Köpek havlamaları ile gözlerimi araladım. Nerede olduğumu idrak etmek için etrafıma baktım ama zifiri karanlıktı.
Yattığım yer topraktı ve sırtım çok acıyordu. Sert bir iniş yapmıştım herhalde. En son ben kaçıyordum. Sonra..sonra buraya yuvarlandım.
"Belinay!" diye bağrış sesleri duyuyordum. Uzaktan geliyordu. Beni arıyorlardı. Beni bulmamaları gerek.
Yattığım topraktan kalkmaya çalıştım. Biraz zorlansamda kalkmayı başardım. Tek ışık kaynağı yukardaki aydı.
Yavaş adımlarla, ağaçlardan yardım alarak yürümeye başladım. Önümü bile göremiyordum.
Şuan buradan hemen kaçmalıydım yoksa birdaha böyle bir şansım olmayabilirdi.
Sesler biraz daha yaklaşırken ters yöne doğru koşmaya başladım. Ağaçlara çarparak gitsem de durmadım. Ayağım küçük bir taşa takılınca sendelendim ama durmadan koşmaya devam ettim.
Koşmaya devam ederken sesler iyice uzakta kalmıştı. Birkaç dakika daha koştuktan sonra nefes nefese kalmıştım. Biraz durup soluklandım. Buna ihtiyacım vardı.
Fazla zaman keybetmeden geri koşmaya devam ettim. Bacaklarıma ağrı çoktan saplanmıştı. Kaslarımı koparırcasına koştum. Kurtulmam lazımdı. Zaten kendimden yeterince iğreniyordum. Burada daha fazla kalamazdım.
Birkaç dakika daha hiç durmadan koştum. Ağaçlara çarpmaktan her yerime ağrı saplanmıştı ama galiba değmişti. Şuan ormandan çıkmış, bir yol kenarına varmıştım.
Bir arabanın geçtiğini görünce hemen durması için elimi salladım ama durmadı. Burada yardıma ihtiyacım vardı! Pislik herif!
Bir iki dakika sonra tekrar bir araba geçince tekrar elimi salladım. Bu seferki durduğunda sevinçten havalara uçacaktım az kalsın. İğrenç giden hayatımda şuanki mutluluk kaynağımdı.
Arabaya yaklaşıp şoför camından baktım. Benim yaşlarımda olan bir genç adamdı.
"Buyrun?" diye sorduğunda hemen konuştum. "Kaçmam lazım. Yardım et bana. Gitmem lazım."
"Nereye?" diye sordu ve bana garip garip baktı.
"Uzağa çok uzağa. Sen nereye gidiyorsun? " dedim bir çırpıda. Acele etmem gerekiyordu.
"İzmir'e gidiyorum ben." dediğinde hemen sevinçle başımla onayladım.
"Olur." dedim hemen. Orada kimsem yoktu ama beni bulmaları zor olacaktı."Atla o zaman." dediğinde arabanın ön koltuğuna bindim. Onun dışında kimse yoktu zaten.
"Uzun bir yolculuk olacak." dediğinde elbisemin çamurlu olduğunu yeni fark etmiştim. Beyaz elbisem ruhum ve bedenim gibi kirlenmişti.
Araba harekete geçtiğinde başımı cama yasladım. Lütfen! Lütfen bu sefer kurtulayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Küçük Hanımağa-
Teen FictionBir insanın hayatını söndürmek aslında çok kolaydır. Acı çekmesini sağlamak, üzmek kolaydır. Bütün hayatı sönen bir kız. Bütün mutluluklarını okyanusun derinliklerinde kayıp eden. Töreye kurban giden bir kız. Ya mutlulukları için o okyanusun içinde...