Bana karışması bütün sinirlerimi alt üst etmişti. Sanki ben bir kuklaydım ve iplerim onun elindeydi. Beni yönetmesine asla izin vermezdim. Bu kadarı gerçekten çok fazlaydı.
"İstediğim kişi ile görüşürüm!" dediğimde bize doğru büyük adımlarla ilerlemeye başlamıştı.
Bu sefer korkmak yok. Kaçmak yok. Dik duracak ve güçlü olacaktım. Beni daha fazla ezmesine izin veremezdim.
Yanımıza ulaştığında zümrüt gözleri ile beni süzdü. Gözleri sonunda yüzümde durduğunda kelimeler ağzından çıktı. "Ben istersem görüşürsün ve ben istemiyorum."
Son sabrımda tükenmişti artık. İsterse ağa değil padişah olsun. Bir gram umrumda değildi.
Elime yerden bir taş aldım ve omzuna attım. Yüzü o an öyle bir ifade aldı ki kırmızıyı gören boğa gibiydi. Saldırarak gibi.
İşte o sıra hiç zaman kaybetmeden arkamı döndüm ve son sürat koştum.
Yaptığım saçmaydı ya da çocukça ama benimde bir sınırım vardı. Ayrıca elime ne geçerse atardım. Bu garip huyumu bugün gerçekleştirmiştim.
Arkamdan koştuğu ayak seslerinden belliydi. Kenan ise orada büyük bir şok içinde kalmıştı eminim.
Bacak kaşlarımı yırtarcasına koşuyordum. Sokakta bulunan insanlar garip garip bakıyordu. Neredeyse çarşıya gelmiştim.
Ciğerlerime hava doldurmam lazımdı ancak duramazdım. Boğazımda kurumuştu ve yutkunmam oldukça güçtü.
Çarşıya varınca hafifçe duraksadım. Arkama hızla baktım. Gözleri ile etrafı süzüyor ve beni arıyordu.
Kalabalığa iyice karıştım. Beni bulması iyice zorlaşmıştı.
Derin derin nefes alırken sakin olmaya çalışıyordum. Beni bulursa sonu hiç iyi olmazdı.
Bir daha o konağa dönmek de istemiyordum. Dünyanın öbür ucuna kaçmak istiyordum ama yanımda bir lira bile yoktu.
İnsanların arasına iyice kaybolmuştum. Nereye gittiğim hakkında bir fikrim de yoktu doğrusu.
Yanımda yürüyen genç adamı durdurdum. Yüzünü bana döndü. O sıra yüzümde oluşan dehşet ifadeyi anlatmak güçtü.
Karşımda Ozan vardı. Bana şaşkın bir şekilde baktı ve gülümsedi.
"Yenge ne tesadüf. Sende mi çarşıya çıktın?" diye sorunca kaçtığımı belli etmemem gerekiyordu. Hafifçe sırıttım ve "Yaa tesadüf işte." dedim.
Hiç yapmak istemediğim şeyi yapmak zorundaydım. Buna ihtiyacım vardı.
"Şey ben cüzdanımı konakta unutmuşum. Acaba bana biraz para verebilir misin?" dedim utana sıkıla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE -Küçük Hanımağa-
Teen FictionBir insanın hayatını söndürmek aslında çok kolaydır. Acı çekmesini sağlamak, üzmek kolaydır. Bütün hayatı sönen bir kız. Bütün mutluluklarını okyanusun derinliklerinde kayıp eden. Töreye kurban giden bir kız. Ya mutlulukları için o okyanusun içinde...