da çok hareket edemiyordum. Bir an titredim ve ardından hapşırdım. Lanet olsun...

Konitopoluos serisi 1 Kacak GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin