10.BÖLÜM: Eve Dönüş

7.9K 611 66
                                    

Hilal'in ağlayışı beni deli ediyordu. Neden bu kadar duygusaldı ki. Aslında benimde biraz ağlayıp rahatlamaya ihtiyacım vardı ama olmaz onun yanında dik durmalıydım.dizlerinin üzerine çöken Hilal'in koluna girdim ve ayağa kaldırdım. Elif hanım bizi görmüş olmalı ki yanımıza doğru hızlı adımlarla geliyordu. Hemen Hilal'in koluna girdi. Ona gülümseyişi samimiydi. Bu kadın gerçekten yardım edermiydi bize.? Bilmiyordum o tatlı sesi düşüncelerimi dağıtırken ona baktım. Tedirgin gözüküyordu. Yinede gülümsemesiyle endişelerini örtmeye çalışıyordu. O kadar narin birine benziyordu ki.. arada mağazalarda, sokakta kapalı insanlar elbetteki görmüştüm ama hiç konuşmamıştım. Elif hanım ilkti. Anneme bu insanlar neden kapanıyor desemde bu gibi şeylere kafa yormamam gerektiğibi söylerdi. Açıkcası bende hiç merak edip araştırmadım. İnternete de güven olmuyordu hem. Ama bu kadın bakışıyla bile beni etkiliyordu. Bambaşka birşey vardı bakışlarında acıma değildi. Umut gibi birşey.. bizim için umutlanmıştı bu belliydi ama ne içindi bu umut?

"Eylül"

Bakışlarıma mana vermeye çalışıyordu. Yaklaşık yarım dakikadır aynı ifadeyle ona bakıyordum.

"Ne oldu size. Arkadaşın iyi görünmüyor."

Hilal sadece bu kadına bakıyordu. Ha birde salak salak gülüyordu. Bu kadını sevmişti. Yüzünden belliydi.

"Çok uzun hikaye Elif hanım. İsterseniz bir yerlerde oturalım"

"Olmaz..! Arkadaşın hiç iyi görünmüyor. Şurdan bir taksi çevireyim bize gidelim"

Aslında iyi olurdu. Dışarıda bizi arayan ve muhtemelen çoktan delirmiş olan ebeveynlerimiz vardı. Ama ya eşi? Eşi evdeyse rahat rahat anlatamazdık ki.

"Eşiniz rahatsız olmasın Elif hanım"

"Eşim..."
Duraksadı. Anlam veremedim önce sonra birden gözleri buğulandı. Noluyor arkadaş herkes bi duygusal takılıyor. Gene ne dedim ki ben. Karşıdan gelen taksiye el işareti yaparken devam etti..

"Eşim ben Eylül'e hamileyken Erzurum'da şehit düştü"

Demesiyle de benim yüreğime kor düştü. Abim.. acaba ne haldeydi. Bi şekilde ona ulaşmalı ve başımdan geçenleri anlatmalıydım. O bana kesinlikle inanır ve ne yapmam gerektiğinide söyler. Şimdi taksiye binerken gözlerine hüzün bulaşmış bu kadına bakıyordum. Kim bilir ne kadar üzülmüştür.

Belki birgün evinde yemek hazırlarken kapısı çaldı ve kapıyı açınca iki asker gördü. Askerlerin duyguları bulanık sözleri ağırdı. Başınız saolsun demiştir biri ve şimdi dimdik ayakta duran bu kadın belkide o gün dizlerinin üstüne çökmüş gözyaşlarında kaybolmuştu. Belki de haykırmıştır tüm dünyaya. Sevdiğini kaybetmişti çünkü. Kim bilir ne yaşamıştı.

Yol boyunca kimse konuşmadı. Evin önüne geldiğimizde biraz afalladım. Kücük bir mahallede müstakil evler ardı ardına dizilmişti. Önümüzde duran sarı tonlarındaki eve baktım. İki katlıydı. Muhtemelen alt katta kiracı olduğunu düşündüğüm eve girdik. Merdivenlerden çıkarken Hilal birden düşecek gibi oldu ama hemen kokuna girdim. Diğerinde Elif hanım vardı. İkinci kata çıktık. Demir kapıyı anahtarlarıyla açtı hemen içeriden iki terlik alıp önümüze koydu. Kadının yüzündeki ifadeyi çözemiyordum. İçeri girdik sade bir salondu. Hemen şu taraftan demesiyle diğer ahşap kapıya yöneldim. Hilal hala kollarımın arasındaydı. Kapının ardında kremrengi koltuk takımı bizi karşılıyordu. Üçlü koltuğa geçip çantaları camdan yapılmış sehpaya bıraktım. Başımı kaldırdığımda saati gördüm. 4' e geliyordu. babamlar çoktan delirmiş olmalıydılar. Etrafta gezinen gözlerim bir taploya takıldı. Siyah kare şeklinde binaya benzer birşeydi. Arkasında iki tane uzun minare görünüyordu. İlk defa böyle bir taplo görüyordum. Anlamı neydi acaba. Dikkatimi çeken başka bir şey daha vardı. Bu odada televizyon yoktu. Acaba parası mı yoktu. Televizyonsuz ev kaldı mı bu devirde ya.
Ben herzaman ki inceleme huyumla boğuşurken Elif Hanım içeri girdi. Pardesüsünü çıkarmış keten yeşil bir etek ve beyaz bir gömlekle yanıma doğru gelip Hilal'in baş ucuna oturdu. Hilal gerçekten kötü görünüyordu. Elif hanım elinde bir bez ve içinde sirkeli su olduğunu düşündüğüm bir tas tutuyordu.

KiMSiNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin