Bolum 27

8.8K 645 2
                                    

27.BÖLÜM

"Günaydın kardeşim." Antonio'nun sesi ile başımı kaldırdım ve gülümsedim.
"Sana da kardeşim. Nasılsın?" Geçip karşımdaki koltuğa oturdu.
"Ben iyiyim de senin bu sırıtışının sebebini merak ettim." Arkama daha çok yaslandım ve zevkle gülümsedim. "Evleniyorum. Yani umarım. " Şaşkınlıkla bana baktı.
"Nasıl yani?" Elimi masamın çekmecesine uzattım. Çekmecenin içinden çıkardığım kutuyu kardeşime uzattım. İlgiyle kutuya baktı ve açtı. Ardından gülmeye başladı.
"Damon, seni tanıyamıyorum. Tanrım, sen umutsuz bir romantik oldun." Sinirle kutuyu elinden çektim. "Sen ne anlarsın ki zaten. Her gece bir kız değiştirdiğin için olsa gerek.." Antonio'nun kahkahası ortalığı çınlattı.
"Senin kadar aklımı kaçırmadığım ortada! Ne zaman bu olay gerçekleşecek.? " Gülümsedim.

"Bu akşam, uçağımı hazırlattım. Paris'te halledeceğim bu işi." Antonio yavaşça ayağa kalktı.
"O zaman sana iyi şanslar kardeşim. Ben Demi'ye haber vereyim de Klaus'la ilgilensin." Başımla onayladım onu. Bu kez her şeyin usulünce olmasını istiyordum.

"Neden hazırlanıyorum anlamadım." Demi gülümseyerek Klaus'u kucakladı.
"Valeria, her şeyin hesabını sorma!Damon seninle baş başa bir gece geçirmek istiyor. Bence çok hoş." Derin bir nefes verdim.
"Sanırım haklısın, bu kadar maceradan sonra baş başa kalmak iyi gelebilir." Bakışlarım Demi'den Klaus'a yöneldi. Onu alıp kucakladım ve sevgiyle öptüm.
"Bu gece halanda kalmak istermisin?" Heyecanla gülümsedi.
"Evet. " Saclarını okşadım.
"Pekala, ama yaramazlık yok." Eğilip oğlumu öptüm.
"Eğer uslu olursan dönüşte sana bir hediye getireceğim." Gülümsemesi genişlerken sevinçle ellerini çırptı. "Annen seni çok seviyor." dedim. "Klaus, anneyi seviyor." diye cevap verdi. Demi'ye döndüm.
"Sanırım çıksam iyi olacak. Teşekkür ederim Demi." Yanağımdan öpüp göz kırptı.
"Bu iyilikleri biriktiriyorum canım. Zamanı gelince ödememi alacağım meraklanma."


O kadar heyecanlıydım ki. Şoför limuzini evimizin önüne yerleştirdiğinde kalbimin yerinden çıkacağını sandım. Şoförün kapıyı açması ile yavaşça indim. Gözlerimi kapıya yönelttim. Kapıyı açan görevli saygıyla eğilirken çıkanın karım olduğunu biliyordum ama üzerindeki saçlarıyla uyumlu ateş rengindeki elbise ile o kadar muhteşemdi ki. Ona tekrar aşık olduğumu düşündüm. Önce arabaya sonra smokinli olan bana baktı. Henüz hava kararmamıştı. O kadar güzeldi ki elbise tüm vücuduna oturuyor ve o mükemmel hatlarını ortaya döküyordu. Onu çok özlemiştim. Vücudum adeta onun için yanıyordu.3 yıldır, ona dokunamamıştım ve artık bu gece buna son vermeyi düşünüyordum. Gözüm straptez elbisesi yüzünden açık kalan omzuna gitti. O lanet kurşun yarası hala oradaydı. O acıları hatırlamak istemedim.

Eğer Valeria olmasaydı, muhtemelen Dimitri'yi ya öldürmüş yada hapse yollamış olurdum. Hayatımın aşkına yaklaştım ve uzanıp elini tuttum. Daha fazla uzak kalmaya dayanamadan onu kollarıma çektim. "Çok güzelsin hayatım." Küçük ellerini göğsümde gezdirdi.
"Sende fazla yakışıklı." İri mavi gözlerine bakarken o denizde kaybolduğumu düşündüm. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim. Onu nasıl Elise ile karşılaştırmıştım. Nasıl bu kadar aşık olduğumu görememiştim. Eğilip kırmızı dolgun dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.
"Hazır mısın?" Gülümsedi.
"Nereye gideceğiz." Elimi ince beline koyup onu araca yönlendirdim. "Tamamen sürpriz, sana şunu söyleyebilirim ki aklını başından almayı planlıyorum." dedi kulağına eğilip. Bir kahkaha attı.
"Bunu uzun zaman önce yaptığını düşünüyordum. " Tek kaşımı alayla kaldırdım.

"Tatlım, bu geceden sonra bana karşı hayır kelimesini unutacaksın." Gülümseyerek araca bindiğinde her şeyin hazır olduğundan emin olmak için Natalia'ya bir mesaj attım.Uçak havalimanına indiği halde nerede ve hangi şehirde olduğumuzu Damon hala açıklamamıştı. Esas şaşırtıcı olan son iki haftadır. Beni Klaus'un görmediği her yerde sıkıştıran adamdan esir yoktu. Oldukça kibar nazik ve anlayışlı ama bir o kadarda mesafeliydi. Ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlayamadım. Uçaktan indiğimizde bizi yine bir limuzin karşıladı. Ayrca binip siyah camlarla örtüldüğümüzde daha fazla dayanamadım.
"Damon, ya hemen nerede olduğumuz söylersin yada yemin ederim kapıyı açıp atlarım." Sıkıca ellerimi tutunca gerçekten bunu yapacağımdan şüphelendiğini anladım.
"Valeria, sadece birkaç dakika daha...Lütfen... " Derin bir nefes aldım. "Pekala, umarım buna değer." Araç durunca şoförün kapıyı açmasını beklemeden dışarı çıktığımda adeta şoka girdim. Başımı kaldırıp bu muhteşem görsel şölene baktım. Damon arkamdan gelip bana sarılınca sevgiyle ona yaslandım.

"Nasıl buldun prenses." dedi o çekici sesi ile kulağıma.
"Damon,bu muhteşem." Eğilip boynumu öptü.
" Senin kadar değil sevgilim." Yavaşça arkamdan uzaklaşıp elimi tuttu. "Çıkalım mı?" Şaşkınlıkla ona baktım. "Oraya mı?" Gülümsedi.
"Evet, bu akşam burada yemek yiyeceğiz." Sevinçle kendimi kollarına attım. "Hadi gidelim." Paris'teydik. Âşıkların şehri... Eiffel kulesinden çıkarken hiçbir yere bakmadım. Bana bu kadar çok mutluluğu yaşatan kocama odakladım gözlerimi. Dudağını hafifçe kıvırıp bana baktı.
" Bu şekilde bakmanı tavsiye etmem kızıl! Yoksa bu geceyi erken bitirebilirim." Utandım bakışlarımı çevirdim. Sonrada yavaşça sordum. "Beni özledin mi?" Kulağımın hemen arkasında hissettiğim dudakları ile bacaklarım titredi.
"Bunun cevabını kısa bir süre sonra alacaksın. Söz veriyorum." Ahhh. İçimden bir ses, bağırıyordu.Boş ver yemeği hadi gidelim. Zorluklada olsa o sesi susturdum. Kulenin en sonuna çıktığımızda hafif başım döndü ama beni belimden tutan kocam sayesinde dimdik yürüdüm. Biz şu anda muhteşem Paris manzarasında oturmuş şaraplarımız içerken, yaşadıklarımı düşünüyordum. Bu an çektiğim tüm acılara değerdi. Yemeklerimizi yerken neredeyse hiç konuşmadık.

Sanki ilk kez birlikte oluyorduk. Yemeklerimiz bittiğinde hemen kalkacağımızı düşünüyordum. Âmâ Damon bakışlarını çekmedi. Nedense bu beni utandırıyordu.
"Valeria, benimle mutlu musun?" Soru o kadar ani geldi ki. Şaşırdım. "Elbette, yoksa yanında işim ne?" Gülümsedi. O anda başımızdaki keman sesleri ile şaşırdım. İki kişi harika bir müzik çalıyordu. Damon yavaşça kalkarken hala şaşkınlıkla ona bakıyordum. Önüme geldi ve tek ayağının üzerine çöktü. Etrafa baktım herkes bize bakıyordu.
"Damon, ne yapıyorsun." İşte o anda elindeki siyah küçük kutuyu gördüm. Aman Tanrım. Kutuyu yavaşça açtığında bu zamana kadar gördüğüm en muhteşem yüzük oradaydı. "Valeria Elena Konitopolous... Tekrar ve sonsuza dek, hayatımın anlamı olur musun? Benimle evlenir misin Valeria?" Adeta tüm soluklar tutulmuştu. Masasında oturan herkes bize dönmüş ilgiyle izliyordu. Damon'un İngilizcesi o kadar kusursuzdu ki... Bir çok kişinin sözleri anladığını biliyordum.
"Damon, biliyorsun.Ben agresifim ve elim ağır." Gülümsedi.
"Her şeyin farkındayım tatlım merak etme." Hıçkırdım ve gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamadım. Yunanca cevapladım onu...
"Sonsuza dek seninim. Evet." Elimi tuttu ve yavaşça beni kaldırdı. Rusça düzgün bir aksanla
" Sonsuza dek benimsin." dedi. Dudaklarımız buluştuğunda tüm masalardaki insanlar ayağa kalkmış bizi çılgınca alkışlıyordu.

Konitopoluos serisi 1 Kacak GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin