"Buyurun Kimsiniz"

9.8K 432 22
                                        

En çokta üç şey yorar insanı;

Affetmek,içi yanarken susmak ve olmayacağını bildiği halde hayaller kurmak..

ve ben çok yoruldum..

jilet'i affettim mi?

Bilmiyorum.Ama tek bildiğim jilet şu anda kollarımda ölü bedeni ile,kardeşi biraz ötemizde.Ben ise şoka girmiştim.Şu anda yaşadığım şok poyrazın yaşadığını öğrendiğim için değildi..

Ben şu anda ağlıyordum.Sevdiğim adamı öldüren adam kollarımda ölü,Ama ben onun için ağlıyordum.

İçimi çeke çeke,hıçkıra hıçkıra...

jiletin bacağımdaki kafasını kaldırdım.Başını betona bıraktım içeri sancağın adamları girdi..

Sancağı ve jileti kucaklayıp götürdüler.Ben ise o depoda boş boş etrafa bakıyordum. Bacaklarımda derman yoktu.Kendimden nefret ettim.Beni böylesine seven bir adam'a ben neler yapmıştım..

O beni üzmemek için sevdiğim adamı öldürmedi.Ama ben ona  gülümsemedim.Birlikte kahkaha atmadık.Film izlemedik.Son günleri benimle geçti..

Kapımda ağlayarak..Ve beni severek..

Ayağa kalktım.olmuştu işte artık jilet yoktu..ağlamam anlamsızdı.Ben jiletten nefret ediyorum ağlamam lazım..göz yaşlarımı sildim hemen kalkıp caddeye koştum ve bir taksi çevirdim..

hava soğuktu..ve gözyaşlarım soğuyordu buda beni üşütüyordu.üstüme baktım elbisem tekme atarken yırtılmıştı..ve halsizdim..ağlamak bile beni yormuştu..her şey yoruyordu..sevdiğim adam..seven adam..ne yapmam gerekiyordu.. jileti düşünüp ağlamam mı?yoksa aşkımın peşine düşüp beni kendinden çok seven adamı soğuk toprağa tek başına bırakmak mı?

hayır jilet bunu hak etmedi en azından bunu ona borçluyum...onu sevemedim ama ölümle beraber dans edecektik mezarda beraber olacaktık..

taksiye başka yere gitmesini söyledim. yarım saat sonra mezarlığın ordaydım ve adamlar sancağı gömüyorlardı.hiç şaşırmamışlardı. galiba böyle olacağını onlarda biliyordu..

taksinin parasını ödeyip indim..ve adamların yanına gittim..

"siz kendi adamınızı gömün jilet'e dokunmayın"dedim hepsi birbirine bakıp anlaştılar ve sancağı gömüp jileti ise toprağa koyup gittiler..

bende mezarın içine atladım..ve kefenli jiletin yanına uzandım başımı kalbine koydum..

"jilet inanmayacaksın ama şu anda atmayan bu kalbin benim için atmaya devam etmesini istiyorum..evet artık çok geç ama bilseydim sana yine böyle davranırdım sana yalan söylemek istemem ,seni kandırmak,olmayan birşeye inandırmak neden dersen çünkü sen benim için değerlisin seni hayatım boyunca unutmayacağım benim için hep özel olacaksın "

birkaç saat atmayan kalbinin üstünde durdum olmayan kalbinin ritmini dinledim bir zamanlar benim için atan kalbin durmasını izledim..kefenin düğümünü çözüp jileti alnından öptüm ve dudaklarına derin bir öpücük bastırdım..

"yaşarken yapamazdım ama ben böyleyim işte bir ölüyle yatıp onunla konuşabilen bir kızım çünkü bende ölüyüm...ölüm bedenin ölmesi benim ruhum öldü varsın bedenim ritimsiz kalsın"

ve orada uyuya kaldım..jiletin ilk gecesinde ona sarılıp uyudum ilk ve son kez beni delicesine seven adamla son kez...

sabah soğuğun açık bacaklarımı üşütmesiyle uyandım...neredeydim ben neresi burası..

yanımda beyazlara sarılı jileti görmemle yine burnum sızladı rüya olmasını o kadar istedim ki ama yok jilet yanımda ölü..

mezardan çıkıp kürekle jiletin üstüne toprak attım...

işim bittiğinde mezarına şöyle bir baktım..

"mezar taşını pembe yapayım mı haa"

kendi kendime güldüm sonra tekrar korkunç mezarlığın sessizliği etrafımı sardı.burası ölülerin

yeriydi..bedeni ölenlerin..susanların..burası jiletin mezarının olduğu yerdi..

daha fazla durmak istemedim..ve bir taksi çevirdim.

taksiye binip adresi söyledim.ve evime gittim onun karşısına böyle çıkmak istemiyordum..

evimin önüne geldim ve parayı ödeyip taksiden indim..çok heyecanlıydım ama buruk normal heyecanlılık değildi bu yarım ,acılı,buruk..

kapıyı açıp içeri girdim.ve üstümdeki elbiseyi çıkardım.hemen duşa girdim..duş alıp çıktım..ve saçlarımı kuruttum..üstüme siyah bir pantalon ve hırkalı deri ceketimi giydim saçlarımı düzleştirmeye çalıştım ama olmayınca düzleştirici'yi duvara atıp paramparça ettim.saçıma beremi giyip evden çıktım..taksi çağıracaktım ama param yoktu..hemen aklıma siyah bebek geldi en son onu barın önünde bırakmıştım.yürüyerek bar'ın olduğu yere gittim.arabam yoktu.

siktir! ah polis kesin aldı arabayı off gitti siyah bebek.mecburen metrobüse bindim.arabada bir bebek bana bakıp bakıp gülüyor..kahkaha atıyordu ben ona sinirli öfkeli bakınca daha çok eğleniyor ve daha çok gülüyordu..çocuklardan nefret ederim.helede bunun gibi tatlı olanlardan..ne olsa ilerde ya şerefsiz olacak karısını dövecek yada sürtük olacaktı..

otobüs basmaya başlamıştı..ağzına kadar doluydu resmen...daha fazla dayanamayıp hemen indim ve poyrazın olduğu adrese yürümeye başladım..

acaba ilk ne diyecekti..beni özledi mi hemen orada mı onu sevdiğimi söylesem evet evet hayat kısa başka zaman ertelemek istemiyorum..

adrese geldim bir siteydi. asansör'e binip 18. kata çıktım.

inip kapının zilini çaldım.kapıyı gecelikli bir kadın açtı ve ağzını yaya yaya konuşmaya başladı.

"ne vardı? kimsiniz"

"ben poyraz'ı aramıştım ama"

o anda kapıda poyraz belirdi..nasıl değişti bu kadar..vücudu herşeyi değişmişti.kirli bir sakalı vardı.ve bakışları değişmişti..sanki..sanki beni tanımıyormuş gibi bakıyordu poyraz..

"buyrun kimsiniz"dedi poyraz.

arkadaşlar ailemiz gittikçe büyüyor bu yüzden teşekkür ederim benim daha iyi yazmam için biraz süre lazım +15 vote ve+5yorumda yeni bölümle karşınızdayım ve haftada bir bölüm atayım olur mu düşüncelerinizi yoruma yazın hepsine cevap veriririm emin olun D.K

GÜLÇİN BAŞTUĞ:YAZAR















KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin