Telefondaki çağrılar ve Hilal'in mesajları beni deliye döndermişti. Ne yapmam gerektiğini şaştım birden. Hemen babamı aradım. Hastanede olduklarını söyledi. Oraya gitmek için bile almadım. Arkadaşım ordaydı. Ve neler olduğunu bilmek hakkımdı. Hemen montumu aldığım gibi merdivenlere koştum. Saat gece'ye yaklaşırken bir taksi çevirdim. Taksinin kapısına bir el uzandı.
"Seni tek başına göndereyimde baban beni kovsun dimi?"
Gülümsedim hemen bindik. Hastaneye ulaştığımda hemen koşarak danışmaya gittim ben daha hastanın adını söylemeden Hilal'in sesini duydum.
"Eylüül..."
Arkamı döndüm. Mavi gözler kırmızıya çalınmış birazda şişmişti. Koşarak bana sarıldı. Boynuma öyle bir sarıldı ki biraz geriledim. Ona sarıldım. Salak niye bu kadar ağlıyor ki? O adam daha bundan bikaç gün önce bizi gebertmek için İzmir sokaklarında koşturuyordu. Bırak biraz kafamız rahat etsin desemde bu kıza dayanamıyordum. Tam bi gerizekalıydı. Ama arkadaşımdı.
"Babam.. Eylül. Komada. Doktorlar kaç saattir başında bizi yanına almıyorlar."
"Kızım bi dur sakin ol. Birşey olmaz ona. Biraz kendini düşün yaa"
Ben ne diyorum böyle kızın babası sonuçta. Ne olmuş olursa olsun.
"Eylül o benim babam. Ne yapabilirim ki. İnsan doğarken babasını seçemiyor. Evet ondan nefret ediyorum ama o benm babam."
Hay ben böyle babanın diye içimden saydırsamda kıza birşey demek istemiyordum.
"Nasıl oldu peki onu anlat?"
"Eylül. İnanmayacaksın ama Çağrı'ydı. Karanlıkta net göremedim ama eminim oydu. Babamı o dövdü."
"Yuuuuh kızım. Bu çocuk sana aşık falan mı oldu? Hadi Cihan olsa neysede Çağrı. Şok oldum."
"Bilmiyorum Eylül neden böyle birşey yaptı bilmiyorum. Cihanda telefonlarımı açmıyor. Ne yapacağımı şaştım."
"Çagrı nerde? Hapse mi attılar yoksa.?"
"Eylül bilmiyorum. Sadece ben gördüm. Annem benden sonra çıktı dışarı o karanlıkta seçememiş öyle söyledi polislere. Bende aynı yalanı söyledim."
Başımk sallamakla yetindim. Hastane sandalyelerine oturmuş uzaklara dalmıştık ikimizde. Ne yapacağımızı şaşırmıştım. Tuttum kolundan hava almak için hastanenin bahçesine çıkarttım. Bir bankta oturduk. Başını omzuma yasladı. Hıçkırıkları kesilmişti.
"Hayatım hep böyle mi geçecek."
"Bilmiyorum Hilal.. sahi biz ne zaman büyüdük?"
"Biz büyüdük mü Eylül."
İkimizde güldük. Büyümek bize göre değildi hep çocuktuk. Ve hep öyle kalacaktık.
"Yarın yeni bir gün olacak. Ve biz çok mutlu olucaz."
Başını kaldırdı. Gözlerime dikti.
"Hayırdır yarın yine kaçacakmıyız?"
Söylediği şeyler kafamı karıştırdı. Ne yani kaçtığımız zaman mutlu mu olmuştu.
"Keşke hep Elif Hanımla kalsaydık. O kadın huzur doluydu. Evide öyleydi. O kadar çok kıskandım ki onun hayatını."
Yine şaşırdım. Söylediği şeyler biraz doğru gelmeye başladı. O kadın mutluydu. Hemde tek başına olmasına rağmen.
![](https://img.wattpad.com/cover/49345545-288-k703490.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KiMSiN
EspiritualArafta kalmış milyonlarca genç kızdan biri Eylül.. islamiyeti tanımak için attığı adımlar, yuttuğu dertler var. Gel gitler içerisinde bir hayat, vazgeçme cesaretinden yoksun bir gönül. Doğruyu bulduğunda herşeye rest çeken bir nadide çiçek Hilal.. ...