Luke etrafı kontrol etti. Ortalıkta kimse görünmüyordu. Maira elinde ki alışveriş poşetlerini yere bıraktı ve asansörü çağırdı. Sıradan bir gün geçirmişlerdi. Avusturalya ilginç bir yerdi.
Gecenin bir yarısıydı. Kapı çalıyordu. Maira kapı sesini rüyasında duyduğunu düşündü ve arkasına döndü. Luke un ayak seslerini duyuldu. Gerçekten kapıda biri vardı. Maira kapıya gitti. Luke ses çıkarmaması için işaret verdi. Kapı deliği yoktu. Kapı bu sefer daha şiddetli vuruldu. Luke “böyle bir otelde herkes uyurken kimse bize saldırmayı düşünmez.” luke kapıyı açarken maira geriye çekildi. Karşılarında orta yaşlı sıradan bir adam normal bir yüz ifadesiyle karşılarında duruyordu “aşağıya inin.” başka bir şey söylemeden arkasına dönüp gitti. Luke kapıyı kapattı.“git ve hazırlan. Bu kristali almak için bir şans.” maira odasının kapısını kapattı ve siyah bir atletle kot pantolon giydi. Yarış diyerek ne demek istediklerini anlamamıştı. Luke gergin görünüyordu “ne olursa olsun yanımdan ayrılma!” maira “kristali istiyen çok fazla kişi olmalı. Eğer bu bir yarışsa yeteneklerimizle çoğu kişiyi elemişizdir.” luke “çok emin olma.” resepsiyona indiklerinde her şey sakin ve güzel görünüyordu. Bir görevli onları sıradan ama küçük görünen bir odaya soktu.bu inanılmaz bir şeydi.burası kocaman bir konferans salonuydu. Bir tuhaflık vardı. Burası otele ait değildi. Gökyüzünde yıldızlar ışıl ışıl parlıyordu. Açık alanda kocaman bir masa ve 30-40 insan vardı. Maira ve luke iki boş sandalye bulup oturdu. Ardından ürkütücü bir kadın masanın başına geçti. Gözleri beyaz ve açık sarı gibi olduğu için kör gibi duruyordu. Çok egzotik ve korkunç görünüyordu. Konuşmaya başlarken çok ciddi durdu “öncelikle ”
Saçını boynundan geriye itti “ içinde tereddüt olan herkes ölecek. Çünkü geri dönemezsiniz.” 20 yaşlarında bir genç ayağa fırladı “vazgeçtim. Lütfen ben başlamadan geri dönüyorum. Kristalin sende kalsın!” herkes dönüp gence baktı. Soğuk terler döküyordu. Korkunç kadın gülümsedi ve ciddi bir duruşla onun yanına doğru ilerledi. Genç korkulu gözleriyle etrafa bakıyordu. Kadın yanında durdu. “lütfen otur.” çocuk sandalyeye çömelirken omuzlarından tuttu ve onu sıkıca oturtturdu. Birden bire hiç belli olmayan bir kılıç çıkartıp zavallının kafasını gövdesinden ayrıldı. Bir kaç kişi çığlık attı. Maira luke un kolunu tutarken sıktı. Kadın gülümsedi “başka gitmek isteyen var mı ? Özgür kalmak?” etrafını süzdü. Uzun bir süre mairayla göz göze geldi “bana ölüm diyebilirsiniz” “yarış boyunca hile yapılmayacak.” arkada duran taştan
alana oturdu ”hile yapan burda idam edilecek. Acı bir şekilde. Yavaş olacak.ölmek isteyecek ama acı çekecek. ” bir süre etrafını izledi. Bu iş sıkıcı olmaya başlamıştı. Luke un sinirleri çok gerginleşmişti seni küçük fahişe! Sonuç? Ölüm konuşmak için ağzını açtı. Luke ile göz göze gelince ağzını kapattı ve gülümsedi. O sırada luke un içinde bir şey koptu. Onun iç sesini duymuş olabilir miydi? Gözlerini kaçırmadı. Korkmuyordu. Dimdik ölümün ruhani gözlerine baktı. Ölüm “cesaret. Sadece cesaret yetmez. Zeki olmak lazım. İlk oyun bunun üzerinde olacak. Küçük bir tünleden geçiceksiniz. Hiç durmadan emeklemelisiniz. Çünkü tünel bir tül kadar ince olacsk. Hızlı ve hafif hareket etmelisiniz” 35 yaşlarında bir kadın “bu imkansız. Düşersek ne olacak.” ölüm bir süre kadının gözlerine baktı “düşerseniz size ne olacağına acı ağacı karar verecek. Ama asla durmamalısınız. Ne sebepten dolayı olursa olsun!” kimseden ses çıkmadı. Ölüm masanın etrafını dolaşmaya başladı. Kimse cesaret edip dönüp bakamıyordu. Ölüm luke un arkasında durdu. Luke yutku ve terlemeye başladı. Kafasını göz açıp kapayana dek koparabilirdi. Ölüm konuşmaya başlamıştı. Luke korkudan ilk dediklerini duyamadı. Ağırlığını sandalyesine vermişti. Konsantre olmaya çalıştı. “... Arkadaşım mı olacaksın yoksa düşmanım mı ? Bu sizin kararınız. Ama tavsiye edileni eminim hepiniz biliyorsunuzdur. Arkamdan iş çevirmeye kalkışmayın. Çünkü acı ağacının tek bekçisi ben değilim.” sesi çok ciddi çıkıyordu. Bıçağını luke un kafasından geçirmişti. Luke un bir tutam saçı üzerine döküldü. Ölüm az önce korkutucu bir ciddiyetdeyken şuanda şeytani bir şekilde gülüyordu. Luke yerinden fırladı ve kafasını kontrol etti. Nefes almayı hatırladı ve dönüp arkasına baktı. Ölümü karşısında göreceğine inanıyordu ama orda değildi. Masanın etrafını gezmeye devam ediyordu. Luke derin bir nefes aldı bu çok yakındı.ölüm bir çalılığı işaret etti. “herkes çalılıkta emeklemeye başlasın.” maira nın yanına geldi ve elinden tutup onu kaldırdı “senin bedenlerinde güzel bir kız için zor olmamalı. Hadi başla.” maira sert bir bakışla elini kurtardı ve çalılığa doğru yürüdü. Bu bir böğürtlen çalısıydı ve çok sığdı. “eğil!” maira döndü ve bağırdı “burdan geçebileceğimi düşünmüyorsun herhalde.” ölüm maira ya doğru yürüdü. Burun buruna geldiler. Birbirlerinin nefesleri yüzlerine çarpıyordu. Ölüm maira nın karnına tekme attı. Maira ne olduğunu anlamadan kendini yerde buldu. Luke ayağa fırladı. Ölüm mairanın kalçasına tekme attı “emekle yoksa buraya ve hayatına veda et!” maira nın canı çok acıyordu. Çok sıkı tekmeler yemişti. Luke koşarak yanlarına geldi. “ne yaptığını sanıyorsun? Ordan geçerken dallar her yerine batar.” ses tonu gayet yumuşaktı. Ölüm luke un çenesine yumruk attığı an luke tökezledi. Hiç anlamadan luke un yakasından tuttu ve onu dizlerinin üzerine çömeltti. “hadi geçip geçemeyeceğini öğrenelim sevimli yaratık.” luke burda bir iş olduğunu anladı. Koluyla gözlerini kapadı.
Emeklemeye başladı. Ona hiç bir şey batmıyordu. Çok yumuşak bir ortamdaydı. Gözlerini açtığında yemyeşil ve daracık bir tünelde emekliyordu. Birden duraksadı. Duraksadığı an ayağı içe çöktü. Hızlı olmazsa içine düşecekti. Herkes şaşkındı. Luke o dikenlerin arasından geçerken gözden kaybolmuştu. Ölüm maira ya baktı “uza.” maira sinirle emeklemeye başladı. Yeşil bir tünel. Maira hiç durmadan emekledi. Canı acıyordu. Diz kapakları ve el bilekleri mahvolmuştu. Bir inleme sesi duydu “luke?” luke maira nın sesini duyunca dahada hızlandı. “nerdesin?” yeşil bir tüneldeyim.” luke kulağını yan duvara dayadı “hemen yanındayım.” maira “bazen korkunç sesler geliyor” luke “ne olursa olsun durmamalıyız.” bir süre hiç durmadan emeklediler. Yaklaşık bir saat olmuştu.aşağıda şefaf bir alan vardı. Maira bir saniye durdu ve baktı. Bir adam zavallı bir kadını kırbaçlarken kadının korkunç öğürmesi tüneli dolduruyordu. Bu doğru olamazdı. Görmezden gelip çekip gidemezlerdi. “luke! Geri dön! Geri dön!” luke “ne ? Ona yardım etmemeliyiz.” maira bağırdı “anlamıyorsun geri döön!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maira'nın Sihri
FantasyLuke yere uzandı. Gökyüzü mavileşiyordu. Luke canının acıdığını hissetti. Yapayalnızdı. Vampir kardeşlerini kaybetmişti. Ucubenin teki sevdiği kızı gözü önünde kaçırmıştı. O ise yaralı bir bacak ile yavru bir kedi gibi pençelerini savurmuştu. Maira...