Gökyüzü siyah bir çarşaf ile kaplanmıştı. Kendini karanlığa teslim etmişti.
Akşama kadar odadan çıkmamış öylece oturup durmuştum. Akşam yemeğine de inmemiştim. Sabah da bir şey yemediğim için karnıma sancı girmişti. Ancak yememekte kararlıydım.
Kapı açıldığında hemen gözlerimi kapattım. Uyuma taklidi tek yapabileceğim şeydi.
Giren kişi Emre Ağa idi. Kokusundan tanımıştım. Ayrıca odaya yemek kokusu hakim olmuştu.
Kolumdan sarsılmamla gözlerimi daha sıkı kapattım. Ancak yemedi. Fazla mı belli ettim ki?
"Kalk yemek ye." dediğinde gözlerimi açtım. Yemek!
Elindeki poşetleri kucağıma koydu ve odadan çıktı. Kafasına saksı falan mı düştü?
Hemen poşetleri açtım. İçinden adana dürüm, tavuk dürüm ve lahmacun çıktı. İçecek olarakta ayran vardı.
Hemen elime adana dürümü alıp yemeye başladım. Aynı zamanda ayranımdan da içiyordum.
Beş dakikaya kalmadan hepsini mideme götürmüştüm. Boş poşetleri iç içe koyup çöpleri içine attım.
Yataktan kalkıp banyoya gittim ve ellerimi yıkadım. Ne çok acıkmışım.
Odaya girdiğimde Emre'yi giyinirken gördüm. Hemen gözlerime ellerimi siper ettim. Bu ne rahatlık böyle?!Geri banyoya girip kapıyı kilitledim. Odaya geri dönmek istemiyorum! Lütfen lütfen çıksın, gitsin.
Kapı tıklatıldığında musluğu açtım. "Sabaha kadar orada kalamazsın." dediğinde alt dudağımı dişlerimin arasına alıp ısırdım.
"Ya şimdi kendi iradenle buraya gelirsin ya da kapıyı kırarım ve sonuçlarına katlanırsın." dedi. İyi düşünmem gerekiyordu. Derin bir nefes alıp musluğu kapattım.
Kapının kilidini döndürüp kapıyı araladım. Anında zümrüt gözlerle karşı karşıya gelmiştim.
Geri adım atacağım sırada kolumdan tuttu. Gözlerime sert bir ifade yerleştirip gözlerinin içine baktım.
"Sana hazırlıklı ol demiştim." dedi ve beni yatağa doğru götürdü. Kendimi geriye atmaya çalışıp debeleniyordum.
"Bana dokunma! Elini sürme bana!" diyerek cebelendim.
"Sen benim helalimsin!" dediğinde tırnaklarımı koluna geçirdim.
"Ben senin hiçbir şeyinim!" dedim ve yataktan kendimi yere doğru attım. Kafam yere çarpmış hafifçe başım dönmüştü ama kaybedecek zamanım yoktu. Hemen kapıya koşup kolu indirdim. Ancak kilitliydi! Alçak!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Küçük Hanımağa-
Teen FictionBir insanın hayatını söndürmek aslında çok kolaydır. Acı çekmesini sağlamak, üzmek kolaydır. Bütün hayatı sönen bir kız. Bütün mutluluklarını okyanusun derinliklerinde kayıp eden. Töreye kurban giden bir kız. Ya mutlulukları için o okyanusun içinde...