Luke "kimseyle yakın iletişime geçme! Kimseyle çok yakın ve güvenilir konuşma içeride ne düşünüyordun?" maira"amy ve lois o kadar kötü olmaz." luke aşalayıcı bir şekilde güldü " ah Tanrım maira çok güzelsin keşke önceden tanışsaydık." maira başını iki yana salladı "ne demeye çalıştığını anlamıyorum. Çok saçma adam yaşlı ve iğrenç biri görmemezden gel..." "evet tabi biz görmemiş gibi yapalım o seni görsün." maira kollarını iki yana açtı "ben uyumaya gidiyorum." arkasına döndü ve kulübenin basamaklarına çıktı. "tılsımı bana ver." maira arkasına döndü "tılsımla içerde uyumayı düşünmüyorsun herhalde." maira tılsımı çıkarttı ve luke un ayaklarına attı. Kapı koluna elini attığı an lois kapıyı açtı. Maira sinirle onu itti. "sakin ol." luke tılsımı yerden aldı ve boynuna takıp gömleğiyle gizledi. Lois basamaklara oturdu "kavga mı ettiniz." luke "hayır." böyle bir ortamda aralarının açıldığını rakiplerine söylemek işlerine gelirdi."
Maira luke un yanındaki sandalyeyi çekip oturdu. Herkez masadaydı -7 kişi- herkes hayatını acı ağacının kristali için ortaya koymuş gibi görünüyordu. Bir çeşit kumardı sanki. Herkes korkulu gözlerle Ölüm ü bekliyordu. Kim bilir o çatlak bu sefer neler saçmalayacaktı. Ölüm masanın başına geçtiğinde herkes ciddi bir pozisyon aldı. Ölüm gülümsüyordu "geceyi iyi geçirdiniz mi? Yeni arkadaşlarınız olmuş bakıyorum. Eminim herkes bu küçük geceden memnun kalmıştır çünkü bu son kere uyanışınız olabilir. Bu sefer bir kere daha hayatta kalabilirsiniz. Çünkü bu sefer fırtınada silah arayacaksınız." kimse tabiki bir şey söylemedi. Fırtınada silah aramak? Bu herkesin kafasında soru işareti oluşturdu. Silahla bir yaratıkla mı savaşacaklar? Bir savaş mı çıkacak? Ölüm "bu sefer eminim ölmezsiniz ama yinede silahınızı bulmaya çalışın. Silahlar çok basit bir yerde tabiki hepiniz bulacaksınız " herkesin içine su serpmişti bu cümlesi."ama 2 silah eksik.7 kişisiniz ama sadece 5 iniz şanslısınız. Son ikiye kalmayın ve asla oyalanmayın." bir ağacın önüne gitti. Köküne eğilde ve bir fermuar gibi gövdesini açtı. "başlayın." herkes sırayla masadan kalktı ve sırayla ağacın gövdesine girdi. Bu daha ilginç bir hal alamazdı. Luke ağaca doğru ilerlerken maira arkasından baktı.iyi olacak... Ölüm luke un kolundan tuttu "hayatta kal.iyi şanslar"herkese yaptığı gibi onada bir kürk verdi. luke kolunu kurtardı ve ağaca girdi. Maira ağaca doğru ilerlerken Ölüm ün ona sırıttığını farketti. Kesin içinden geber diyordur.maira ağaçtan geçtiği an ne olduğunu anlayamadı. Bir kar fırtıbasının içinde buldu kendini. Hiçbir şey göremiyordu. Hemen sıcacık kürkü kendine doladı. Kar dinene kadar dümdüz ilerledi. Aklında sadece luke vardı. Şuanda oda mı ordaydı? Rezalet bir sis çıktı. Çok uzun bir süre yürüyordu. Zaman kavramı resmen yok olmuştu. Bunu yapmak zorundaydı mağarayı bulmalıydı. Az da olsa sesler duydu. Ölümcül sessizliği olan kar sesleri yutuyordu. Sisten iki kişinin boğuştuğunu farketti. Kim olduklarını anlamak için bir süre bekledi. Anlayamıyordu. Yaşlı ve şişman adamı görebiliyordu ama onunla savaşanı göremiyordu. Maira kim olduğunu içten merak etti. Yaklaştı. Karın sessizliğinden onu duymamalarını umut etti. Şişman adam lois in üstüne oturmuş ve onu öldüresiye dövüyordu. Maira lois e yardım etmek istedi. Ama onun da ne yapacağı belli değildi. Maira yı elemeye çalışabilirdi. Maira boynundaki tılsımı aldı ve adamın üstüne atladı. Adam maira ya vururken maira izin verdi. Lois yanlarında öksürüp soluklanıyordu. Şişman adamın yağlı saçları karda parlıyordu maira ya vururken bir yandanda gülüyordu. Maira kimsenin göremeyeceği şekilde tılsımı adama tuttu. Ne olacağını öğrenecekti. Tılsım adamın ruhunu mavi kristaline çekerken adam maira ya korku dolu gözlerle maira ya baktı ve birden kafası mairanın yanına düştü. Bir kişiyi elemişti. Bir süre yaşadığı şeyin şokundan kurtulmaya çalıştı. Lois adamı maira nın üstünden alıp yana vahşice fırlattı. Elini maira ya uzattı. Maira destek alarak kalktı. Lois maira ya sarıldı "teşekkür ederim sen olmasan ölmüş olurdum." maira bir süre gözlerinin kararmasının geçmesini bekledi. Hiçbir şey göremiyordu. Gözlerindeki mavi yıldız atağı geçince sonunda lois in güçlü kollarını hissetti. Geri çekilip yüzüne baktı. Dudağı ve kaşı patlamıştı. Gözü yerinden çıkacakmış gibi duruyordu. En son gördüğünde yakışıklıydı ama şuan aynı şey söylenemezdi. "git ve silahını al lois!" lois "beraber gidebili..." maira silkelendi "hayır tek başımıza başarmalıyız." lois gülümsemeye çalıştı "bugün yeni bir dost edindim." maira gülümsedive arkasına dönüp yoluna devam etti.
İleride bir yer vardı. Gerçekten bir mağaraydı. Bu sınavın hiçbir zorluğu yoktu. Bu 3. Sınav için büyük bir gönderme ve ipucuydu.maira koşarak hızla mağaranın ağzına geldi ve soluklandı. İçeri girdiğinde cam kapılarla karşılaştı. Kapıların üçü açıktı. Kapalı olan cam kapıların arkasında bir silah vardı. Onunda arkasında sadece bir tane vardı. Luke un silahını almış olmasını umdu. Kapıyı açıp silaha uzandı. Elini aldığı an kendini ağacın gövdesinde buldu. Uyumuş muydu? Bu önemli değildi luke güvende miydi? yerinden sıçradı ve kapıdaki Ölüm üzgünüz itip etrafına baktı. 3 kişi vardı. Ama luke yoktu. Dizlerinin üstüne çöktü. Bu korkunçtu. Silahı fırlattı ve yüzünü ellerine gömdü. O sırada birisi omzuna dokundu. Luke onu kaldırdı ve sarıldı. Maira bir an travma geçirmişti. Son silahı o aldığı için ondan daha geç gelmişti. Ölüm" bu dokunaklı an için teşekkür ederiz. Ama Size iyi geceler. Fazla samimiyete girmeyin. Güvenin bana çok pişman olursunuz." maira" korkunçsun! İğrençsin ve sadistsin!" ölüm " iltifatların için sağol. Sen olmasan ne yapardım?! " maira ağzını açtığı an luke onu sırtına aldı" atçılık sever misin? Evet seversin!" kulübeye doğru koşmaya Başladı.
Düşüncelerinizi bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maira'nın Sihri
FantastikLuke yere uzandı. Gökyüzü mavileşiyordu. Luke canının acıdığını hissetti. Yapayalnızdı. Vampir kardeşlerini kaybetmişti. Ucubenin teki sevdiği kızı gözü önünde kaçırmıştı. O ise yaralı bir bacak ile yavru bir kedi gibi pençelerini savurmuştu. Maira...