Araf/part1

12K 814 31
                                    




Şimdi ben en baştan söyleyeyim,notu okumayıp hala aynı soruyu soranlara hiç bir şekilde cevap vermeyeceğim..Hani bende burada başçavuşun eşeği değilim,not yazıyorsam kendime değil sizlere..

Şimdi ben en baştan bir kez daha söyleyeyim tabi,bölüm kısa demeyin bölüm YARIM!yani geri kalan kısmını tamamladığımda part/2 olarak yayınlayacağım.Fazla bekletmeyeyim,sizinde gönlünüz olsun diye böyle bir yola başvurdum..

Şimdi ben en baştan bir kez daha bir şey söyleyeyim,hepinizi çok özledim,şimdi siz bölümü okurken ben bir önceki bölümden kaçırdığım yorumları ardından da özlediğim o güzel yorumlarınızı okuyacağım...

ÇOK konuştum değil mi,ne de çok çenesi düşük bir yazar!! Tamam tamam gittim ben,size iyi okumalar,sevgiyle kalın hoşça kalın...

★★★★★★★★★★★★★

"Her zamankinden daha kalabalıktı çiftlik.Kapının önünde sıralanmış arabalar,evden dolup taşan,etrafta tetikte dolanıp sağa sola koşuşturan korumalar.Herkesin suratı asık,kaşları çatık.Ters bir bakış fitilini ateşleyecek tüm gerilimin,fakat ona rağmen herkes elinden geldiğindece suskun..

Asi,bakışlarını babasından çekip gözlerini Ateş'e dikti.Gereğinden fazla sıkılmıştı ve evden çıkıp kendine oyalanacak bir şeyler bulmak istiyordu.Bunu da gerçekleştirecek yegane kişilerden biride tam karşısında oturmuş çatık kaşlarıyla ona bakıyordu..

Haylaz bir tebessüm oynaşırken dudaklarında,bu görüntü Ateş'in gözünden kaçmamıştı elbette.Gözlerini devirip kafasını olumsuz anlamda salladı.Çünkü Ateş'in şuan istediği tek şey,on iki yaşlı adamla kalıp neler olup bittiğine dair bir şeyler öğrenmekti.Öyle de yapacaktı..Bu yüzden kafasını Asi'nin aksi yönüne çevirdi ve bir süre de olsa onu yok saymayı denedi.Denedi,fakat bu denemesi istediğinden de kısa sürdü.Zira Asi,inatla Ateş'e gözlerini dikip onu rahatsız edecek kadar yoğun bir ilgiyle izlemekten geri kalmıyordu.Bu duruma daha fazla kayıtsız kalamayan Ateş ise içindeki ürpertiyi bastırmaya çalışıp bakışlarını Asi'ye yöneltti.Elbette karşılığında,Asi'nin alayla kalkan tek kaşı ve ukala gülüşüyle karşılaşması kaçınılmazdı.Normalde bir başkası olsa sinirlenirdi hiç kuşkusuz fakat söz konusu Asi olunca akan sular duruyordu öylece..Daha fazla dayanamayıp kafasıyla kapıyı işaret etti ve Asi'yi beklemeden kapıya yöneldi,çünkü biliyordu ki hiç zaman kaybetmeden peşi sıra gelecek ve kafasının etini büyük bir zevkle yiyecekti.Bunu biliyor olmak Ateş'i gülümsetti,keyifle,arkasındaki ufak adımları dinleye dinleye koruya ilerledi.."

-Neden hala kendine gelmiyor?Neredeyse 48 saat dolmak üzere..

Ateş Karahanlı,Asi'yi getirdiklerinden bu yana bir dakika bile yanından ayrılmamış,belki uyanır diye bir an olsun gözünü dahi kırpmamıştı.Yorgundu,gözlerinin altında uykusuzluktan dolayı mor halkalar belirmeye başlamıştı.Buna rağmen oturduğu yerden bir an olsun kıpırdamamış ve ağzını açıp tek kelime konuşmamıştı..

Asi için yeterince endişelenmeleri yetmiyormuş gibi Ateş Karahanlı'nın bu halinden dolayıda her biri diken üzerindeydi.Zira genç adam en son "Asi" diye haykırarak ormanı yerinden oynatmış fakat ardından sessizliğe gömülmüştü.Yaşam enerjisi çekilmiş gibiydi,gözlerinin feri sönmüş,öylece tepkisiz donuk bir vaziyette genç kadının baş ucunda beklemişti..Ve hala hiç bir değişiklik göstermeksizin aynı şekilde bekliyordu..

Çünkü Asi'nin durumu iyiye gitmekten çok kötüye gidiyordu ve kimsenin elinden bir şey gelmiyor oluşu,korkuttuğu kadar her birini daha çok geriyordu.Aynı duygu yoğunluğuyla,her biri bi çare,Asi'nin uyanmasını dört gözle bekliyordu.

ONİKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin