Bolum 22

8.7K 714 5
                                    

22.Bölüm

Şaşkınca birbirimize bakarken, ilk sözü o söyledi ve beni kalbimden vurdu. "Bizi istemeyen sendin. Unuttun mu?" Evet, bu sözleri Antonio'ya söyleyen bendim ama o an Antonio'yu başımdan atmak ve anın tadını çıkarmak istiyordum. Valeria ile ilgili soruları, hislerimi düşünmek istemiyordum. İşte bu onu tamamen kaybetmeme neden oldu. Şu anda ona bakarken bu kadar uzun zaman ondan ayrı olmaya nasıl dayandığımı düşünüyordum.

"Sana bunu Dimitri'nin yaptığını düşündüren nedir?" Hafifçe ve alayla gülümsedi ve cebinden çıkardığı kâğıdı bana uzattı. O kâğıttaki her sözü okuduğumda Dimitri'yi nasıl öldürebileceğimi düşünüyordum. Elimle kâğıdı buruştururken sinirle ona baktım. Bunu bana nasıl yapardı. Eğer bu olay olmasa asla geri gelmeyecekti. Asla bir oğlum olduğunu bilmeyecektim. Onun birçok olayını kaçırmıştım ama daha fazlasının olmasına izin vermeyeceğim.

"Onu öldüreceğim." Küçük elini titrekçe sinirden yumruk olmuş elime uzattı.
"Damon, o benim her şeyim. Ben olmadan uyuyamaz. Ben..." Gözleri doldu, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Ben o olmadan nefes alamıyorum..." gözlerinden akan bir iki damla yaşla, kahroldum. O çocukluğunu, kadınlığını yaşayamamıştı. Çocukluğunu babası elinden almış bende kadınlığını elinden almıştım. Âmâ anneliğini kimse elinden alamazdı. Onu bileğinden tutup kendime çektim ve göğsüme bastırdım. Küçük omuzları hıçkırıkla titrerken ona sıkıca sarıldım. Gitmesine asla izin vermemeliydim, onu asla bırakmamalıydım. Bana Seni seviyorum dediğinde korkmamalı ve bende diyebilmeliydim.

"Kızıl,çok üzgünüm. Oğlumuzu getireceğim, söz veriyorum." Bana daha çok sokuldu ve bende onun sıcaklığından mahrum olduğum yıllara inat daha çok sarıldım ona. Yavaşça göğsümden uzaklaşmaya çalışırken, temkinlice saldım onu. "Damon, bende geleceğim." Kaşlarım gerginlikle çatılırken ona karşı koyamayacağımı biliyordum. "Valeria." Parmaklarını dudaklarıma bastırdı.
"Beni görmesi gerek! Lütfen." Yavaşça başımı salladım.

Uzun zamandır ayrı olduğum eve Demi ile girerken gergindim. Tüm mutluluklarım, hayal kırıklıklarım buradaydı. Demi kapıyı açıp kenara geçtiğinde yavaşça içeri girdim. Âmâ gördüğüm manzara karşısında öylece kaldım. Aldığım tüm eşyalar yerlerindeydi. Âmâ ev havasız ve tozluydu. Her yeri örümcek ağları sarmıştı. Demi kibarca yanımdan geçip pencereleri açtığında hala şaşkınlıkla etrafa bakıyordum. En son vazoya koyduğum laleler solmuş ve kurumuştu. Vazonun içindeki su kurumuş ve yosun tutmuştu. Her şey son gün ayrıldığım gibiydi. Ayakkabı şeklindeki koltuğun üzerinde o gün giderken unuttuğum şalım duruyordu. Sanki zaman bu evde durmuştu. Elimi uzatıp şalı aldım.

"Sen gittiğinden beri bu eve gelmedi Valeria. O gün, David'den kurtulduğunu anladığında geri geldi. Seni evde bulacağını sanıyordu ama...." Bakışlarımı şaldan Demi'ye çevirdim.
"Neden? Bunu neden yapıyor? Anlamıyorum Demi?" Kız kardeşim gibi sevdiğim kız iyice uzayan siyah saçlarını savurdu.
"Seni seviyor." Gülümsedim.
"Hayır, sanırım vicdanını rahatlatmaya çalışıyor." Demi gelip elimi tuttu.
"Seni gerçekten seviyor Valeria, ama bunu itiraf etmekten, seni sevmekten ölesiye korkuyor." Sulanan gözlerimle ona baktım.
"Ona söyledim. Onu sevdiğimi söyledim." Yavaşça koltuğa oturdum ve bakışlarımı şala odakladım. "Görmeliydin Demi, sanki şoka girdi. O kadar üzüldüm ki..." Başımı kaldırıp ona baktım. "Beklemeye, bunu hazmetmesini beklemeye karar verdim."

Gözlerimden yaşların akmasına izin verdim.
"O gece ona hamile olduğumu söyleyecektim. Ödülden sonra..." Hıçkırıklarımı tutmakta zorlandım. "Ama o Antonio ile konuşurken o kadar kendinden emindi ki... Korktum, bebeğimi aldırmak istemesinden korktum. O an bir tercih yaptım Demi, bebeğimi seçtim..." Demi önüme diz çöküp bana sıkıca sarıldı.
"Üzülme hayatım, her şey yoluna girer." Kollarından yavaşça uzaklaştım.
"Demi, o kalbinin kapılarını sıkıca kapatmış, bana asla yer yok. Bunu biliyorum ve bende annem gibi asla beni sevmeyen bir adamla yaşamayacağım. Bunu yapmayacağım." Demi'nin kaşları çatıldı.
"Damon,oğlunu bırakmaz. "Derin bir nefes aldım.
"Biliyorum, bende Klaus'un ondan uzakta büyümesini istemiyorum. Âmâ boşanmaya karar verdim. Damon, oğlumu getirdikten sonra ondan resmen boşanacağım. " Demi hızla ayağa kalktı.
"Valeria, çok acele karar veriyorsun hayatım. Biraz akışına bırakmayı denesen." Bakışlarımı ona çevirdim.

"Her şeyi biliyorum. Büyükbabanla konuştum." Bana bakan bakışları karardı.
"Neden bahsediyorsun?" Tekrar etrafa yuvama baktım.
"Gittikten sonra büyükbabanı aradım. Ona Damon'u neden terk ettiğimi söyledim ve beni anlamasını rica ettim. Bana aynı anneme benzediğimi söyledi." Demi'nin bana bakan şaşkın bakışlarından aslında hiçbir şeyden haberi olmadığını anladım.
"Demi, annem sizin yan komşularınızın kızıymış." Demi ağzı açık bir halde bana bakıyordu.
"Ve babana âşıkmış. Onu unutmak için babamla evlenmiş. Asla onu sevmeyen bir adam yüzünden ölene kadar acı çekti. Ben bunu yapmayacağım." Demi hala şaşkındı. "Ben ne diyeceğimi..."Gülümsedim.
" Hiçbir şey söyleme. Bu haberi aldığımda Türkiye'deydim. Eğer Damon'un beni hemen bulacağından korkmasam, direk buraya gelip büyükannemle tanışacaktım ama..." Demi olduğu yerde çöktü.

"Tanrım resmen şok oldum. Valeria, Tanrım..." Birden kahkaha atmaya başladı. Bu kez şok olan bendim. "Damon, bu haberi duyunca o dedektifleri gebertecek." Bu kez yerde tepiniyordu.
"Sen neden bahsediyorsun?" İstem dışı onunla gülmeye başladım. "Damon, 3 tane özel dedektif tuttu. Seni tüm Avrupa ülkeleri ve Amerika'da arattı ama sen yanı başındaymışsın.Valeria, sen abimi gerçekten delirtiyorsun. Sanırım sana bu yüzden âşık." Bu kelime ile gülümsemem dudaklarımda dondu ve bakışlarım yanımdaki sehpadaki resme kaydı. Birbirimize sıkıca sarılmış bir halde gülerken çekinmiştik. Luna parkta... Yalan bir görüntü daha... Çerçevenin camı kırılmıştı... O resmi elime aldım. Keşke o sözleri hiç duymasaydım, keşke yalanda olsa beni seveceğini günü umutla bekleseydim. Âmâ artık her şey için çok geçti. Artık bir arada olamazdık. Yine de onu o kadar özlemiştim ki.

Oğlumu her gece koklar ve onun kokusunu duyardım. O bana kalan tek hatıraydı. Kapının açılması ile Demi hemen doğruldu. Bende ayaklandım.Damon iri cüssesi ile odayı doldururken bakışlarımız kesişti. "Damon." Sinirle kaşlarını çattı. Sanki burada olmaya katlanamıyor gibiydi.
"Valeria,baban evinde yok! Şirkette, hiçbir yerde yok. " Olduğum gibi koltuğa çöktüm. Kaçmıştı, bebeğimi alıp kayıplara karışmıştı. Ellerimle yüzümü kapattım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ardından ellerimin üzerinde onun sıcak ellerini hissettim. Kokusunu duydum. Ellerimi yüzümden çekerken yanaklarımdan süsülen yaşları siliyordu.
"Ağlama sevgilim, onu bulacağız. Söz veriyorum. Son nefesimi vermişte olsam oğlumuzu getireceğim." Sonra ne yapacağım önemli değildi. Onun şefkatine ve ilgisine ihtiyacım vardı. Onun desteğine ihtiyacım vardı. "Damon, oğlumu asla geri vermeyecek. Biliyorum."

Ona sıkıca sarıldım ve başımı boynuna gömüp ağladım. Tükenene kadar ağladım.
"Bir şeyler yemelisin Valeria." Önümdeki hazır yiyeceklere isteksizce baktım. Antonio ve Demi gitmişti. Her ne kadar bizi de götürmek isteseler de ben burada, yuvamda kalmak istedim. Başımı isteksizce salladım. Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Saçları dağılmış ve gömleğinin düğmelerini açmıştı. Kravatını ve ceketini çıkarmış, kollarını dirseklerine kadar sıvamıştı. O kadar çekiciydi ki. Onunla yaşadığım özel anları düşünmeden edemiyordum. Hareket ettikçe dalgalanan kol kasları aklıma bunları getiriyordu. Başımı salladım bu düşüncelerden kurtulmak istercesine ve gözümün önüne oğlum geldi. Hafifçe gülümsedim.

"Sana mı benziyor." Damon'un bu beklenmedik sorusu karşısında bir an şaşkınlıkla ona baktım.
" Merak ediyor musun yoksa öylesine mi soruyorsun?" Kaşları çatıldı.
"Tabi ki merak ediyorum Valeria, o benimde oğlum." Ona baktım. "Bundan şüphelendiğini sanıyorum." Başını eğdi ve bakışlarını kaçırdı. Sıkıntılıydı.
"Ben sana benzetiyorum." dedim yavaşça. Bakışları ilgiyle bana döndü. Hafifçe doğruldum ve arka cebimden yanımdan hiç ayırmadığım fotoğrafını çıkardım. Bir an baktıktan sonra ona uzattım. Karşımdaki koltuktan kalkıp yanıma oturdu ve fotoğrafı eline aldı. Kasılan yüzü ile gülümsedi.
"Kızılımsı saçlar ve maviye çalan gözlerle mi bana benzetiyorsun." diye mırıldandı. Elimle fotoğrafı okşadım. "Saçları yalnızca gün ışığında kızıl oluyor. Normalde oldukça koyu ve gözleri yeşile çalıyor." Onun gözlerine baktım.
"Seninkiler gibi." Gülümsedim. "Senin gibi kokuyor." dedim. Gözlerini gözlerimden ayırmadı. "Valeria, ben aptalın tekiyim." Bu kez bakışlarımı ben kaçırdım.
"Aksi ve uyumsuz ayrıca zor geçinen bir çocuk." Tekrar gözlerine baktım. "Yani sana benziyor." Güldü. "Haklısın, tıpkı ben." Tekrar resme odaklandı.
"Her şeyi kaçırdım. Her şeyini." Oğlumun fotoğrafına bakarken, aslında onun babası ile tanışmasını ne kadar istediğimi fark ettim.
"Damon, yanında bir erkek olmadığı halde ilk söylediği sözcük baba oldu." dedim. Şaşkınca bana baktı.
"Nasıl?"
Titreyen dudaklarımla ağlamamı kontrol altına almaya çalıştım.

"Çünkü her gece ona seni anlattım."

Konitopoluos serisi 1 Kacak GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin