1.BÖLÜM

48K 833 61
                                    

Akşam için her şey hazırdı. Mezuniyete hazırdım. Bugün son alışverişimi en yakın arkadaşım Esin ile yapmıştım.

Şuan evimizde aldıklarımızı inceliyorduk. "Belinay! Akşam bütün gözler bizde olacak. Artık mezun oluyoruz ya, inanabiliyor musun?" kıkırdayıp saçımı geriye atıp sert mimiklerimi harekete geçirdim.

"Karşında bir Hakim olduğunu unutma, küçük hanım!" dediğimde ikimizde kahkahaya boğulmuştuk. İkimizde bu zorlu okul hayatında istediğimiz mesleğe kavuşmuştuk. Özgürdük!

"Öylemi? Sende şunu unutma! Karşında bir Savcı var!" dediğinde tekrar kahkaha attık ve birbirimize sarıldık.

Aynı yerde çalışacaktık. Zaten liseden beri ayrılmaz ikiliydik. Herkes bize imrenerek bakardı. İkimizde hukuk okumak istediğimiz için aynı üniversiteye gitmiştik. Biz hiç ayrılamazdık. Kötü günümde, iyi günümde yanımdaydı.

Aynı üniversiteyi kazandığımızı öğrendiğimizde çığlık atarak sokakta gezmiştik. Deliler gibi sevinmiştik. Sonra hemen ikimize yetecek öğrenci evi arayışına girmiştik.

"Şu 4 sene bana yetti valla! Üniversite kadar boğucu bir şey yok. Ama artık bitti!" diye cırlayıp el çırptım.

Esin bana gözlerini dikip gülmemek için dudaklarını iyice bastırdı. "Çocuklar gibisin Belinay! Ya da yok, yanlış söyledim! Çocuklar gibiyiz." dediğinde tekrar bir kahkaha patlattık. Hiç gülümsememiz, kahkahalarımız eksik olmazdı. Çünkü kardeş gibiydik. Hiç gizlimiz yoktu.

Esin, büyük poşetten mezuniyet için aldığı beyaz, göğüs bölgesinde lacivert taşları olan uzun elbisesini üstüne doğru tutup gülümsedi. "Oğuz, sence beğenecek mi?" diye sorduğunda hemen başımı olumlu anlamda salladım. Oğuz, Esin'in 3 yıllık sevgilisiydi. İkiside çok yakışıyorlardı.

"Tabii beğenecek. Beğenmezse ben dans ederim seninle." deyip bu sefer ben büyük alışveriş poşedinden elbisemi çıkarttım. Benim elbisem su yeşili rengindeydi. Uzun ve göğüs bölgesi kalp şeklindeydi. Belinde ise beyaz taş detayları vardı. Kemer gibi dizilmişti. Elbisemi üstüme doğru tutup dişlerimi göstererek sırıttım.

"Sence, Murat beni beğenecek mi?" diye sordum. Murat, 1 senelik sevgilimdi. İkimizde birbirimize aşıktık. Aşkımız bence çok büyük ve tutkuluydu. İkimizde çok utangaç ve çekingen olduğumuz için en fazla yanaktan öpüp, sarılabilmiştik. Bu akşam dudaklarımı dudakları ile örtmek istiyordum.

"Beğenir tabii." dediğinde ikimizde elbiselerimizi düzgünce dolaba astık. Odadaki duvar saatine bakıp iç geçirdim. Daha 6 saat vardı.

"İki saat sonra kuoföre gideriz." dediğimde yatağımız üstündeki çantamdan telefonumun melodisi yükseldi.

Çantamı açıp telefonumu aldım. Annem arıyordu. Bugün buraya geleceklerdi. Çok özlemiştim. Tam 5 aydır yüz yüze görememiştim.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Anne?" dediğimde annemde konuştu. "Kızım, biz gece otobüse binip geleceğiz. Geç saatlerde orada oluruz. Sabaha karşı. Baban gelemeyecek. İşleri varmış. Merak etme diye söyledim yavrum."

"Tamam, anne. Babamı öp benim için. Bizde mezuniyet için hazırlanıyoruz işte. Abimler ve ablam gelecek değil mi?" diye sorup Esine gergin bir şekilde baktım. Babam neden gelmiyordu?

"Ha, birde Burhan ağabeyin gelemeyecek. İkisininde suratı sirke satıyor valla. Bir şeyler dönüyor ama haydi hayırlısı."

"Tamam, annem. Kendinize iyi bakın. Görüşürüz, sizi seviyorum." dediğimde annem de görüşürüz deyip kapattı telefonu.

TÖRE -Küçük Hanımağa-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin