20.BÖLÜM: Çağrının Dünyası

7.5K 558 70
                                    

Çağrının ağzından...

Bu kız beni delirtecek. Ne demek haram ya. Müslümanmışız. Kim söyledi ki benim müslüman olduğumu? Umrumda mı din. O benim kardeşim ve ondan uzak durmak sinirlerimi zıplatıyor. Bu Cihanıda gebertecem kaç saattir ulaşamadım. Kız gibi nazlanıyor salak. Hilal yüz vermeyince deli oldu tabi. Gerçi haklı bende Eylül'e deli oluyorum. O kız ne diye bana ters gidiyor anlamıyorum. Yakışıklıyım, gencim, zenginim bir kızın isteyeceği herşeye sahibim elbetteki onunla konuştuğumda beni reddedemeyecek.

Aynada sırıtan benliğime bakarken telefonumu çıkardım. Hilal'i arayıp abisi olduğumu söylemeliyim artık. Yıllardır ailem olmadı en azından daha fazla kardeş özlemi çekmeyeyim. Yok yok telefonda olmaz kalkıp yanına gitmeliyim.

Hemen siyah tşörtümün üzerine kareli kırmızı gömleğimi geçirip kollarını katladım. Ayakkabılarımı ararken telefonum çaldı.

# KEDİ# arıyor..

Biraz beklesin canım ne olacak kıyamet kopmaz ya bıktım zaten bu adamdan. Cihanın beyaz sporlarını görünce ayakkabılarımı yürüttüğünü anladım. Elime geçirince gebertecem. Odamdan çıkıp koridor'a geçtim. (Multimedyada)
Tam çıkacakken telefonun sesini işittim. İçeride kalmıştı. Geri dönüp tli aldım ve aşşağıya indim. Kapının kenarından arabanın anahtarını ve kapşonlu siyah kar montumu alıp çıktım.

Aslında içimde anlamadığım bir heyecan oluştu. Hiç bu kadar tatlı bir hissi yaşamamıştım. Sonunda Hilal'e herşeyi söyleyecek ve abi-kardeş yaşayacaktık. Arbama bindiğim gibi soluğu bağevimin önünde aldım.

Arabadan inip kapının önüne geldiğimde yüzüme hafif bir tebessüm düştü. Kardeşim.. deyip boynuna sarılsam herşey bitecek sanki. Bütün derdimi bu kelimeyi söylediğimde unutabilirim.

Bir kaç kez çalmama rağmen kapı açılmadı. Arabanın torpido gözünden yedek anahtarı alıp geri döndü. Kapıyı açtım evde kimse yok gibiydi.

Onun için yemek hazırlama fikri hoşuma gidince hemen işe koyuldum. İlk defa birine yemek yapacaktım. Heycanlandım. Neyse ki dolap tıka basa doluydu. Bu kız bu kadar parayı nerden buldu acaba? Benim hiçbir yardımımı kabul etmemişti. Akrep ve yelkovan birbirini kovalarken masayı hazırlamaya başladım. Herşey hazırdı. Birazdan gelecek ve herşey daha güzel olacak.

Saat geceye yaklaşıyordu. Yemek masasında neredeyse uyuklamak üzereydim. Ne gelen vardı ne giden. İçimi bir sıkıntı kapladı. Kalkıp evin içinde tur atmaya başladım. Salona geçip tv'yi çalıştıracaktım ki cam sehpanın üstündeki vazonun altına sıkıştırılmış kağıdı gördüm.

"Bil bakalım bugün buraya kim geldi.? Ahmet isminde bir adam ve seni sordu. Neden acaba?
Ben sana güvenmiştim. Neden acıyorsun ki bana. Bu evin sana ait olduğunu neden söylemedin Çağrı efendi. Sana muhtaç değilim ben. Benden uzak dur."
Hilal...

Ahhh salak. Ahmet ne halt ediyordu ki burda. Sinirimden karşımda duran vazoyu paramparça ederken Hilal'in izini ikinci defa kaybetmenin verdiği acıyı hissettim. O bana babamın yadigarı.. Ah Hilal ah.!!!

Arabama bindiğimde yine telefonun sesi. Arabada unuttuğuma seviniyordum çünkü arayan hala KEDİ'ydi. Tabikide açmadım. Tam bir bela bu adam nerden bulaştıysam. Telefonu cebime postalarken titreşimiyle tekrar elime aldım.

Kimden: Loris

Mesaj: Abim delirmiş durumda. Bir saat içinde burda olmazsan Cihanın kafasını kapında bulman kaçınılmaz.

KiMSiNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin