Neredeyse bir hafta olmuştu. Ancak Belinay hâlâ gözlerini açmamıştı. Tepki veriyordu ama hayata henüz dönememişti.
Her gün bir umutla uyanıyordu herkes. Uyanması en büyük istekleriydi konaktakilerin. Korkuyorlardı ancak. Tepkisinden korkuyorlardı. Bebeğinin öldüğünü nasıl söyleyeceklerdi? Bunu nasıl açıklayacaklardı?
Bugün yine hastane koridorunu doldurdular. Dualar eşliğinde beklemeye başlandı.
Koridorun başında vücudunu duvara yaşamış Emre Ağa kaç gündür kimseyle konuşmamıştı bile.
Zümrüt gözleri toprak gözleri arıyordu her dakika. Eksik kaldığını hissediyordu. Yapacak hiçbir şeyi yoktu. Elinden hiçbir şey gelmiyordu.
Yoğun bakım odasına koşturarak iki üç hemşire girdiğinde tüm koridor ayaklanmıştı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu herkes.
Emre Ağa, gövdesini duvardan ayırdı. Dağ gibi görünen güçlü adam gitmiş yerine çökmüş bir adam gelmişti.
Saatte ilerleyen yelkovan ve akrep her hareketinde ruhuna batıyordu. Bu dakikalarda mı kaybedecekti her şeyi? Bu dakikalar mı belirleyecekti kaderini? Zaman dursa zamana karşı olsa olmaz mıydı? Zamansız, mekansız sadece toprak gözlüsüyle bir ömür geçiremez miydi? Onun kollarında ölüme bile giderdi.
Toprak gözlüsünü toprağa uğurlamak istemiyordu. Ellerini tutmak ve gözlerine yeniden bakmak ona yetecekti.
Bu zamana kadar taş kalpli olarak tanınmıştı. Onun taş kalbini çözen iksirdi Belinay. Ona ne acılar yaşattığı aklına gelince kendisinden iğreniyordu. Bu kadar kötü bir adam olmasaydı belki daha farklı olabilirdi. Sahip çıkabilseydi toprak gözlüsüne her şey daha güzel olabilirdi.
Odadan çıkan beyaz önlüğün içindeki saçlarına beyazlar düşmüş olan adama dikti gözlerini ve ağzından çıkacak olan bir kelimeye dikkat kesildi. O bir kelime hayatını değiştirecekti.
Doktor yorgun ve yaşlı gözlerini karşısındaki adama kenetledi. "Gözlerini açtı fakat hiçbir tepki veremedi henüz." dedi.
"İyi olacak değil mi?" diye sordu Esin ve dolu gözlerlerini doktorun yüzüne sabitledi.
"Bol bol dinlenmesi gerekiyor. Zor bir süreç olacak özellikle psikolojik bakımdan. Bebeğini kaybetti bu gerçekle yüzleşmesi zor olacaktır."
"Ne zaman görebiliriz ?" sorusuna karşı "Sadece bir kişi şimdilik görebilir." dedi doktor ve diyecek bir şey kalmayınca uzaklaştı.
Emre odanın kapısına geldip birkaç saniye duraksadı. Zümrüt yeşili gözleri yanmaya devam ediyordu. Elini kapı koluna koydu ve yavaşca açtı.
Aralanan kapıdan içeri girdi ve arkasından kapıyı sessizce tekrar kapadı. Birkaç adım daha attı ve yatakta soluk teniyle yatan karısını gördü.
Belinay, kahverengi gözlerini zümrüt gözlerle buluşturdu. Bedenini ağrıdan hissetmiyordu. Özellikle karnındaki boşluğu hissetmişti ancak sormaya korkuyordu.
Emre iyice yakınlaştı ve karısının elini avucunun içine aldı. Her şeye kendisi sebep olmuş gibi hissediyordu. Bebeğine de karısına da sahip çıkamamıştı.
Saniyeler dakikaları kovalerken odaya büyük bir sessizlik hakimdi. Tek bir kelime çıkmıyordu ikisinden de.
Emre en sonunda ayaklandı ve karısının alnına bir öpücük kondurdu. Ardından "İyi olacaksın." ağzından döküldü.
Arkasını dönmüş gidiyorken arkasından gelen çatallaşmış tanıdık ses geldi. "Gitme."
Geri önüne döndü ve zümrüt gözlerini yere eğdi. "Kalmaya hakkım bile yok. Hala kalmamı istiyor musun ?"
"Senin hiçbir suçun yok. Hepsi benim aptallığım. Tek öğrenmek istediğim o yaşıyor değil mi? Bebeğim gitmedi değil mi?" asla duymak istemediği soruyla karşı karşıya gelen Emre gözlerini yerden ayırdı ve karısının solmuş yüzüne baktı.
Gerçeği nasıl söyleyeceğini bilmediğinden sustu. Emre'nin susmasından anlamıştı Belinay.
Kahverengi gözleri anında dolarken bir eli karnına gitti. Bebeğinin katili olduğunu düşünmeden edemiyordu. Masum bir canı almıştı. Ellerinde bebeğinin kanına bulaşmıştı.
Ağzından bir hıçkırık kaçarken sarsılarak ağlamaya başladı. Kendi canının acısını unutmuştu bile.
Emre, karısını böyle görmeye dayanamadı ve dikkatlice kollarını karısına sardı. Hastane kokusuyla karışmış olan karısının kokusunu içine çekti.
"Her şey düzelecek." diye teselli etmeye çalıştı karısını. Buna hem kendisini hem de karısını inandırmak istiyordu.
Her şey düzelecek miydi gerçekten ?
●●● 1 yıl sonra ●●●
Aylar geçmiş yaralar kabuk bağlamıştı. Konakta Emre ve Belinay sorunsuz 1 yıl geçirmişti. Birbirlerinin yaralarına merhem olmuşlardı.
Sorunsuz geçen 1 yılda sadece bugün büyük bir sorun baş göstermişti.
Birkaç kez denemelerine rağmen çocukları olmuyordu. Belinay'ın kazada karnına aldığı darbeler sonucunda bir daha bebeği olmayacağını öğrenmişlerdi.
Töre için bebek en önemli etkenlerden birisiydi. Özellikle erkek bir bebek şarttı.
Akıllarda bir çözüm vardı sadece. Kabul edilemeyecek bir yoldu. Ancak töre buydu.
Belinay'ın üstüne kuma gelecekti !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Küçük Hanımağa-
Teen FictionBir insanın hayatını söndürmek aslında çok kolaydır. Acı çekmesini sağlamak, üzmek kolaydır. Bütün hayatı sönen bir kız. Bütün mutluluklarını okyanusun derinliklerinde kayıp eden. Töreye kurban giden bir kız. Ya mutlulukları için o okyanusun içinde...