Bolum 7

9.7K 768 3
                                    

7.BÖLÜM

O elimi tutarken daha önce hissetmediğim kadar güvende hissettiğimi fark ettim. Birden ne kadar savunmasız olduğumu anladım ve hızla elimi çektim. Tepki vermedi. Başımı çevirip camdan dışarı bakmaya başladım. Bir müddet sonra sessizliği bozdu.
"Babanın bir kızı olduğunu bilmiyordum."dedi. Ona döndüm. "Sen babam nerden tanıyordun ki? "Başını bana çevirdi.
"İş dünyasında herkes birbirini tanır." Ellerimi göğsümün altında birleştirdim.
"Sen çok ünlü değilsin galiba, babamın iş olaylarında Damon adını duyduğumu hatırlamıyorum." dedim kendimden emin bir ifadeyle. Gülümsedi, yalnızca gülümsedi ve beni bir şok dalgası sardı. Karşılaştığımızdan beri gülümsediğini görmemiştim. "Ne, komik olan ne?" Omuzlarını silkti.
"Sanırım, babamın şöhretini geçemedim." dedi umursamazca. Babasının kim olacağını soracaktım ki. Bir kasabaya girdiğimizi fark ettim.
"Ah Tanrıya şükür! Açlıktan ölmek üzereyim." Bakışlarını yavaşça bana çevirdi.
"Sanırım, tüm masraflar bana ait." Başımı arkaya attım.
"Çok kabasın! Merak etme, bu işi halledince sana bir çek yollarım." Arabayı bir cafenin önünde park etti ve ben koşarcasına indim. "Aman,tanrım!Hamburger,Damon...Hamburger var."
Arabanın yanında durmuş gülümseyerek bana bakıyordu.
" O koca kıçını hemen buraya getir." diye bağırdım. Yavaşça doğruldu ve bana doğru yaklaştı. Bense o kadar acıkmıştım ki, onu daha fazla bekleyemeyecektim. Hızla içeri girdim ve boş olan ilk masaya oturup masadaki menüyü aldım. Ah, çok açtım ve hepsinden yemek istiyordum.

Açlıkla önünde yemeklere saldıran bu kızın bu kadar yiyip nasıl zayıf kaldığına şaşırdım. Ağzı dolu bir halde bana bakarken, zorlukla sordu. "Onu yiyecek misin?" Gülümsedim. Oldukça sevimli gözüküyordu. Önümdeki patates kızartmalarını ona doğru ittim. "Lütfen çekinme "dedim alayla. Yorumuma yüzünü buruşturdu. Son lokmayı ağzına attığında gerinerek sandalyesine yaslandı.
"Ah Tanrım, sanırım çatlayacağım." Gözlerimi kısıp ona baktım.
"Bu kadar yiyerek nasıl zayıf kalabiliyorsun." dedim. Gözlerini çevirip kendini inceledi.
"Bilmem, sanırım metabolizmam hızlı." Ardından etrafı incelemeye başladı.
"Burası çok sevimli, babam asla böyle bir yerde yemek yememe izin vermez." dedi. Sonra mavi gözleri bana döndü. "Neden?" Gülümsedi ve ben dudak kıvrımına odaklandım. Fazla güzeldi.
"Çünkü beni kırılan bir porselen zannediyor ve tabi ki bir yatırım. Çünkü ben bir kızım, ona göre benim tek görevim zengin bir adama uysal bir eş olmak ve babamı daha da zenginleştirmek." Arkama yaslandım. "Bu yüzden mi kaçtın." O ise yavaşça öne eğildi.
"Bir erkeğin buyruğu altına girmektense ölmeyi tercih ederim. 20 yıldır babamın elinden kurtulmayı planlıyordum zaten."
"Baban üzülmüştür. "dedim. Bir kahkaha attı ve şen sesi ortamı yumuşattı.
"Evet, planlarını alt üst ettiğim için. Âmâ benim için üzülmez, çünkü onun bir kalbi yok." Sonra tekrar etrafa baktı. "Lanet olsun!" Birden ayaklandı. Ne olduğunu anlayamadım. Bakışlarının olduğu yere başımı çevirdim. İri yarı iki adam bizim arabamızın etrafında geziniyordu. Bende kalktım.
"Neler oluyor?" Bakışlarını bana çevirdi. "Bunlar babamın koruması. Lanet olsun!" Sinirden burnundan solumaya başladı. "Bundan sıkılmaya başladım. "dedi hırıldayarak dışarı doğru yürürken aceleyle masaya para bırakıp onun peşinden koştum. Kızıl saçları sanki sinirden kırmızı hali almıştı. Hızla kolundan yakaladım ve kendime döndürdüm. Savrulan saçları ile o kahrolası sabun kokusu etrafı sardı yine.
"Ne halt yediğini sanıyorsun?" Gözlerinin mavisi koyulaşmıştı. Gerçekten sinirliydi. Kolunu çekiştirdi. "Bırak beni, bıktım artık. Onlara günlerini gösterip babama postalayacağım." Birden cafenin kapısı açıldı ve ben onu en yakın duvara yapıştırdım. İri cüssemle onun görüntüsünü kapattım. "Ne yapıyorsun? Çekil önümden." dedi ve çırpınmaya başladı. Adamlar içeri girmişti ve susmak nedir bilmiyordu bu kadın. "Lanet olası." dedim hırsla ve onu susturabileceğim tek şeyi yaptım. Dudaklarına dudaklarımı kapattığımda tadının hala aynı güzellikte olduğunu fark ettim. Önce kaskatı kesildi. Ardından öpüşlerimi yumuşattım ve bir elimi gür kızıl saçların arasına soktum. Kolunu bırakıp ince belinden kavradım. Bir müddet sonra bana cevap vermeye başlayınca onu ne amaçlı öptüğümü unuttum ve doyasıya o güzelliği yaşadım. Tam kendimi kaybetmişken. Biri omuzumdan kavradı. Başımı çeviriyordum ki Valeria'nın gözleri büyüdü." Eğil" diye bağırdı ve hemen sözüne uydum. Başımın üzerinden adama okkalı bir yumruk attı. Adam savruldu. Onu tutup arkama aldım. Kızın hakkını vermeliydim, yumruk sağlamdı ve yerdeki adamın burnundan oluk oluk kan akıyordu. Onu arkamda tutarken ince parmaklarıyla belimi kavradı. Bu kez üzerime diğer adam geldi. Olanca gücümle ona yumruğu ben attım. Yere kapaklanan adamı yakasından tutup kaldırdım ve bir kafa attım. Nedenini bilmiyordum ama bu kızı şu an benden alamazlardı. Derken kırılan bir şeyin sesini duydum ve başımı çevirdim.Valeria sandalyeyi diğer adamın kafasında kırmıştı. Ardından bana baktı ve gülümsedi. İşte o an ona hayran oldum. Bir erkeği tavlamak yerine özgürlüğü için savaşıyordu. Aniden yüzüme gelen yumrukla afalladım, sendeledim ama yıkılmadım. Adama bir yumruk daha attım ve sendelerken gidip gırtlağına yapışıp duvara yasladım. Çok sinirliydim. Sonra kolumda yumuşak bir dokunuş hissettim, mavi gözlere odaklandım. Gülümseyip bana göz kırptı.
"Raylond,seni severim bilirsin. Babamın pis işlerini yapmaktan daha bıkmadın mı?" dedi sakince ve bir kolunu benim omuzuma atıp, başını yasladı. Masum bir ifadeyle karşımdaki kızaran adama bakıyordu. "Bak sana ne diyeceğim, kocam seni serbest bırakacak!" Adamla aynı anda şaşkın bir ifadeyle ona baktım. Tanımadığı bir aileye kocası olduğumu söylemek başka bir şeydi. Babasının adamına söylemek başka bir şey.
" Âmâ babama bir mesaj ilet, ona deki.Valeria çok mutlu, aşık oldu ve evlendi. Benim peşimi bıraksın. Çünkü bir daha asla onun evine adım atmayacağım."
Sonra ona şaşkınlıkla bakan bana baktı ve gülümseyip beni öptü.
"Onu bırakabilirsin aşkım! Seni arabada bekliyorum. "
Sonrada kasada şaşkın bakan kıza döndü.
"Ray,sizin hasarınızı karşılayacak." Elimdeki adama döndü
"Öyle değil mi?Ray."Adam belli belirsiz bir baş salladı ve o kızıl saçlarını savurarak kapıdan çıktı. Bende yavaşça elimde olan adamı bıraktım. "Birkaç öksürdü. Sonra eli boğazında başını bana çevirdi. "Oldukça güzel olabilir ama başına nasıl bir bela aldığından haberin yok dostum. Babası ikinizi de sağ bırakmaz." Gülümsedim.
"Bay Dimitri'ye kızının Damon Nikolos Konitopoluos'la olduğunu söyle! Ne yapabilir görelim." Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama Dimitri'den oldum olası nefret etmişimdir.Yavaşça arabaya yaklaştım ve kapıyı açtığımda onun şoför koltuğuna oturduğunu gördüm. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Omuzlarını silkti.
"Sen berbat sürüyorsun, sıra bende." O anda onu oradan nasıl indireceğimi düşünüyordum ki.
"Ya binersin ya da." Kontağı çevirip arabayı çalıştırdı. "Sensiz giderim. "Hızla kapıyı yüzüne çarptım. Yerime otururken homurdandım.
"Lanet olsun kızıl, şansını fazla zorluyorsun." dedim. Arabayı çalıştırdı. "Sende." dedi. Ona baktım. Kızıl saçları şelale gibi omuzlarından dökülüyordu." Bu da ne demek." Aniden arabayı durdurdu.
" Beni bir kez daha öpersen yemin ediyorum.." Tek kaşımı kaldırıp lafını kestim. " Ne yaparsın?" Sinirden kızardı. "Tekrar kafanı yararım, hem de ilk fırsatta." Bir kahkaha attım. Şaşkınca bana baktı. Koltukta yavaşça ona yaklaştım ve kocaman açılan mavi gözlere odaklanıp dudaklarımı ona daha çok yaklaştırdım.
"Sanırım buna değer. Çünkü seni bir tek bu şekilde susturabildiğimi fark ettim." dedim boğuk bir sesle.

Konitopoluos serisi 1 Kacak GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin