Çöküş

396 17 20
                                    

İyi okumalar
Elena
Ve yine o nefret ettiğim hastanedeydim.Can bizi aceleyle hastaneye yetiştirmişti.Bi an cidden Rüzgar beni görecek sandım.Ki o durumda görse bile pek umursamazdım doğrusu.Can ile ameliyathanenin önünde bekliyorduk.Bu ameliyathane önü bana çok tanıdıktı.Belkide tek fark o sedyede yatanın benim olmamdı.Sedyedeki halimle şuan ki durumu karşılaştırmaya kalksam şuan ki gecer gibiydi.Cidden beklemek çok zordu.Ve ben beklemekten nefret ederdim.O gün geldi gözümün önüne bi an.Rüzgar'ın sürekli benim yanımda olduğu anlar.Beni öptüğü an... Bunların yokluğu canımı yakıyordu belkide ama intikam ateşi her seferinde daha ağır basıyordu.Vazgeçmeyi cidden denemiştim.Bu intikam oyununa bir çok kez son vermeyi istedim.Ama becerememiştim işte.O kadar da kolay değildi ihaneti unutmak.Gökhan'ı özlemiştim.Belki şuan yanımda olsa, bana destek olsa herşey çok daha kolay olacaktı.Gökhan'a ne olduğunu soracak olursanız şöyle söyliyeyim ; Rüzgar ve benim yakın olmama dayanamayıp Amerikaya taşındı.Ve bana tek kelime etmeden.Ona hala kızgındım.En azından bir vedayı hakettiğimi düşünüyordum ama o bana bunu bile çok görmüştü işte.
Yapayalnızdım yine.Tek başıma.Hayat her seferinde aynı oyunu oynamıştı bana aslında.Beni bir mutlu edip bin üzmüştü.İlk önce sıcak yaz gününde bir meltem gibi gelirdi sonrasında herşeyi yıkıp dökecek bir hortuma dönüşürdü.Her onardığım tekrardan paramparça olurdu ve bende sıkılmıştım onarmaktan.Artık ne kadar onarsamda tekrardan parçalanacağını biliyordum.Galiba kabullenmiştim artık.Bazı durumlarda kabullenmek gerekiyor işte.

Ameliyat başlayalı neredeyse iki saat olmuştu ama içeri ne giren vardı ne de çıkıp tek kelam eden.Ben ameliyathane kapısına umutsuz bir şekilde bakarken bir kadının sesini duydum.Ağlıyordu.Büyük ihtimal içerideki adamın karısıydı.Yanından da dört yaşlarında bir çocuk.Can la göz göze geldik bi an.Ne diyecektik ki ailesine? Nasıl açıklayacaktık bu durumu?
Şuan kadına açıklama yapsak bizi dinleyebilecek durumda değildi.Bizde susup önümüze döndük.Ne denirdi ki böyle bir durumda?

Ben boşluğa odaklanmışken belime dolanan minik kollarla irkildim.O kız bana sarılmış ağlıyordu.Şuan ne olduğunu pek anlamasada annesinin ağlamasından birşeylerin yolunda gitmediğini sezmiş olmalıydı.Yavaşça eğilip onla aynı hizaya geldim.Kıvırcık kumral saçları vardı ve cidden ona çok tatlı bir görünüm katıyordu.Gözleri bal köpüğü rengiydeydi ve cidden çok güzel bir çocuktu.Ben onu incelerken o minik kolları bu sefer boynumda hissettim.Kendine güvenli bir liman arıyordu bes belli.Ona sıkıca sardım kollarımı ve onu kucağıma aldım.Boynuma gömülmüş ağlıyordu.Hayatım boyunca çocuklarla çok fazla ilgilenme fırsatım olmamıştı ve böyle bir durumda ne yapılır tam kestiremiyordum.Galiba en iyisi o kucağımdayken biraz dolaşmak.

Biz onunla dolaşırken Can yanıma geldi ve "İstersen ver birazda ben ilgileneyim".Çocuğu Can a verip vermemekle tereddüt ettim ama tabi ben karar verene kadar o çocuğu çoktan almıştı kucağımdan.
Can ı cocuğa bakarken izledim.Ve bi an Can ın babam olmasını istedim.Çocuğa o kadar güzel sefkat gösteriyordu ki ben bile kıskanmıştım.Benim hiç böyle bir çocukluğum olmamıştı.Babam bana hiç şefkat göstermemişti ve hatta sürekli benden nefret etmişti.Can ve adının Su olduğunu öğrendiğim cocuk cidden çok iyi anlaşmışlardı.İlk önce hep birlikte kafeteryaya inip birşeyler içmiştik ve ardından Su ya oyuncak bir ayı almıştık.
Can ona ayıyı verdiğinde o kadar çok sevinmişti ki bu sahne beni bile gülümsemişti ve hep birlikte gülmeye başladık.Can cidden çocukları çok seviyordu.Bu hal ve tavırlarından belli oluyordu.Su ile çok güzel bir iletişim kurmuşlardı.Anladığım kadarıyla Su da onu çok sevmişti.Ama Can sevilmeyecek gibi değildi ki.Sırf Su gülsün diye öyle şebeklikler yapıyordu ki beni bile gülümsetiyordu.Can kötü işlere bulaşmış biriydi evet ama bi o kadarda iyi kalpli biriydi.Bunu Su sayesinde anladım galiba.
Biraz daha kafeteryada oturduktan sonra ameliyathanenin oraya çıktık.Korkuyordum.O adam hakkında ölüm haberi gelmesinden çok korkuyordum.Bu küçük kız babasını kaybetmeyi hiç hak etmiyordu ki.Ameliyathanenin önünde kimse yoktu.Yoksa? Hayır hayır Elena aklına böyle şeyler getirme.Sakin ol.
Can bana anlamsız gözlerle bakıyordu.O da anlamıstı galiba.Birbirimize bakarken birden hemşire geldi. "Galiba az önce ameliyatta bulunan hastanın yakınlarısınız.Şuan hastayı yogun bakıma aldık."."Peki yoğun bakım ne tarafta?"."Üst katta"."Teşekkürler".Basamakları ikişer üçer atlayarak üst kata çıktım.
Oradaydı.Yaşıyordu işte.Eğer o ameliyatta ölseydi kendimi asla afedemezdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 20, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vazgeçersen KaybedersinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin