KIRIK KALP

361 16 2
                                    

"Bunu yaptığımıza inanamıyorum!" Roza'nın neşeli sesi kulaklarıma dolduğunda saklandığım duvarın arkasından çıktım ve yüzümde koca bir sırıtışla ona baktım.

"Kesinlikle inanamıyorum," diye mırıldandığım sırada Roz'un sevgilisi Kerem ardından Sarp çıktı. Sarp... Sarp'ı anlatmak için kelime bulamıyorum. İçimde ona ait olan o kadar özel bir yer var ki, bütün kelimeler tanımsız kalıyor. İçimdeki bu yerden habersiz olan Sarp ise beni dört yıldır yaralamaktan başka bir şey yapmıyordu. Sahip olduğum duygular Sarp'ın hareketlerine göre değişiyor ve bu benim dengemi altüst ediyordu.

"Şimdi ne yapacağız?" Kerem'in sorusuyla düşüncelerden sıyrıldım ve onlara döndüm.

"Bizim sınıfa ilerleyelim. Saat kaç?" Soruyu onlara yönelttikten sonra okulun eski merdivenlerine ilerledim ve yavaşça çıkmaya başladım. Bugün okulda etüt vardı. Etüt bittikten sonra herkes okuldan ayrılırken biz bodrumda saklandık ve eğlenceye ilk adımı attık. Bugün sabaha kadar okulda eğlenmeyi planlıyorduk.

"Saat sekize geliyor." Sarp'ın sesi irkilmeme sebep olurken nefesimi tuttum. Üzerimdeki bu etkisi artık canımı yakmaya başlıyordu. Söylediği her sözün kalbimin derinlerine inmesi ve orada yeni bir dünya yaratması artık beni yormaktan başka bir şey yapmıyordu. Bugün onun burada olmasını hiç istememiştim, ama sevgili arkadaşım Roza bunun iyi bir fikir olacağını düşünüp onu çağırmış. Bu sinirlerimin gerilmesine neden olurken merdivenleri çıkmaya devam ettim. Okul fazla karanlıktı. Sarp elindeki fenerle benim yanıma ilerlerken Roz ve Kerem'in flörtöz sesleri karanlık okulda yankılanıyordu.

"İğrençler," diye mırıldandığımda Sarp muzipçe güldü.

"Duyma onları sen," dedikten sonra kolunu omzuma attı ve diğer eliylede fenerle önümüze ışık tuttu. Dokunuşuyla tüm uzuvlarım donsada ne tepki vereceğimi bilemedim. Nefesimi ne ara tuttuğumu bilmiyordum. Gözlerimin dolmaya başladığını hissettiğimde daha fazla dayanamadım. Bu işkenceyi bir an önce bitirmek için hızla kolunun altından çıktım ve ona dönüp durdum.

"Bizim sınıfa gidelim bence, önce bir şeyler yeriz. Sonra da akıllı tahtadan film izleriz?" dediğimde Sarp başını salladı. Kemikli yüzü o kadar güzeldi ki sadece bir kere dokunmak istedim. Dört yıl boyunca uzaktan sevdiğim bu adama sadece bir kere dokunmaya hakkım olduğunu düşünüyorum.

"Tamam ben şalterleri halledeyim. Sende arkada ki iki geri zekâlıyıda alıp sınıfa git." Gülümseyerek kafamı salladım ve Roz'lara doğru ilerledim.

"Sınıfa gidiyoruz," diye mırıldandığım sırada zaten sınıfımızın önünde olduğumuzu farkettim ve vakit kaybetmeden içeri girdim. Sıramın altına sakladığım abur cubur poşetini çıkarırken suratımda aptalca bir sırıtış vardı.

"Önce doğruluk ve cesaretlik oyunu oynayacağız, utanacak veya yapamayacak olan varsa şimdiden söylesin!" Kerem'in tok sesi sınıfı inletirken suratımı buruşturdum. Onlarla bu oyunu oynamak iğrençti; ama her şeye itiraz eden mız mız kız olmak istemiyordum.

"Sana da uygun mudur kutsal bakire?"
Kerem'in sorusuyla suratımı buruşturdum.

"Kes kesini Kerem," diye tısladığımda Kerem gülüyordu. O sırada Sarp elindeki fenerle sınıfa girdi ve sınıfın ışığını açtı.

"Şalterler halloldu. Ne yapıyoruz?" Kalın sesi kulaklarıma her ulaştığında tüylerim şaha kalkıyor, vücudumu anlamsız bir ürperti sarıyordu. Ona olan hislerim yadırganamayacak türdendi ve bu hislerimi sadece Roza biliyordu. Kaç gece Sarp için Roza'nın omzunda ağladım, bilmiyordum. Defalarca beni teselli etti, defalarca Sarp için yazdığım yazıları okudu. Bunlar için ona ne kadar teşekkür etsem az... Düşüncelerden sıyrıldığımda bizimkilerin çoktan hazırlanmış bir şekilde öğretmen masasının etrafında durduğunu gördüm. Bir adet su şisesi ve dört öğrenci...

TEK BÖLÜMLÜK HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin