Neden bu odadayım ben. Neden beklemek zorundayım. Tam 3 koca hafta geçti ev hapsimin üzerinden. Canım acıyordu. Kardeşim gibi sevdiğim Hilal'i en son o sahilde gördüm. Bana babasının öz olmadığını söylüyordu. Hıçkıra hıçkıra deliler gibi ağlıyordu. Elimin iki katı büyüklüğünde ki babamın eli bizi birbirimizden ayırmıştı. Hilali çağırdım. Gel dedim. Gelmedi. Babam beni sürüklerken gözlerinden hangi duygunun aktığını anlamıyordum. Sadece Hilal'e bakıyordum. Koşup boynuma sıkı sıkı sarıldı.
Seni çok seviyorum Eylül. Biz her zaman dost kalacaz.
O an anlamamıştım bana söylediği son sözlerinin olduğunu. O benim için herşeydi. O benim ailemdi. Benimse beklemem gerekiyordu. Son bi kaç gün daha beklemem gerekiyordu sadece.
Hilal'e ne mi oldu? Herkes bunu merak ediyordur dimi?
Çağrı merak ediyordur. Sonuçta oda Hilal'i seviyordu. Yoksa babasını hastanelik etmezdi. Onu defalarca aradım. Açmadı.
Cihan. Belkide en çok o üzüldü. En son bana birşeyler söylemeye çalışıyordu. Oda telefonlarını açmıyordu.
Aslı hanım. Tabiki perişan oldu kadın. Sık sık annemin yanına geliyordu. Belki beni arar diye bir umut bekliyordu. Ama Hilal beni bile aramıyordu. Gerçi telefonunu çoktan bir çöpe atmıştır. Bu kadın Bu akşam yine gelmişti. Kaç saat oldu bilmiyorum. Ama hala bizdeydi. Bu kadını sevmiyordum.
Murat. O canavarın umrunda olmamıştı. Günün birinde dönerse kaçtığı için bacaklarını kıracağını söylediğini hatırlıyorum. Pislik herif. Ondan nefret ediyordum. Keşke o hastaneden cenazesi çıksaydı.
Annem. O bile merak ediyordu Hilal'i, üzülmeme dayanamıyordu. Tam 3 haftadr odamdan çıkmıyordum. Arada babam zorla sinemaya götürmeye çalışsada başaramamıştı. Ona izin vermemiştim. Oda suçlu listesindeydi. O gün Hilal'i orda terk etmeyecekti. Ona sahip çıkacaktı o benim dostumdu. Ve babam dostumu orada yalnız bırakmıştı.
Düşünceler zihnimi yormaya başlasada düşünmekten vazgeçmiyordum. Başımı pencereye yasladım. Peki ben ne yapmıştım. Ders çalışmıştım. Deli gibi ders çalışmıştım. Kafamı dağıtmak için bu koca odada sadece ders çalışabilmiştim. Dışarıda ki yağmur beni anlıyormuşcasına şiddetli yağıyordu. Böyle olmamalıydı. Beni böyle bırakıp gitmemeliydi. Bu bana haksızlıktı. Aptaaaal. Beni nasıl bırakıp gider. Şimşek çakmasıyla irkildim. Sonra yine düşünceler. O salak şimşekten korkar. Kimbilir şimdi hangi battaniyenin altına saklanmıştı. Bu düşünce beni gülümsetmişti. İçime bir eksiklik hissi yerleşmiş gitmiyordu.
Babam sözünden dönmeyip ev haspi cezamı kalmaması beni daha da üzmüştü. Bu onun yaptığı en büyük gaddarlıktı. Sonuçta o benim dostumdu ve birinin onu bulması gerekirdi. Gerçi aslı hanımın dediğine göre polisler 18 yaşını geçtiği için pek birşey yapamıyormuş. Gözlerimi devirdim. Dostumu çok özlemiştim ve burda elim kolum bağlı bekliyordum.
"Kızım"
Annemin sesiyle başımı yasladığım pencereden kaldırıp kapıya baktım. Eli kapının kolunda öylece duruyordu. Ne zamandır beni izliyordu acaba.
"Aslın hanım bu gece bizimle kalacak. En azından bir hoşgeldin deseydin. Ayıp oluyor böyle."
"Ne aybı anne. O kadın anneliğini yapsaydı şimdi bunların hiç biri olmamış olacaktı. "
"Kızım yapma böyle. Kendini perişan ettin."
"Anne. Neden anlamıyorsun o benim kardeşim gibiydi ve hepiniz onun düşmanı gibi davrandınız ve artık o yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KiMSiN
SpiritualArafta kalmış milyonlarca genç kızdan biri Eylül.. islamiyeti tanımak için attığı adımlar, yuttuğu dertler var. Gel gitler içerisinde bir hayat, vazgeçme cesaretinden yoksun bir gönül. Doğruyu bulduğunda herşeye rest çeken bir nadide çiçek Hilal.. ...