Bolum 14

8.5K 750 8
                                    

14.BÖLÜM

Kapı yavaşça açılırken bilinçsizce soluğumu tutuyordum. O kısa sürede tüm anılar sardı benliğimi. Annemin mavi gözlerindeki bana bakarken oluşan sevgi pırıltıları, rüzgârda dağılan kızıl saçları... Babamın katı yüreği ile beni o malikâneye bırakırken arkasından koşup ağlayışım... Damon'un elini daha sıkı tuttum... Acılarımı alacağını ve beni serbest bırakacağını umarak. Daha sıkı sardı avucumu... Acılarımı içime gömmekten yorulmuştum, onları tamamen yok etmek istedim. Tekrar o güne döndüm adeta... Annemin kollarından koparılmış, tanımadığım insanlarım kucağına atılmıştım. Babam giderken bir kez bile arkasına dönüp bakmazken ben bana sarılan dadımın kollarında boğazım acıyana kadar bağırdım.
"Affet beni baba! Her ne yaptıysam affet. Beni burada bırakma ...Evime gitmek istiyorum.." İlgilenmedi, duymadı hatta duraksamadı bile... Beni o evde bilinmez bir geleceğe mahkûm etti. Şimdi tekrar babama yalvaran o küçük kız gibi hissettim kendimi. O kadar aciz ve bir o kadar savunmasız. Yılda bir kez beni görmeye geldiğinde en güzel giysilerimi giyer, en uysal ve uslu halimi takınırdım. Beni tekrar eve, annemin anılarına götürmesi için... Ama bana yalnızca 5 dakika uğrar, yüzüme bakmaz hatta beni görmeye tahammül bile edemezdi. Tek bir sevgi gösterisinde bulunmaz, emirlerini sıralar ve uymazsam başıma neler geleceğini anlatırdı... Beni aynı boşlukta bırakıp giderdi. Annemle beraber sevgilerin en büyüğü de o arabada yok olmuştu. Yinede vazgeçmezdim, onun ayaklarına kapanır ve beni eve götürmesi için yalvarırken, yalnızca giden arabanın arakasında yok olurdu hıçkırıklarım.

Gazetede çıkan resimlerinde kolunda gördüğüm her kadın için anneme olan acımla ağlardım. Yine aynı çaresiz ve korkak kız olmaktan, yine başka birinden medet ummaktan nefret ediyorum. Ondan korkmaktan nefret ediyorum. İçimdeki panikten nefret ediyorum. Ondan, hayattaki tek akrabam olan babamdan tüm kalbimle nefret ediyorum.

Kapı açıldığında içeri ilk giren Damon'un cafede dövdüğü babamın sağ kolu olan Raynold oldu. Yüzünde hala Damon'un izlerini taşırken bir an gözlerimiz kesişti. Ama bu kez bakışlarını kaçıran ben olmadım. Ardından tüm heybeti ile babam doldurdu odayı. Hala aynıydı. Hiç yıpranmamış ya da yıkılmamış dimdik ayakta. Ayaklarımın beni daha fazla taşıyamayacağını düşündüğüm sırada Damon elimdeki elini çekti ve beni belimden sararak kendine yaklaştırdı. Onun sahiplenmesi ve vücudunun sıcaklığı ile kendi kâbusumdan uyandım. Ben artık o 6 yaşındaki acınası, aciz kız değildim.26 yaşında Yunanistan'ın en güçlü adamı ile evli Valeria Elena Konitopoluos'tum. Artık bir Krukovich değildim. Ona ait değildim. Daha fazla güç almak için Damon'a sokuldum.

Babamın gri soğuk bakışları bir an için beni süzdü. Sonra sakince Damon'u ve Antonio 'yu inceledi. Bir müddet için sessizlik hâkim oldu ortama. Ardından babamın kendinden emin gür sesi doldurdu odayı.
"Buraya ne için geldiğimi biliyorsun Damon." Bakışları tamamen Damon'a dönüktü. Yine beni görmezden geliyordu. Artık bu içimi acıtmıyordu bile. Ona karşı hiçbir duygu kırıntısına yer kalmamıştı yüreğimde. O malikânede geçirdiğim yıllar boyunca artık babamın beni sevmediğini kabullenmiştim.

Damon kendinden emin bir sesle konuştu.
"Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım Dimitri. Sen buraya gelmedin, ben gelmene izin verdim." Babam soğuk bir şekilde kocama baktı.
"Ben bana ait olanı kimseye bırakmam Damon!" dedi. Bu otorite kocamın üzerinde hiçbir şekilde etkili olmadı. Damon hafifçe gülümsedi.

"Bende Dimitri." Babam sinirle bir küfür savurduğunda,Damon'dan hiçbir zaman hoşlanmadığını anladım. Bu bir güç savaşıydı..
"O benim kızım." diye gürledi babam. Damon bana daha çok sarıldı. Benim aksime kocam oldukça sakindi.
"Sende bilirsin ki Dimitri, bir kadın üzerinde babasından çok kocasının hakkı vardır." Babam sinirle öne doğru bir adım attı ve ben irkildim. "Yalan söylüyorsun."diye haykırdı babam. Damon bu gösteriden hiç etkilenmemişti. Gülümseyerek cebinden çıkardığı evrakı ona fırlattı. "Geç kaldın Dimitri, dün evlendik." Raynold yere düşen evrakı eğilip aldı ve babama uzattı. Babam bakmaya bile tahammülü yokmuşçasına başını aksi yöne çevirdi ve Raynold evrakı Antonio'ya attı.

Babam ilgisini bana yönlendirdi ve ateş saçan gözlerle bana baktı. Ardından öfkeyle homurdandı. "Sen..Sen ne hakla benim onayım olmadan evlenirsin?" Sonunda beni muhatap almıştı ve ben bunun için onu pişman edecektim. Alayla tek kaşımı kaldırdım.
"Onay mı?"dedim masumca.
"Hem de senden, neden senden onay alayım ki? Sen kimsin ki Dimitri?" Yüzü sinirden kıpkırmızı oldu.
"Seni küçük.." Onu el hareketimle susturdum.
"Kes sesini, burası benim toprağım. Burada senin değil benim hükmüm geçer. Seni tanıyor muyum? Hayır, bana göre sen sokaktan geçen herhangi birinden farklı değilsin." diye haykırdım.

Ardından yüzünün sinirle gerilişini zevkle izledim.
"Sen ne hakla bana karşı çıkarsın. Ne cüretle?" Şimdi ne yapacağını biliyordum. Ona her karşı geldiğimde bana el kaldırırdı. Ama bu kez karşısında dimdik duracaktım. Bana yaklaşıp, elini havaya kaldırdığında Damon beni refleksle geriye çekti ve tek hamlede ceketinin arkasından silahını çıkarıp babama doğrulttu. Aynı anda Antonio'nun da aynı şeyi yaptığını fark ettim. Babam bir an, sadece bir anlığına şaşırdı.
"Bir adım daha atayım deme, Dimitri. Karımın saçının teline dahi dokunmaya kalkarsan. Cesedini buraya gömerim." Damon'u daha önce hiç böyle görmemiştim. O sakin, anlayışlı ve uysal adam gitmişti. O kadar korkutucu ve o kadar karanlık duruyordu ki. Bu hali beni ürküttü. Babama silah çekmeye başka hiç kimse cesaret edemezdi.

Raynold'unda silahını Damon'a doğrulttuğunu gördüm. Onun önüne geçmek istedim ama beni durdurdu. Babam küçümseyen gözlerle bana baktı.
"Valeria, kocanın beni, öz babanı öldürmesine göz mü yumacaksın?"Bu sözlerde alay vardı. Biliyorum, korkmuyordu. Korkusuzca ona baktım. Damon'un beni durduran elini yavaşça ittim. Bir an çenesi gerilse de hemen normale döndü ama bakışlarını babamdan hiç çekmedi.

Yavaş hareketlerle ilerlerken herkesin bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum. Adımlarımı hızlandırmadan Damon'un önüne geçtim. Sonra adımlarımı geri atarak sırtımı onun sert ve güçlü göğsüne yasladım. Boşta kalan eliyle belimi sardı. Sağ elimi uzattım ve Damon'un silahı tutan elini kavradım. Ne yapmak istediğimi anlamışçasına silahı avucuma bıraktı.
"Babacığım, asla senin kanınla kocamın elini kire bulamam. Gerekirse zevkle bunu ben yaparım." Şaşkın bakışları ile yüzüme odaklandı. Bende herhangi bir korku ifadesi arıyordu biliyorum ama bulamayacaktı. Çünkü arkamdaki adam, bana sonsuz güç veriyordu. Damon iki eliyle de belimi kavradı. Silahı elimde hiç titretmeden ona doğru tutuyordum.
"Neden şaşkınsın baba! Ben artık o evde hükmettiğin bir Krukovich değilim. Ben bir Konitopolus'um."
Sinirle çenesini sıktı.
"Senin gibi bir kızım yok benim." Gülümsedim.
"Ne tesadüf, benimde bir babam yok.20 yıl önce beni o malikânede bırakıp gittiğinde seni çoktan gömdüm ben!"

"Bunun hesabını vereceksin Valeria, hepinize ödeteceğim." Bir kahkaha attım.
"Elbette Dimitri. Hesabıma yaz." dedim ukalaca. Elimdeki silahı ona doğrulturken, kelimelerin üzerine basarak söyledim.
"Benden, kocamdan ve ailemden uzak dur Dimitri! Yoksa yemin ederim, o boktan evine gelir, iğrenç çalışma masana tek kurşunla beynini akıtırım. Bunu çekinmeden yaparım." Oldukça sakin ve kendimden emin gözüküyor olabilirim ama içimde kopan fırtınadan kimsenin haberi yok. Babam bakışlarını benden Damon'a çevirdi.
"Seni terk edecek Damon, hem de ona en ihtiyacın olduğu anda. Bu yapacak çünkü ruhu da aynı yüzü gibi annesine benziyor."Sinirle bir adım attım.
"Annemi ağzına sakın alma! Ben onu asla terke etmeyeceğim. Neden biliyor musun? Çünkü benim kocam sana hiç benzemiyor. Sen berbat bir baba ve kocasın. Annem bu yüzden seni terk etti."

"Annen, bir sürtüktü. Çünkü beni bir başka adam için terk etti. Ama Tanrı cezasını verdi." Sinirden dudaklarım titredi.
"Seni terk ettiği için onu asla suçlayamam. Bunu hak ettin sen." Babam bir adım atmıştı ki. Damon, araya girdi. "Git Dimitri, Defol! Çünkü karımın sinirlerini bozuyorsun. " Babam hızla arkasını dönerken kapıda durdu ve başını hafifçe bize çevirdi.
"Seni terk ettiğinde Damon, orada olup kalbinin acıyı çekişini zevkle izleyeceğim."
Ardından kapıyı çarpıp, koruması ile çıktı. Titreyen bedenimle orada kalırken. Damon beni kucakladı ve Antonio elimdeki silahı aldı. Başımı onun göğsüne yasladığımda hıçkırıklarımın arasında konuştum.

"Ben acınası biriyim." Damon beni kucağında daha çok sararken kulağıma fısıldadı. "Hayır, sevgilim. Sen tanıdığım, en cesur kadınsın."

Konitopoluos serisi 1 Kacak GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin