Merhaba sevgili okurlar..
Bir ilk oldu ve ben söylediğim tarihte bölümü yayımlayamadım.Bir kaç sağlık probleminden dolayı kaynaklanan bu gecikmeden dolayı affınıza sığınıyorum.Yorumlarınıza,mesajlarınıza dönüş yapamadım her biri için tekrar kusura bakmayın..Pek keyfim olduğu söylenemez bu yüzden anlayışınıza sığınıyor sizi bölümle baş başa bırakıyorum..
Sevgiyle kalın..
★★★★★★★★★★★★★
Herkes gelen sandığın etrafında merakla toplanmış,içinden çıkacak olanı gerginlikle bekliyordu.Gönderenin adının yazılı olmadığı bu sandık gören herkesi şaşırtıyor ve meraklı bir kalabalık oluşturuyordu etrafında.Aslında çok da şaşalı bir şey denemezdi,kiraz renginden yapılmış dümdüz bir sandıktı işte.Üzerinde tek bir pürüz bulunmayan,aynı oranla zımparalanmış ve üzerine yat verniği atılmış sıradan bir sandıktı.Tek süsü ve elbette ki sıradanlığını bozan tek özelliği,sandığın üzerine oyulmuş iç içe geçen çember sembolüydü..
Tek merak uyandıran sandığın içindeki değildi elbet,evet görünen sandık merak uyandırıyordu ama asıl merak gönderenin kim olduğunu bulamayışlarından kaynaklanıyordu.Sandık teslim edildiğinden bu yana herkes dört bir yana dağılmış inatla göndereni bulmaya çalışıyordu ve onca zamana karşı bulabildikleri tek şey sandığın Türkiye'den gönderilmiş olduğuydu.Bu ipucunun bile kendi çabalarıyla değil,bile isteye ulu orta bırakıldığı herkesi daha bir kızdırıyordu.
Genç adam öfkesinden saçlarına asıldı."Açın" denmeden sandığı açamıyor olmak yeterince sinirini bozuyordu,zaten yeterince gergindi bu aralar.Son işi elinde patladığından,rütbesi düşürülmüş ve bilişime sürülmüştü.Kızağa çekilmekten daha iyi olsa da bu bile genç adamın rahatlamasına neden olmuyordu.Sırf bu yüzden üstlerinden emir bekliyordu ve bu da yetmezmiş gibi gönderen hakkında hiç bir iz bulamıyordu...Öfkeyle önünde duran sandalyesini tekmeledi,oldum olası belirsizliklerden nefret ederdi ve şuanda patlaması muhtemel bir sinir krizinin eşiğindeydi..
-Sakinleş!
Topuklu ayakkabıların zeminde çıkarttığı tok sese bir de otoriter sesi eklenmiş,kendisinden önce yaydığı güç girivermişti odaya.Kendinden emin,attığı her adımla,öfkesini zapt etmeye çalışan genç adama yaklaştı ve en sonunda karşı karşıya gelince durdu.Topuklu ayakkabı giymesine rağmen karşısında ki adamın yüzüne bakabilmek için kafasını kaldırması gerekiyordu.Bir adım geriye giderek genç adamla göz teması kurdu.Hiç çekinmeden isyanını bağırıyordu genç adamın gözleri. İtaatkarsızlığını,öfkesini,hiç bir şekilde ehlileşmeyeceğini.Ama her bir duygunun en gerisinde saklı duruyordu kırgınlığı,hayal kırıklığı.Genç kadın yakaladığı duygularla gözlerini kıstı ve gözlerini gözlerinden çekmedi genç adamın.
-Andy..Andy..Andy.. Sakinleşmeyi öğrenmelisin,yoksa işler hep istemediğin gibi sonuçlanıyor..
Andy Reynolds,karşısında ona yapması gerekeni söyleyen kızıl afete içten içe öfkelense de,çoktan genç kadının büyüsü altına girmiş,gerilen vücudu gevşemeye başlamıştı.Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve yumruk yaptığı ellerini usulca açtı.Alayla kalkan tek kaşıyla karşısında üstünlük taslayan genç kadına baktı.
-Bayan Matthews,daha önemli işleriniz yok mu sizin?Mesela suikastları planlamak gibi..
-Evet Reynolds,öyle bir işim var benim kusursuzca yaptığım ve ne yazık ki senin de eline yüzüne bulaştırdığın.
Andy Reynolds,genç kadının sözlerine hırlamış ve gevşek duran elleri saniyesinde sıkılı birer yumruk olmuştu.Çok çabuk tufaya düşüyordu genç adam,karşısındakiler onu rahatça kışkırtıyor o da onlara istediklerini veriyordu her defasında, "ama bu defa değil" diye soludu genç adam.Bu defa karşısında onunla alay eden bu kızıl afetin oyununa gelmeyecekti.Ona kadar saydı içinden ve gözlerini kapatıp açtı saniyelik,sıkılı yumrukları gevşedi ve ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirdi.Alayla kaldırdığı tek kaşına birde baştan çıkarıcı gülümsemesini ekledi.Şimdi etkilenme sırası kızıl afetteydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONİKİ
ActionRaconu uzun yıllar önce kesilmiş yedi tepeli Şehr-i İstanbul.. Babalarından miras kalan koltuklarını, kendi oğullarına devredecek olan On iki baba! Erkeklerin tekelinde olan bir düzen.. Ve bu düzene çomak sokan dişli bir kadın! Racon bir kez daha ke...