Bolum 20

8K 681 8
                                    

3 YIL SONRA

Deniz kenarında oturmuş geçmişi düşünüyordum. 29 yaşında yaşadıklarımı... 26 yaşına kadar dört duvar arasında geçen hayatım 3 yıl içinde ülkeler arası maceraya dönmüştü. Peki, elime geçen ne koca bir hiç... Özgürlük mü? Evet, sonuna kadar özgürdüm belki ama neye yarar ki? Kırık bir kalple hayat mücadelesinin ne önemi var ki?
Hatıralar tüm yanıma kalan bu.

"Damon inanamıyorum." Koşarak onun kucağına atladım ve dudaklarına zevkle bir öpücük verdim. "Teşekkür ederim." Lunaparka el ele girerken, heyecanla etrafa bakıyordum. Birçok yetişkine göre bu saçma olabilirdi ama ben asla sıradan bir çocukluk yaşamamıştım. Onunla parktaki her şeyi tek tek denerken, çocukluğumda yaşayamadığım neşeyi buluyordum. Derin bir iç çektim anılardan çıkarken, dolan gözlerimde ki yaşları akmadan sildim. Denize bakarken sıkıntılarımı aldığını düşünüyordum. Yaşadığım aşkı, tutkuyu ve mutlu geçen bir aylık evliliğimi. Her gece aynı rüyayı görüyorum, her gece adımı sayıkladığını duyuyorum.


Eğer birazcık ta olsa umut olduğunu bilsem asla onu terk etmezdim. Anılarımı, hayallerimi geride bıraktım. Artık bambaşka bir Valeria'yım. Ben o ben değilim artık. Damon ile tüm zincirlerimi kırdım. Âmâ özgürlük eskisi kadar çekici değil. Bir yere ait olmama hissi berbat. Arkamdan gelen sesle derin bir nefes aldım. Başımı denizden arkamdan gelen kumral güzel kıza çevirdim. Çılgınca koşarken, ona gülümsedim. Nefes nefese yanıma geldi.


"Valeria....Val.."
"Sakin ol Eymen,Tanrı aşkına çatlayacaksın." Ufak tefek arkadaşımın gözlerinde gördüğüm korku ile kalakaldım.
"Ne oldu? Lokantada..." Beni susturdu.
"Valeria,bunu.. bunu Klaus'un yatağında buldum." Gözlerim elindeki beyaz kâğıda kaydı. Şaşkınlıkla onu alıp açtım.

"Valeria,artık ödeştik...Hiç bir zaman sahip olamadığım oğlumu aldım...Merak etme o bir Krukovich olarak güçlü yetişecek senin aksine...Dimitri." Elimdeki kağıt kayarken, ıslak gözlerle arkadaşıma baktım.
" Bu kez onu öldürücem."dedim fısıltıyla...Yunanistan'a giderken heyecanlı ama daha çok üzgündüm. Babamın o lanet olası notunu aldığımda çıplak ayaklarımı kanatırcasına koşmuş ve oğlumla yaşadığımız odaya dalmıştım. Gitmişti... Klaus'um gitmişti.


Onun yatağına ve eşyalarına sarılırken çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Aşk... Çok güçlü bir duygu ama annelik her duygunun üzerinde, kendi yaşayamadığım çocukluğumu doyasına oğluma yaşatmaya çalışırken onu kaybetmiştim. Bu Damon'u kaybettiğim zamankinden daha büyük bir acıydı. Öyle bir acı ki tüm bedenime, tenime, ruhuma işliyordu. Akan yaşlarımı engellemeye çalışırken yine o savunmasız kız oldum. O kadar acizdim ki, oğluma üç kuruş parayla sefalet yaşatıyordum. O kadar bencildim ki, babasının bile haberi olmadan onu doğurmuştum ve şimdi onu elimden almalarını bile engelleyemiyordum. Yapabileceğim fazla bir şey yoktu.

Tek yardım alabileceğim kişi Damon'du. Yalnızca oydu. Âmâ oğlunun olduğunu ona söylediğimde verebileceği tepkiyi hayal edebiliyordum. Babama yönelttiği öfkesi bana çevrilecekti. Belki de hiç umursamayacaktı ama hayır, o asla sorumluluklarından kaçan bir adam olmamıştı. Eğer o konuşmaları duymasaydım, hala Damoun'un yanında yaşayacağımı biliyorum. Âmâ o asla beni sevdiğini söylemeyecekti. Eski hırçın, deli dolu ve öfkeli Valeria'yı gömmüş, oğlum için sakin bir hayat geçirmiştim. Âmâ tekrar gün ışığına çıkma vakti gelmişti.


"Damon,Tanrı aşkına toparla artık kendini...Büyükbabam bile sabrının son sınırında... 1 yıl Damon, 1 yıl oldu." Uzayan sakallarımı kaşıdım umursamadan.
"Beni nasıl buldun?" dedim bozulmuş sesimle.
" Zor olmadı kardeşim, bol içkinin olduğu 3.sınıf otelleri aradım." Sıkıca gözlerimi yumdum.
"Kapat şu ışığı!" Daha çok aydınlık sardı her yeri.
"Işık açık değil, camdan geliyor. Tanrım Damon,iğrenç kokuyorsun." Sinirle homurdandım.
"Geliyorum, kahretsin yeter ki şu ışığı kapat."
"O nasıl? Telefonda kız kardeşimin sesi hala çok endişeli geliyordu biliyorum. "Duş aldı, giyindi ve bir şeyler yedi. Şimdi daha iyi. Birazdan orada oluruz. Toplantı salonunu hazırlasınlar. Bir dakika bile düşünmeye fırsatı olmasını istemiyorum." dedi Antonio,gözlerini bir dakika bile üzerimden ayırmadan.


Bitmiştim, eve gelip Valeria'yı bulamayınca beni tamamen terk ettiğini anlamış ama inanmak istememiştim.1 Yıl boyunca her yerde onu aradım ama hiçbir iz bulamadım.1 Yılın sonunda vazgeçtim ve kaderimi kabullendim. İşime asıldım, hırsla, delice...Daha çok para kazandım, daha çok ödül aldım...Tek yaşayabileceğim şeye tutundum işime.
"Bu günki, toplantı çok önemli tüm notları masanda istiyorum Natalia." Genç kız yavaşça başını eğdi.
"Elbette efendim." Tam odama gidecekken döndüm.
"Bana Antonio'yu çağır."

Holding ten içeri girerken şaşkınlıkla bana bakan güvenlik görevlisine gülümsedim. "Hugo, seni görmek ne güzel. Bay Damon burada mı?" Adam hala şaşkındı.

"EE.. Evet Efendim. İzin verin haber vereyim." Onu durdurdum. "Hayır." Göz kırptım.
" Ona sürpriz yapmak istiyorum." Genç görevli gülümsedi ve beni içeri soktu. Asansöre binerken herkesin şaşkın bakışlarını görüyordum ama umursamadım. Yol boyunca aklımda onunla bunca sene sonra nasıl konuşacağım vardı. Beni nasıl karşılayacaktı. Aman Tanrım, belki de kovardı. Buna fırsat veremezdim. Asansör açıldığında adımlarımı hızlandırdım. Natalia'yı gördüm ama önemsemedim. Damon'un odasına giderken genç kız benden çabuk hareket etti.


"Bayan Valeria,Bay DAmon odasında değil." Bir an sinirle ona baktım. Şu an kimseyi umursayacak değilim. Aklımdaki tek görüntü, kızılımsı siyah saçlar, güzel yüz ve iri yeşilimsi mavi gözlerdi. Kız bakışlarımdan endişe etmiş olacak ki hemen konuştu.
"Şu an toplantıda ve çok önemli. Eğer beklerseniz..." Lafını kestim ve yavaşça onu ittim. Hızlı adımlarla yoluma devam ederken Natalia bana sesleniyordu.
"Bayan Valeria, lütfen." Toplantı odasının iki kanatlı kapısına geldiğimde, ona kızdım. Normal hayatını yaşıyordu. Ne bekliyordum ki. Giderken yerimi birinin alacağını biliyordum. Onun beni unutacağını biliyordum. Bu içimdeki kızgınlığı daha da ateşledi ve hızla kapıyı açtım. İçeriden gelen uğultular kapıyı açmamla bıçak gibi kesildi. Bakışlarımı büyük masanın başındaki kişiye, kocama odakladım.


Antonio, Demi oradaydı ama ben kimseyi fark etmeyecek kadar kendimi kaybetmiştim. Damon kesilen seslerden şüphelenmiş olacak ki, yavaşça önündeki evraklardan başını kaldırdı ve bana baktı. O an, onun yeşillerinle göz göze geldiğimde elimde olmadan titredim. Onu ne kadar özlediğimi ancak gördüğümde fark ettim. Hasret o kadar delici bir duygu ki, tüm bedenimi ele geçirdi. Bana bakan çatık kaşları şaşkınlıkla kaldı. Birbirimizin gözlerinde erirken, önce kimin konuşması gerektiğine karar vermeye çalışıyorduk adeta ve ben olaya el koydum.

Kendimden emin bir sesle konuştum, bakışlarımı gözlerinden çekmeden. "Damon hariç herkes dışarı." Kalabalık bir an şaşırdı ardından bakışlarını Damon'a çevirdi ve ben tekrar otoriteyi elime almaya karar verdim. Bu kez bağırdım. "Hemen!" Damon yavaşça kalktı. Toplantı odasındaki insanlara çevirdi bakışlarını.
"Kârımı duydunuz, herkes dışarı."

Konitopoluos serisi 1 Kacak GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin