6.BÖLÜM

17K 532 23
                                    

Salonu kına gecesi için çok güzel bir şekilde hazırlamışlardı. Kırmızı bir sandelye yapmışlardı benim için. Sandalyenin taşlı işlemeleri elbisemle uyum içindeydiler.

Sandalyeye oturmuştum ve başımdan dönen kadınları izliyordum. Hepsi çok hoşnuttu bu durumdan. Eğleniyorlardı.

"Yüksek yüksek tepelere.. kız vermesinler..." diye şarkı söylemeyi de ihmal etmiyorlardı. Annem elinde süslü bir tepsi ile dolaşıyordu etrafımda. Kına tepsisi.

Sonunda şarkı ve dolaşmaları bittiğinde annem avuçlarıma kınayı sürüyordu. Sürdükten sonra kaynanam Yaren Hanım avucuma yarım altın bıraktı. Hemen sonradan boynuma beşi bir yerde taktı. Ne gerek vardı ki bunlara? Goya gösteriş yapıyordu.

Elimi kapattığımda annem elime kırmızı tülden kese gibi bir şey geçirdi.

Göz yaşlarımı hiç saklamıyordum bile. Hünküre hünküre ağlıyordum. Herkes baba evinden ayrılacağım için sanıyordu.

Belki içinde bu sebep de vardı ama asıl sebep değildi. Her geçen gün ölmemle birlikte her geçen gün içimde bir volkan oluşuyordu. Patlamaya hazırlanıyordu.

Oynak bir şarkı çalmaya başladığında bu sefer kadınlar oynamaya başladı. Ne oynamak ama (!) Çok komik görünüyorlardı.

Bir kadın kolumdan tutup kaldırmaya çalıştığında istemsizce hareket ediyordum. Ama kadın beni kaldırmıştı.

"Kıvır kız!" dediğinde ise yüzümü buruşturdum. Zorla beni kıvırtmaya çalışan kadından uzaklaşıp salondan çıktım. Çıkmamla kolumda hafif bir el hissettim. Arkamı döndüğümde ablamı gördüm. Kas katı yüzüyle.

"Nereye gidiyorsun?" diye sorduğunda kolumu çektim. "Hava alacağım bahçede. Sorun mu var?" dedim.

Kaşını kaldırıp bana baktığında gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Kırmızı tülden ne kadar belli oluyorsa gözlerim.

Salondan bu sefer Esin geldi. Bugün bana kızmış ve eğer böyle bir şeyi birdaha denersem beni öldüreceğini söylemişti.

Esin yanıma geldiğinde burukça gülümsedim. Belkide o kadar yalnız değilimdir ha? Esin hep yanımdaydı.

"Nur abla biz bahçede biraz da hava alalım." diyen Esin'in koluna girdim. Ablam biraz tereddüt etmişti. Kaçmamdan korkuyordu. Ama Esin olduğu için yumuşamıştı ve izin vermişti.

Bahçeye çıktığımızda rüzgarlı bir hava ile karşılaştık. Kapıdaki güvenlikler dışında bahçe boştu.

Esin'e kollarımı dolayıp sarıldım. Bu sırada Esin'de bana sarılmıştı. "Esin... Canım çok yanıyor." dedim.

Esin kollarını daha çok sardı. "Geçecek." sesi dediği ile hiç uyuşmuyordu. Ağlamaklıydı sesi, umutsuzdu. Bende umutsuzdum. Hiçbir şey geçmeyecekti.

"Yanımda olan tek kişisin. Teşekkür ederim kardeşim." dedim. Kollarımızı birbirimizden ayırdık.

Başımdaki kırmızı örtü rüzgarla beraber dans ediyordu. Bahçenin kapısı açıldığında içeri bir araba girdi.

Araba durduğunda Esin ile o tarafa dikkat kesilmiştik. Arabadan Emre'nin indiğini gördüğümde bir adım gerilemiştim. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı.

Bize doğru yaklaşırken Esin yanıma geçip sıkıca tutmuştu kolumu. Emre bize doğru yaklaşırken ifadesizdi. Hiçbir duygu yoktu yüzünde.

TÖRE -Küçük Hanımağa-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin